Jimin, nefes alamıyordu.
Dolu gözlerini kırpıştırarak yaşların gitmesi için uğraştı, fakat nafile. Ne yaparsa yapsın sürekli ağlayacak gibiydi. Üstüne üstlük az sonra piyano öğretmeni Bay Min gelecekti, dersi vardı. Jimin karın ağrısından nefes bile alamayacak gibi hissediyordu, bu halde ders yapması imkansızdı. Ayrıca Bay Min'i görüp üzülmek istemiyordu.
Baleden dönmüştü. İnsanlar anlamasın diye tabağındaki her şeyi bitirmiş, eve geldiğinde ise kendini kusturarak midesinde hiçbir şeyin kalmamasını sağlamıştı.
Canı yanıyordu.
Hele o gün duyduğu cümleler sayesinde zaten yerlerde sürünen özgüveni tamamen yerin dibine girmiş, kendisini iğrenç hissetmesine sebep olmuştu.
Onun gibi olsaydım, kendimi ölene kadar aç bırakırdım.
Grubumuzun yüz karası.
Çalışma masasının üzerinde duran vitamin haplarına baktı genç adam. Annesi o yokken bunları odasına getirmiş olmalıydı, bağışıklık sisteminin zayıf olduğunu biliyordu.
Vitaminlerin hemen yanında ise ailesinden gizlice, merdiven altı bir yerden aldığı zayıflama hapları vardı. Görünce dayanamayıp, fazlaca aldığı o haplar...
Jimin, vitaminleri alıp çöpe atarken zayıflama haplarından bir tanesini ağzına attı. Anında başı dönmeye, midesi bulanmaya başlamıştı.
Kusmamak için dirense de sonunda kendisini tuvalette klozetin içine eğilmiş, kusarken bulmuştu.
Her şey kısa bir süre içinde gerçekleşmişti.
Genç adam gözlerinde biriken yaşları sildi. Kararlı bir şekilde yerinden kalkarak hap kutusunun içinden bir tane daha alıp ağzına attı.
Midesi hapı kabul edene kadar kusup tekrardan hap almaktan başka çaresi yoktu. Öbür yandan Bay Min'in gelme saatinin çok yaklaştığını biliyordu. O gelmeden, evden kaçmalıydı. Acı, şiddetini arttırıyordu.
Gitmek istiyordu, nefes alabileceği herhangi bir yere.
Sadece telefonunu alarak dış kapı dışında çıkabilecek bir yer aradı. Mutfak camından çıkıp kolayca gidebilirdi, mutfağın ilk katta olması işine gelirdi.
Yine de hizmetçilerin orada olup olmadığını bilemezdi. Riskliydi.
Daha iyi bir seçeneği olmadığı için mecburen mutfaktan çıkacaktı. Eğer biri bir şey sorarsa su içmeye geldiğini söyleyebilirdi.
Kendi evindeydi, babası da evde değildi. Neden bu kadar korktuğuna anlam veremedi.
Şansına hizmetçiler arka bahçede toplanmış, bir çeşit toplantı yapıyorlardı. Jimin zorla gülümsedi. “İyi olacağım. Nefes alacağım.” dedi titreyen dizleri ile yürümeye çalışırken.
Küçük bedeni sayesinde mutfak camından kolaylıkla çıkabilmişti. Düşünmesi lazımdı. Nefes alması lazımdı. Mahallesinde olan en yüksek binanın çatısına çıkmak istiyordu. Nefes alabileceği tek yerin orası olduğundan emindi.
Zaman kaybetmeden hızlı adımlarla yürümeye devam etti. İnce ince esen rüzgar hafifçe kollarındaki tüyleri ürpertmiş olsa da eve geri dönüp bir ceket alamazdı.
İstediği binanın önüne gelince derin bir nefes aldı. Kalbine saplanan ağrı ile elini kalbinin üzerine koyup bastırdı. Sonunda biraz kafasını dinleyebilecekti.
İçeri girerken hesaba katmadığı tek bir şey vardı.
Onu izleyen birisi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
count your calories ¦ jikook
Fanfictionjungkook, ünlü balerin jimin'in gerçek benliğini gören tek insandı. tw - yeme bozukluğu, şiddet texting, düzyazı - 2022 for duygu <3