"Ya ben seni neden bu kadar özledim ki?" Hyunjin kolları arasında sıkıca tuttuğu çocuğu birden havaya kaldırıp döndürmeye başladı. "Oyuncak bebek gibisin çünkü." çocuk düşmemek için onun omzuna tutunup zoraki kahkahasını bastırmak adına boynuna gömülmüştü.
Yine de dudakları arasından firar eden kıkırtı, Hyunjin'in kulağına ulaşmıştı.
"Gülüşün de çok güzel." Hyunjin onu yere indirip bakışlarını gözlerine sabitledi. "Gitmek istediğin bir yer var mı?" çocuk omuz silkti.
"Burda bir çift görüyorum." yaşlı kadının seisni duyduklarında bakışları onu buldu. "Her şeye rağmen özgürce birbirinize sahip çıkıyor gibisiniz." Yongbok içinden keşke diye geçirirken Hyunjin onun elini tutmuştu.
"Aslında sevgilim değil, adını bile bilmiyorum ama fazla tatlı birisi." Hyunjin ona gülümserken Yongbok farkında olmadan aynı şekilde gülümseyerek karşılık vermişti.
"Hmmm... Bu çocuk için çiçek almak istemez misin?" Hyunjin bakışlarını kadının elindeki demetlerde gezdirip bir tanesini eline aldı.
"Bu hoşuma gitti, ne dersin?" Yongbok hafifçe başını sallarken Hyunjin çiçeğin parasını ödemiş, elindeki demetten bir papatyayı çıkarıp kulağının arkasına sıkıştırmıştı. "Sen gittikçe daha tatlı oluyorsun ağlarım." Hyunjin onu tekrar kendine çekip sıkıca sarılırken Yongbok onda bir terslik olduğunu fark etmişti.
Bunu yapmaması gerekse de kendi sesini kullanırsa hemen fark edilirdi.
Bu yüzden sesini zoraki inceltti.
"Jinnie, ne oldu?" Hyunjin birden duraksayıp ona baktı.
"Bana o sesin senden çıkmadığını söyle."
"Kendi sesim değil tabii, incelttim. Normalde fazla kalın bir sesim var. Hem konu bu mu? Neyin var?" Hyunjin kaşlarını çattı.
"Bir şeyim yok, olduğunu nereden çıkardın?" onun yüzünü kavrayıp nazikçe burnunu burnuna sürttü.
"Seni tanıyorum, saklama benden. Bir şey olmuş ve birilerine ihtiyacın var, beni de bu yüzden çağırdın. Ama ne oldu?" Hyunjin'in yüzündeki gülümseme yavaş yavaş solarken Hyunjin onu yere indirdi.
"Ailesel meseleler." Yongbok sertçe iç çekti.
"Annenden nefret ediyorum, iğrenç bir insan."
"Annemi tanıyor musun?"
"Öz anneni tanımıyorum, ama bahsettiğin kadarını biliyorum. Üvey ailenden bahsetmiyorsun şu an değil mi? Mesele var derken yani? Melek gibi insanlar onlar." Hyunjin başını iki yana salladı.
"Öz ailem sürekli beni bulsun diye birilerini gönderiyor, onlardan bahsediyorum." Yongbok ona yaklaştı nazikçe.
"Ne yapıyorlar sana?" Hyunjin bakışlarını kaçırdığında Yongbok parmak uçlarında hafifçe yükseldi. "Jinnie, bana anlatabilirsin."
"Biliyorum, konuşmak istemiyorum sadece." Hyunjin geri çekildi. "Geç oldu saat, dönsek mi?" Yongbok omuz silkti.
"Biraz daha kalabiliriz, sen de daha iyi hissedersin hem."
"Ya bebek... Bu sesle konuşma bak içim huylanıyor, zaten tatlısın bir de bebek sever gibi bir sesle konuşuyorsun." çocuk onun konu değiştirme çabasıyla gülümsemişti.
Hyunjin de böyleydi işte, konudan rahatsız olunca böyle kurtulurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wonderland¦ HYUNLİX
FanfictionSadece merak ediyorum, Harikalar Diyarı'nda olsaydık bir şansımız olur muydu?