Tenin sinmiş yastığıma
Dün gece terk etmeden önce
Odamıza çıktım. Çaresizdim ve beni öldüren şey de buydu. Shoyo benim intihardan vazgeçme ve bu hayata tutunma sebebimdi. O çocuk yaşta benim hem annem hem babam oldu. O benim tek ailemdi.
Ben ona ne yapmıştım?En çok kalbimi yakan şey de o hala benim sevgilimdi ama ben onun sevgilisi değildim.
bu gerçek canımı yakıyordu. Sözleri kalbimi parçalanmıştı.
Yatağımıza yattım. Kokusu sinmişti. Dünyanın en güzel kokusu. Her yerde onun anısı. Tırnağımda en son onun sürdüğü ojeler, burnumda onun kokusu, etrafta onun eşyaları, kafamda onun düşünceleri... Her şeyden öte bizim evimiz. Burası bizim yuvamızdı ya da sadece ben öyle düşünüyordum.
Yine yalnızdım. Yine Shoyo'dan önceki hayatıma dönüyordum. Karanlık, sessiz ve kafamdaki kötü sesler. Yine o hastaneye gitmek istemiyordum. Yine o iğrenç ilaçlardan kullanmak istemiyordum. Tekrar aynı şeyleri yaşamak istemiyordum.
Ağlamak elimden gelen tek şeydi. Canım ne Shoyo'yu aramak istedi ne de Oikawa'yı. Emin olduğum tek şey Oikawa'nın bir şeyler bildiğiydi.
Ağlamam birden şiddetlenirken aniden midenin bulantısı da arttı. Hıçkırıklarım çoğaldı. Öldüğümü hissettim, yavaş yavaş. Ve evet mideme yenik düştüm. Banyoya koşup kustum. Fazla üzüntü ve stres bende böyle görülüyordu işte. Midemde hiçbir şey kalmamıştı ama ağlamam dinmişti. Ağzımı çalkaladım ve toparlanmaya baktım. Sanırım bir sigaraya ihtiyacım vardı ama 2 yıldır ağzıma bile sürmemiştim. Bu da Shoyo sayesindeydi.
Bokuto'da net sigara vardır diye düşündüm ve anahtarı alarak evden çıktım. Hava beklediğimden serindi ama bir kaç saniyeye zaten kaplarının önündeydim.
"Oh, merhaba Kageyama. İçeri gel." Dedi beni gören Akaashi. Hemen sarıldı. Normalde pek temas etmezdik hâlbuki. İçeri geçtim. Kenma ve Kuroo da içerdeydi. Bokuto'yu bile ilk defa bu kadar üzgün görüyordum. Kuroo ayağa kalktı ve sadece kocaman sarıldı.
"İnan Kageyama... Onun peşini bırakmayacağım. Ona her yeri dar edeceğim..." Kuroo' nun sözünü kestim.
"Kuroo... İstediğim bu değil. Bilirsin, benim ona karşı olan sevgim asla nefrete dönüşmeyecek..."
Herkes daha da çökmüştü. Gerçekten ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Balkona geçtim. Peşimden Kenma gelmişti. Kenma Hinata'nın en yakın arkadaşıydı, şaşırmıştım. Yanıma oturdu ve bana bir dal sigara uzattı. Sanki aklımı okuyordu. Kenma'dan hep bu yüzden korkmuştumdur.
"Kageyama... Gerçekten üzgünüm ama bana inan, Hinata şu son birkaç haftadır garipti. Zorladım ama bir şey anlatmadı bana. Eğer bir şeyden haberim olsaydı sana muhakkak söylerdim. Sen de benim arkadaşımsın." Kenma ile sigara içmeyeli hayli uzun zaman oluyordu.
"Biliyorum Kenma... Sağ ol ama illaki toparlayacağım, bilirsin beni. Sadece biraz zamana ihtiyacım var." Kenma dediklerimin üstüne başını salladı. "Hadi gel içeri geçelim, üşüme." Dedi. Sigarayı söndürdüm ve onu takip ettim. Ben içeri geçince Bokuto da birden sarıldı.
"KARDEŞİM... BEN ÇOK ÖZÜR DİLERİM..." Resmen hıçkırarak ağlıyordu Bokuto. "Hey Bokuto... Sakin ol." Dedim. Ne yani, şimdi ben mi onu teselli ediyordum? Neyse klasik Bokuto.
"Kusura bakma Kageyama... Bilirsin o biraz fazla duygusal olabiliyor." Akaashi bunu mahçup bir şekilde söylemişti. "Önemi yok Akaashi." Dedim. Biraz da olsun kafam dağılmıştı. Onlara minnettardım. Ama birden içimi deli gibi yazma isteği kapladı. Eve gidip çalışma masama gömülmeliymişim gibi hissettim.
"Arkadaşlar ben izninizi isteyeyim." Dedim ve hepsi birlikte beni geçirmeye geldiler. Yavaş yavaş eve yürürken Kenma'dan aldığım paketten bir sigara daha çıkartıp yaktım. Bok gibi hissediyordum ve bu hislerimi ancak kağıda dökerek dindirebileceğimi fark ettim. Bilirsiniz, bazı eski alışkanlıklar...
Poor little Kageyama (っ˘̩╭╮˘̩)っ

ŞİMDİ OKUDUĞUN
yara / kagehina
Fanfictionkaybettiğin gün gibi bekliyorum. üstümde bi başkasının ceketi yine de tanırsın, biliyorum. tw: sigara, self-harm!