Genç adam günün geç saatlerinde geldiği kafeye bir bakış attı. Henüz kapatmamış olmalılardı ki ışıkları hâlâ yanıyor, içeride insanlar oturmaya devam ediyordu.
Jimin gülümseyerek içeri girdi. Oraya geldiği ilk gün oturduğu masaya oturarak bir garsonun gelmesini bekledi. “Jimin? Hoşgeldin hayatım, ne alırsın?” Tanıdık sesi duyduğunda kafasını kaldırıp gelen kişiye baktı.
“Namjoon Hyung, ben bir şey almayayım ya. Sizi görmeye gelmiştim zaten.” dedi çekinerek. Yalandı.
Namjoon sinirli bir ifadeyle eğilerek Jimin'in kafasına hafifçe vurdu. “Bir sandviç ile meyve suyu getiriyorum, karnının gurultusu buradan duyuluyor.”
Genç adam itiraz edecekken masasının önünde beliren başka bir beden ondan önce konuştu. “Benim bebeğim gelmiş! Hemen menüdeki en güzel şeyleri getireyim ben ona! Aman da aman, bebek bu ya şu tipe bak!”
Seokjin bir elini sevgilisinin beline koymuş, diğer eliyle de Jimin'in yanağını sıkıyordu. “Jungkook da geliyor mu?” Namjoon, Jimin'in itiraz etmesini engellemek için yeni bir konu açmıştı ve bu taktiği gayet de işe yaramış gibi duruyordu.
“Jungkook gelecek az sonra, gösteri gününden önce son bir kez buluşmak istedim de.”
Seokjin oturmakta olan gencin saçını karıştırıp onun sızlanmalarını dinlerken gülmüştü. “Ya Hyung, ben o saçı yapmak için ne kadar uğraşmıştım ama ya!”
Namjoon da gülerek gencin saçını düzeltmeye çalışıyordu. “Ben geldim!” Arkalarından gelen ses üçünü de korkutmuş, küçük çaplı bir kalp çarpıntısı yaşamalarına sebep olmuştu.
Jimin hızlıca yerinden kalkıp kendini Jungkook'un kollarına attı. Ne yaptığını fark ettiğinde de utanarak geri çekildi. “Özür dilerim, biraz fazla özlemişim.” Jungkook kıkırdamalarını içinde tutamıyordu. Jimin'i kendisine çekip sarıldı.
“Cennetim, bir şey olmadı değil mi?”
Jimin, kafasını Jungkook'un boynuna gömdü. “Sanırım artık değişmek için adım atmaya başlayacağım zaman geldi.” Dolan gözlerini yumdu.
“Gösteri bittikten sonra, baleyi bırakıp evden ayrılacağım. Değişmek istiyorum artık, iyileşmek istiyorum.”
Jungkook, boynunda usulca konaklayan sevgilisinin saçlarını okşadı. “O zaman iyileştirelim seni, sevgilim. Ben hep yanında olacağım.” Fısıltıyla söylediği cümleler Jimin'in kalbine işlemişti.
İstemeye istemeye Jungkook'un koynundan çekti başını, birlikte masaya oturdular. Namjoon ve Seokjin de işlerinin başına geçmişti. “Sana bir ara hayatta kalmak için bale yaptığımı söylemiştim ya...”
Jungkook elini Jimin'in yanağına çıkarıp yumuşak deriyi sevdi. Konuşmaya devam etmesi için onu cesaretlendiriyordu.
“Aslında onu söyleme sebebim, baleyi sevdiğimden değil. Evet dans etmeyi çok seviyorum, hatta baleyi de sevmiyor sayılmam ama asıl nedenim babam. Abim çok küçükken ayağını yaralamış ve baleye devam etmesi mümkün değilmiş. Kısacası ben sadece abimin yapamadığı hayalini gerçekleştiriyorum.”
Genç adam derin bir nefes aldı. Birine içini açmak düşündüğünden çok daha zordu. “Baleye ilk başladığım zaman, gitmek istemediğim için babam beni döverdi. Ben çocukken hep şiddet ile büyüdüm. Herkesin babasının bunu yaptığını ve bunun bir sevgi gösterisi olduğunu düşünürdüm. Ama seninle konuşmaya başladıktan sonra sanki gerçekler bir tokat gibi vurdu yüzüme.”
Ortalık yerde ağlamamak için direnen bedeni biraz daha kendine çekti Jungkook. “Sanki sevgi, dünyanın en ulaşılmaz ve güzel şeyiydi benim gözümde. Düşündüm ki ona ulaşmak için acı çekmek şarttır belki de. Yanılmışım, kendimi kandırmaktan başka bir şey yapmadım.”
Genç adamı sakinleştirmek, düşüncelerinden uzaklaştırmak için siyahlı olan fısıldadı. “Suçu kendinde arama, sen aile içi şiddetin bir kurbanısın. Şimdi bunları düşünerek kendine eziyet etme, ben varım bak. Ben buradayım.”
Namjoon masalarına en güzel içecek ve yiyecekleri getirip gittikten sonra ikili kötü düşünceleri kafalarından uzaklaştırmış, sadece birbirlerine odaklanmıştı.
“Yarınki gösterime gelecek misin?”
Jungkook gülümsedi. “Gelmeyi çok isterdim ama biliyorsun, gelsem bile beni içeri almayacaklar. Benim yerime Seokjin Hyung gelip seni izletecek bana. Bedenen orada olamasam da ruhen seni desteklediğimi bileceksin. Zaten gösteri bitince hemen yanına geleceğim, kafede bir kutlama partisi yaparız.”
Sarışın genç her ne kadar dudak büzmüş olsa da sevgilisinin sözleri kalbinin hızını arttırmayı başarmıştı.
Jungkook bıçak ve çatal yardımıyla kestiği küçük bir parça sandviçi Jimin'e uzattı. “Ben... yapabilir miyim bilmiyorum.”
Göz göze geldiler. “Daha önce de yaptın, bu sefer de yapabilirsin. Hem bak hepimiz buradayız, sana bir şey olmasına izin vermeyiz. Güvendesin.”
Bir kere daha uzattı ağzına doğru. Jimin yavaşça yemeye başlarken Jungkook da eksik kalmamış, onunla birlikte yiyordu.
Sarışın genç elini ağzına götürüp bir süre bekledikten sonra derin nefesler aldı. “Çok zorlama mideni, azar azar yemek yemeye başlayacağız tamam mı? Miden gittikçe daha fazlasını almaya başlayacak zaten. Şimdi zorlamayalım.” dedi Jungkook, onu izlerken.
Küçük bir sandviçin hepsini bitirmeyi başardığında sevinçle sarıldı yanındaki adama.
Sağlığına kavuşacaktı Jimin. Jungkook bunun olmasını sağlayacaktı.
🦕
bölüm bildirimlerinin gelmediğini söyleyen bir okuyucum var, onun dışında başka okuyucularımda da bu sorun gerçekleşiyor mu acaba? bunu nasıl düzeltebiliriz veya sorunun kaynağı nedir hiçbir fikrim yok :0
ŞİMDİ OKUDUĞUN
count your calories ¦ jikook
Fanficjungkook, ünlü balerin jimin'in gerçek benliğini gören tek insandı. tw - yeme bozukluğu, şiddet texting, düzyazı - 2022 for duygu <3