- 28 -

2.4K 269 59
                                    

Genç adam siyah balıkçı şapkasını başından çıkardıktan sonra dövmeli elleriyle saçını düzeltti. Adeta etrafı delip geçen bakışları karşısındaki koca binaya iliştiğinde sırıttı.

Çalan telefonunu cebinden çıkarıp kulağına götürürken maskesini takarak yavaş adımlarla binanın girişine ilerledi. “Jungkook, sakın plan dışı bir şey yapma. Seni bu işe soktuğuma pişman etme beni!”

Gülümsemesi biraz daha genişledi. “Jeon Jungkook, sahaya iniyor komutanım!”

Siyah botları, siyah eşofman ve tişörtü ile baştan aşağıya siyah giyinmişti. Bir gölge gibi diğer insanların arasından geçerek binaya girdi.

“Eğer kötü bir şey yaparsan önce Seokjin, sonra ben en sonunda Hoseok seni birlikte si-”

Jungkook konuşan adamın sözünü yarıda bırakmasını sağladı. “Tabii efendim, tabii.” Telefonu kapattı.

İlk amacı, yalan haberleri yayan dansçı kızı bulmak ve onu sorgulamalaktı. Daha doğrusu, biraz korkutmak.

Tanıdık olan merdivenleri gördüğü an yönünü oraya çevirdi. “Pardon, kimsiniz acaba?” Yanına adımlayan iki sekreter kadını görmezden geldi. “Pardon!”

Arkasından gelen seslenişlere kulak asmayarak merdivenlerden çıktı. Saat akşam beşe gelmişti, büyük ihtimalle kursta az insan vardı fakat kimlerin olduğunu tahmin edebiliyordu.

Yıllarca onların yanındaydı sonuçta, herkesten çok tanıyordu onları. Pratik yapılan odaya pat diye girip içeride olan dansçılarda göz gezdirdi. Aradığı şahıslar orada olmadığı için dudağını eğleniyor gibi bir ifadeyle ısırmıştı.

İkinci durağı, kadın dansçıların giyinme odasıydı.

İçeriye aniden dalması sayesinde atılan çığlıklar ona büyük bir hazdan başka bir şey hissettirmemişti. “Ne yaptığını sanıyorsun? Burası kadınların giyinme odası!”

İşte tam da aradığı insan, elinde olan günlük kıyafetleri üstüne siper ederken bağırmış ve herkesin dikkatini çekmişti.

“Kang Sol hanım, hesap vermeniz gereken konular var da.” Jungkook yüzündeki sırıtışı bozmadı, kaşlarını kaldırdı. Ellerini önden buyrunuz der gibi kapının dışına uzatıp bekledi.

“Çık dışarı, yoksa ben çıkartacağım."

Birkaç saniyelik bir bakışmanın ardından Jungkook sinirle yanağının içini ısırdı. “Tekrar etmeyeceğim.”

Genç kız üstüne bir hırka geçirerek kapıdan adım attığı sırada korkusunu yenmek için derin nefesler aldı.

“Beyefendi ne yapıyorsunuz! Kimsiniz?” Aşağıda onu durdurmaya çalışan iki sekreter tekrardan belirince Jungkook öfkesi sayesinde koyulaşmış irisleri ve çatılmış kaşları ile Kang Sol adlı dansçıya baktı.

“Sorun yok, çıkıyoruz zaten.”

Kang Sol kelimeleri zar zor birleştirip önden ilerledi. Peşinden de simsiyah giyinmiş genç onu takip ediyordu.

Binanın önüne çıktıklarında Jungkook öne geçti. Uzun ve sessiz bir yürüyüş ardından ise çok fazla kişinin olmadığı bir piknik alanındaki banklardan ilk gördüklerine oturdular.

“Ne istiyorsun?” dedi Kang Sol. Kalbi korkudan hızlıca atıyordu.

Jungkook maskesini çıkardı. “Jimin hakkında yaydığın o saçma sapan dedikoduları yok etmeni.”

Genç kızın yüzü duyduğu isimle kireç gibi bembeyaz olurken Jungkook'un acımasızca birini öldüresiye dövdüğü gerçeğini hatırladı. “Merak etme, ısırmam seni.”

count your calories ¦ jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin