19

477 44 39
                                    

2777 kelime :')

Jungkook benim cehennemim

Hoseok aşırı derecede komik biriydi, öyle ki Min onunla birlikteyken zamanın nasıl geçtiğini farkrtmemişti. Hoseok en ciddi konularda bile şaka yaparak onu güldürebiliyordu. En son ne zaman böyle çenesinin uyuşmasına kadar güldüğünü hatırlamıyordu Min. Omega onun evinde çay içip babası ile tanışmıştı. Nasıl bir yerde kaldığını görünce bütün yükün onda olduğunu anlamıştı. Onu görünce kendi kişisel sorunlarının hiç bir şey olduğunu anladı Min. Hoseok güçlüydü ve Yoongi ondan ilham alıyordu. Güzel geçen çay partisinden sora Min eve doğru yol almıştı. Gitmeden önce bir birilerinin telefon numarasını almayı unutamamıştılar. Sürekli dialokta olup bir birleriniden haber alacağına dair söz vermiştirler.

Arabaya binen Min doğruca eve yol alır. Güzel bir banyo yapıp telefonda takılmayı planlıyordu Yoongi. Araba binanın önünde durup ve Min Pentaus katına çıkar hemen.

Iceri girer girmez omega sert bakışlı alfa ile karşı karşıya gelir.
Jungkook koltuğa oturmuş bacak bacak üstüne atarak, elinde viski bardağını döndürüyordu. Alfa disarda ki havadan bile daha karanlıktı. Min kapının eşiğinde duruyor ama tehlike kokusu ona kadar geliyordu. Omega neler olduğunu bilmiyor ve olayların ona patlamaması için " su içme " bahanesi ile mutfağa yol alıyor.

- Buraya gel. Min yarı yolda donup kaldı ve arkasını dönerek kederli bir şekilde alfaya doğru yürüdü. Yaramaz bir okul çocuğu gibi karşısında durur ve bu sefer neyden memnun olmadığını anlamaya çalışır.

- Nerelerdeydin?

- Bir arkadaş da.

- Senin bir arkadaşın mı var? Alfa tek kaşını kaldırıyor ve alaycı bir şekilde sırıtıyor.

- Hani şu pasta olayı, seni aradım ya ," diye anlatır Yoongi, bir şeyler yapmanın zamanı geldi, yoksa Jungkook onu diri diri yiyecek gibi görünüyordu.

Omega yaklaşır ve alfanın elinden viskiyi alır, tek yudumda bitirir ve kenara atar. Min, Jungkook'un kucağına tırmandı ve kollarını onun boynuna doladı.

- Pastayı başka bir omega istemişti, çok havalı, harika biri. Onu görmelisin. Ona pasta satmadılar, çünkü hiç parası yoktu ve kasiyer çok kötü bir insandı: polisi aramaya çalıştı ama Sun orada her şeyi kırdı ve biz pastayı aldık.

Min gevezelik ederek soluksuzca anlatmaya başlar, Jungkook her şeyi sabırla dinlerken.

- "Sonra onu yemeye karar verdik ve Hoseok'ta yedik, bu arada Hoseok omeganın adı. Tam iki parça yedim.

Min sonunda susar.

- Ne yapıyorsun sen? - Jeon sakince sorar ve adamı daha rahat bir şekilde oturtur.

- Anlamadım? şaşkın şaşkın soruyor Min

- "Bana kirpiklerini vurma, ben aptal değilim." Jungkook onu kendine çekip bacaklarını beline dolamaya zorladı ve yüzüne baktı.

- Sokakta biriyle tanıştın ve hemen evine gittin öyle mi? Bana haber etmeden. Ve şimdi, sana bu saçmalığın ne olduğunu sorduğumda, tatlı tatlı konuşup bu gözlerle beni sorudan uzaklaştırma çabaların tamamen boşa küçük tilki. İşe yaramayacak.

Jungkook'un sesi Yoongi'nin derisine kadar işlemişti resmen, ancak geri çekilmedi ve ellerini boynunda sarmaya devam etti.

- Bir daha haber vermeden birinin evine gidersen seni cezalandıracağım. Ve bu hoş bir şekilde olmayacak.

Ultraviolence/ Yoonkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin