25

118 9 59
                                    

O sesi duymak istemiyorum...

O sesin bu kadar yakından gelmesini istemiyorum...

Saklanmalıyım...

Buldular...

Buldular!

Hayır, hayır bulmamalılar, bulmasınlar, sadece kabus olsun...

Ama hayır bu acı gerçek, lanet olsun!

Bileğimdeki ipler, bacağıma değen yanan sopa, benimle alay eden elinde bıçak tutmuş o üç kişi gerçek.

Felix nerede?

Ya diğerleri?

Minho?

Çığlık atsam duyarlar mı ki? Gelirker mi yanıma?

Sanmam.

"Hoşuna gitti sanırım, sesin hiç çıkmıyor." bacağıma tekrar çarpan o sıcak demirle derince iç çektim.

Hep böyleydi işte, ara sıra annem birilerini gönderirdi ve ben acılar içinde kıvranırken sesime ulaşamazdım.

Şimdi, tam şimdi birilerine ihtiyacım var fakat sesimi duyuramayacak kadar güçsüzüm.

Normalde böyle şeyler sık sık olsa da yanan demir sopa... Fazla yeniydi.

Genelde elektrik verirler, bıçakla keserler veya kırbaçla bacaklarım kanayana kadar bana vururlardı fakat demir sopa...

Ateşten yeni çıkmıştı hem de!

Bacaklarım berbat durumdaydı, kemiklerimin kırılmadığına emindim fakat daha fazla darbeye dayanacak bir şeyler yoktu bende, ne ruhsal ne de fiziksel olarak.

Canım yanıyordu ve yalnızdım.

Gözlerimden akan yaşlar yanaklarımdan süzülüyor, bazıları sesim fazla çıkmasın diye ağzıma gerilmiş kumaşa değerken bazıları kafamı geriye attığım anlara denk gelip özgürlüklerine kavuşuyordu.

Bacaklarım...

Bitikti.

Bu acı bitsin diye her şeyi yapabilirdim o an, ne istiyorlarsa onu yapacak kadar korkmuş ve acı dolmuştum.

Bugün biraz farklıydı, benimle konuşma tarzları, vücudumda bıraktıkları yaralar, her şey... Çok farklıydı.

Etrafıma bir koku yayılıyordu ve bunu hissetmiştim, koku fazla keskin ve rahatsız ediciydi.

Bir süre darbeleri hissetmediğimde tekrar sopayı ısıtmaya çalıştıklarını düşündüm, acıdan bayılacak kadar kötü durumda olduğum için havada sarkmaya başlamıştım ve başımı kaldıracak halim yoktu, bu yüzden neler olduğuna bakamadım.

Buğulu gibi uzaktan gelen bir sesin ardından üstüme soğuk, yakıcı ve keskin kokulu bir sıvının döküldüğünü hissettim. Bu beni anlık olarak kendime getirse de hissettiğim acının üstüne bu acı da eklenince gözlerim tekrar kapanmıştı.

Zar zor ayık kalıyordum şu an.

Aldığım keskin kokuyla beraner sesler netleşmeye başladı.

"Dediğim gibi Hwang, bugün farklı çünkü yolun sonu. Her şeyin, her şeyin..." adamın kahkahası yankılanırken kusmak istedim, sesi midemi bulandırmıştı. "Neden biliyor musun? Ah öleceksin çünkü!" duyduğum şeyle gözlerimi zoraki araladım.

Ölecektim.

Acı bitecekti.

Ama...

Ya onlar?

Wonderland¦ HYUNLİX Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin