aynı donukluk, aynı şaşkınlık, aynı hayal kırıklığı

246 27 2
                                    


aynı donukluk, aynı şaşkınlık, aynı hayal kırıklığı







Saatin kaç olduğunu, Jung Hoseok'un ne kadardır yanımda hiçbir şey söylemeden oturduğunu bilmiyordum. Onu aldattığımı söylediğimde dediğimi idrak edebilmesi uzun sürmüş, sonrasında 'Ne?' diye sorarak ağzımdan çıkan her kelimeyi yanlış duymuş olmayı diledi. Defalarca kez sordu bu soruyu, hepsinde aynı şeyi söyledim. Gerçekti. Hepsi, bütün bu yaşadıklarımız, yaşattıklarım gerçekti. Geri dönüşü olmayan, karanlık bir yolda yanımdaki herkesi kendimden uzaklaştırmış bir şekilde sonsuzluğa doğru ilerliyordum.

Dizlerimi oluru varmış gibi daha çok çektim kendime, başım otomatik olarak üzerine düşmüştü. Bir zamanlar çiçek açan evimde şimdi fırtınalar kopacaktı, emindim bundan. Kopsun da istiyordum, Jung Hoseok bu zamana kadar güzel sevgisini çok iyi hissettirmişti bana şimdi de bütün nefretini, öfkesini üzerime kussun istiyordum.

"Jung Hoseok bir şeyler söyle." dedim ama yüzüm dizlerime kapanık olduğu için ne kadar duyabilmişti emin değildim, gerçi şu anda ona bağırsam bile duyar mıydı bilmiyorum. Başımı yana çevirip ona baktım. Benim gibi yığılmıştı yere, gülünce güller açan gamzesinde şimdi yaşlar yol alıyordu. Şiddetli değildi ağlaması, sessiz bir şekilde ağlıyordu.

"Anlat." dedi en sonunda. Çatlamış ve kısık sesini duymak beni heveslendirmişti, başımı dizlerimden kaldırıp baktım ona. "Her şeyi, en başından anlat Taehyung. Yoksa bunu sana kondurmakta güçlük çekeceğim."

Hiçbir yutkunuş bu kadar zorlamamıştı beni, alev topu gibi yaktı yemek borumu. Ona bakmamaya çalışarak başladım anlatmaya.

"18.yaş günümde başladı her şey. Jungkook ile ilk defa o zaman..."

"Jungkook mu?" diyerek sözümü böldüğünde, aslında o kişinin kim olduğunu söylemediğimi fark etmiştim. "Beni Jungkook ile mi aldattın?" diyerek bugün içinde ilk defa gözlerime bakmıştı. Hayal kırıklığını, bununla birlikte kırılmış kalbini çok iyi görebiliyordum gözlerinde.

"Hep ona aşıktım Hoseok." dedim hafiften gülümseyerek.

"Hep ona aşıktın?" Anlaması için beni ne kadar tekrar ederse etsin onaylayacaktım onu.

"Onunla lisedeyken tanışmıştım. Ondan başka kimseyi bilmedim ki ben. Ben onu kendimden bile çok severken bir gün beni de sever diye bekledim. O ne yaptı biliyor musun? Gitti Jimin'i sevdi! Biz birlikte olmuşken hem de! Çok bekledim onu, bir gün beni sever umudu ile çok bekledim. Benden gitmesin diye her şeyine, bütün sevgisizliğine göz yumdum. Birini sevmek bu kadar mı zor Hoseok?" diyerek konuşmamı bitirip Hoseok'a baktığımda, içimde başkasına olan tüm kırgınlıklarımı nişanlıma anlattığımı fark ettiğimde sustum. Başını salladı Hoseok.

"Doğru, beni sevmek çok mu zordu Taehyung?" dediğinde göz yaşlarım tekrardan akmak istediğinde dudaklarım titriyordu. Jung Hoseok ile hiçbir farkım olmadığını fark etmiştim o an, resmen Jungkook'un bana yaptıklarını ona yapmıştım ve istemeden, hiç farkında olmadan Jung Hoseok'un Jeon Jungkook'u olmuştum. Bunu daha önceden fark etseydim bu kadar ileriye gider miydim?

"Beni sevmen için hiçbir sebep vermedim sana Jung Hoseok ama şimdi nefret etmek için çok büyük bir koz var elinde, benden nefret et. Lütfen." dediğimde arkasındaki koltuğa tutunarak kalkmaya çalıştı. Ona yardım etmek istediğimde geri çevirdi beni.

"Yanılıyorsun Taehyung, seni sevmek için bir sürü sebebim vardı. Meğersem hiçbiri değilmişsin sen, benim aşık olduğum Taehyung değilmişsin. Bencilliğin yüzünden bir başkasının kalbini yakacak kadar kötüymüşsün." diyerek ayağa kalkmayı başardı ardından parmağındaki yüzüğü çıkartıp yüzüme fırlattı.

𝑻𝒐𝒍𝒅 𝒀𝒐𝒖 𝑺𝒐Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin