18.Bölüm

256 7 0
                                    

Her güneş doğuşu her bir umudun var oluşunu anlatır. Her güneşin batışıda her bir umudun yok oluşunu anlatır.
Hatırlamam için güneşin tekrar doğması ve umudumun tekrar var olması gerekiyordu. Hastaneden çıkalı tam 1 hafta oldu ve hala Kaanla olan anılarımızı , onu hatırlıyamıyordum. Belki de sadece bir iki anımızı hatırlıyordum.
Kaan yorulmadan , bıkmadan kendini hatırlatmaya çalışıyordu ve benim tek korktuğum nokta hatırlamamak değildi.
Kaan kendini hatırlatmaktan ya vazgeçerse ?
Ya yorulursa ?
Sorularıydı.
Her gece gelip üstümü örtmesine sabah zorla yemek yedirmesine şimdiden alışmıştım. Beni bırakmasını istemiyordum bu yüzden hafızamda olmayan her bir anıyı her saniyeyi hatırlayacaktım , yapacaktım.
Kaan güneşim olduğu sürece umudum var olacaktı.
" Hadi kalk gidiyoruz " bir haftadır duyduğum kelime buydu.
Koşarak ceketimi alıp dışarı çıktım , arabaya bindim.
" Şimdi nereye gidiyoruz ? " dedim ufacık umut kırıntısıyla.
" En büyük anımızın olduğu yere "
Yine hatırlamam için çabalıyordu ve yorulmuştu yüzünden belliydi , gözlerinin altı mor ve saçları dağılmıştı.
Onu bu halde görmek benide yoruyordu.
" Annemler bugün gelecekti ? "
Kaan derin bir mefes alıp verdi.
" Geldiler işimiz bitince evine bırakırım " dedi.
Arabayı park ettikten sonra ikimizde aynı anda arabadan indik. Kaan endişeli gözüküyordu. Bir dağ evine gelmiştik burada ne anılarımız vardı acaba ?
Kaan kapıyı açtığında içeri girdim , bu evde sanki iyi olmayan şeyler yaşamıştık.
" Burada kötü anılarımız var değil mi ? " dedim.
Kaan bakıp kafasını salladı onu endişelendiren buydu demek ki. Yatak odasına girdiğimde yerimde durdum ve odayı inceledim. Gözlerimi kapattığım da sesler duyuyorum ama hatırlayamıyordum. Ağladığım an aklıma geldiğinde yatağa oturdum beni ağlatacak ne yaşamıştım bu odada ?
" Hatırlamak istemiyorum " dedim aciz bir sesle.
Kaan kapıda bitkin bir halde bana bakıyordu oda hatırlamamı istemiyordu belliydi.
" Hatırlaman lazım Su hep iyi anımız yok "
Beynim yorulmuştu hatırlamaya çalışmaktan tükenmiştim.
" Kaan yeter ! Olmuyor işte kötü anılarımızı bile hatırlamıyorum. Sen ne kadar yorulduysan bende okadar yoruldum. Kaan seni hatırlamaktan yoruldum ! Anlamıyor musun ? Olmuyor." dedim gözümden akan yaşlarla beraber. Kaan yanıma gelip sarıldı onun kolları beni sakinlestiren tek şeydi.
" Tamam ağlama artık yormayacağım seni tamam mı bana bak sil gözlerinde ki yaşları " ona bakıp kafamı salladım gözlerimdeki yaşları baş parmağıyla nazikce sildi.
Kucağına alıp arabaya kadar taşıdı yine hatırlamadan gidiyordum. Onu seviyordum.
" Alo evet geliyoruz Su iyi tamam " telefonu cebine koyup arabayı çalıştırdı.
" Annen seni merak etmiş " dedi yoldan gözünü ayırmadan.
Annem beni merak etmiş.
Sadece komikti , hemde çok komik. İki yıldır yanıma gelmeyen annem beni düşünmüş. Alaycı bir tavırla kafamı cama yasladım. Acaba iki yıl sonra onları görmek ne hissetirecekti ? Özlemiştim kim annesiyle babasını özlemezdi ki.
Nefret dahi edilse özleniyordu işte.
Kaan çok sert bakıyordu yola ve oldukça hızlıydı yüzünü incelemeye başladığımda sert elmacık kemikleri ve sert yüzü özenerek yaratılmış gibiydi.
Sanırım ona aşık olmam normaldi hatırlamasam bile bu kadar yakışıklılık tekrar olmama yetiyordu.
Arabayı rastgele evin önüne park ettiğinde sıkıntıyla arabadan indi buraya gelmemden rahatsızdı.
Bende arkasından inip iki yıldır görmediğim ailemle yüzleşmek için zile bastım. Kapı bir süre sonra açılınca karşımda bana benzeyen sarışın ve yaşıni göstermeyen annemle karşılaştım.
" Ah Su sonunda " sarılmak için yaklaştığın kendimi geri çektim yaptığım hareketten dolayı afalamıştı. Hiçbirşey söylemeden içeri girdim televizyon karşısında oturan babamı gördüğümde olduğum yerde durdum. Benim geldiğimi gördüğünde ayağa kalktı.
" Su çok güzel olmuşun kızım " dedi.
Uzun zaman sonra her insan değişirdi, güzel falanda değildim.
" İki yıldır görmüyorsunuz normaldir ve bana sakın bir daha kızım deme sakın ! " dedim sesimi son derece sert tutarak.
" Su bir sakin ol konuşun " dedi arkamda güven veren sesiyle Kaan.
Onu hatırlamama rağmen ailemden çok seviyordum.
" Su konuşalım lütfen " annemin lütfen dediğini duyunca gülmeye başladım , deli gibi gülmeye başladım.
" Sizle mi konuşacağım ?! Adet olduğumda , aşık olduğumda , ağladığımda tek bırakan bana annesizliği gösteren annemle mi ? Yoksa her ay bankaya paramı yatırıp babalık görevini yaptığını düşünen babamla mı ?! " bağırarak onlara baktım , onlara karşı içimdeki nefretin , özlemin daha çeyreğini kusmuştum.
" Mesela ilk nereden başlasam buldum. Gece şimşekten korkup ağladığım anda ikinizinde burda olmasını nasıl istediğimi anlatıyım. Ağlayarak odanıza girip nasıl gelmeniz için dua ettiğimi. Yada bu konudan sıkılırsanız veli toplantılarının hiçbirine katılmayıp " Su annen ve babanın seninle ilgilenmesi gerek " cümleleri hocaların ağzından kaç kere duyduğumu anlatıyım. Şimdi buraya gelipte aile rolü yapmayın bana ! O anda yanımda olmayan anne ve babaya aile denmiyor hatta insan bile denmiyor. Vicdanı olanlar insandır. Ben telefonda anne gel diye ağlarken hiç kalbin acıdı mı ? Ya senin baba para istemiyorum yanıma gel dediğimde vicdanın sızladı mı ! Tabiki de hayır. Para sizin vicdanınızı , kalbinizi satın almış. " cebimden çıkardığım bir miktar parayı önlerine atıp devam ettim.
" Alın bu paraları gidin kalbinizi ve vicdanınızı doyurun. " ikisinin de gözlerine nefretle bakıp Kaanla kapıyı çarpıp çıktım.
Gözlerimden akan yaşları aldırmadan koşmaya başladım , Kaanı bile aldırmadan.
Sadece koştum bütün acılarımdan kaçtığımı sanarak koştum ama biliyordum ki her acı koşarken zaten yüzüme çarpıyordu. Koşmak sadece gelmesini geciktiriyordu. Durduğumda nefes nefese kalmıştım ve hala ağlıyordum. Kaldırım oturup dümdüz yola baktım ve eskileri düşündüm.
" Su biz iş için yurtdışına çıkıyoruz canım bakıcın her zaman yanında olacak. " Gözlerimde yaşı kolumla silip valizleri arabaya yerleştiren annemle babama baktım.
" Anne gitmeyin lütfen ben ben korkarım lüt - lütfen kalın " dedim hıçkırıklarımın arasından.İlk defa gideceklerdi ve artık o günden sonra eve tatile gelmiş gibi geleceklerini bilmiyordum. Annem yaklaşıp yanağıma öpücük kondurdu , gerçekten gideceklerdi. Babam arabanın şöfor koltuğuna oturup bana el salladı.
Araba çalıştığında o küçücük bedenimden beklenmeyen sesle bağırdım. Arkalarından sadece bağırdım. Ve kücücük bedenim yere düştü. Geride kalan o son bağırmamdı.
" Gitmeyin lütfen " dedim kaldırımdan dümdüz yola bakarak. Beni ilk terk bıraktıkları andan beri yanlızdım.
" Su üşümüşün " dedi aniden gelen sesle irkildim. Kaandı bulmuştu beni.
Ceketini cıkarıp üzerime geçirdi , yanıma kaldırıma oturdu.
" Nasıl buldun ? " dedim.
" Seni çok uzağa gitsende bulurum , benden kaçamazsın. "
Uzun süre hiçbirsey konuşmadan öylece oturduk.
" Kaan beni bu acılarla bırakma kaçmak istesemde izin verme eğer izin verirsen o acıların altında ezilirim.
Kaan bedenimi kendine çekip saçıma bir öpücük kondurdu. Ona daha sıkı sarıldım.
Hastanedeki yabancı gitmişti , anılarımızı hatırlamadığım ama aşkımızı hatırladığım adamın kollarındaydım.
" Sıcacık kollarımın arasındasın halini şükrette ağlamayı bırak " dedi.
Hala ağladığımı yeni fark etmiştim.
" Ukala " dedim elimle göz yaşlarımı silerek.
Kaan bedenine daha çok çekti , kokusu huzurdu.
" Onları asla affetmeyeceğim " dedim annemle babamı kastederek. Kaan sanki yorum yaparsa kırılacakmışım gibi sustu.
Beni tek bıraktıkları günleri asla unutamazdım. Onlar için ağladığım hiç bir anı affedemezdim. Ben bataklıktayken onların haberi bile yoktu. Ben ailesizken onlar parayla vicdanlarını doyuruyarlardı.
" Ailen olurum. "
Kaanın boynuma üflediğimi cümleyle bende aramızdaki mesafeyi kapatıp üfledim.
" Ailem ol. "

UKALAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin