- 24 -

2.7K 310 110
                                    

“Herkes hazır mı? Az sonra gösterimiz başlayacak hepiniz yerinizi alın!” Bay Jung'ın sesi sahne arkasında yankılanmıştı. Jimin telaş içinde çantalarını karıştırıyor, puantlarını bulmaya çalışıyordu.

“Hocam, ben puantlarımı bulamıyorum! Daha az önce buradaydılar, anlamıyorum nereye gitmiş olabilirler ki?” Genç adam Eğitmen Jung'ın yanında stresten ayaklarını sallıyor, gözlerini dört açmış etrafa bakıyordu.

Bay Jung iç çekti. “Yanında fazladan puant olanlar bana getirsin! Kaybedecek vaktimiz yok, sana yeni bir puant bulmam imkansız Jimin. Keşke hazırlığını düzgün yapsaydın.”

Genç adam başını eğdi. Zaten her şeyini yanında getirdiğinden emindi fakat bir anda kayboluvermişti puantları işte!

Birkaç erkek dansçı ellerindeki puantları Jimin'e verdikten sonra hızlıca yerlerini aldılar. “Jimin, dene bunları. Hangisi oluyorsa onu giy. Zamanımız yok, çabuk ol.”

Başını salladı. İlk giydikleri ayağına tam olunca diğerlerini giyerek zaman kaybetmek istemedi. Yerine geçerken bir sıkıntı vardı, ayaklarının altı hafifçe sızlıyordu. Ama puantları değiştirmek için ne vakti vardı ne de cesareti. Bir daha sorun çıkarsa Bay Jung'ın ona kızabileceğinden şüpheleniyordu.

“Herkes rahat olsun, provada nasıl yaptıysak o şekilde yapıyoruz. Bunu defalarca kez yaptık, bu sefer de yapacağız. Başarıyla gösteriyi bitirip döneceksiniz!”

Dansçılar hep bir ağızdan eğitmeni onayladığında genç adamın kalbi yerinden çıkacakmışçasına atıyordu.

Perdeler açıldı, sahneyi bir sis tabakası kaplıyor ve seyircilerin sahnede olanları görmesini engelliyordu. Bütün dansçılar olmaları gerektiği gibi pozisyon aldığında sis tabakası yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı.

Klasik müziğin sesinin güzelliği seyircileri mest etmiş, pür dikkat sahneye odaklanmalarına sebep olmuştu.

Dans başladı. Her şey olması gerektiği gibi giderken Jimin, seyircilere çaktırmadan baktı. Ailesini ve onların yüksek statülü arkadaşlarını, tam arkalarında ise Seokjin'i gördü.

Dansa devam etti, bu gösteriyi başarılı bir şekilde bitirdikten sonra kurtulma şansı vardı. Ailesinden, baleden, şiddetten...

Ayak tabanındaki sızı gittikçe artıyordu fakat önemsemedi. Gösterinin bitmesine az kalmıştı ve o bütün hareketleri başarıyla yapabildi. O yapabildi ama diğer arkadaşları sürekli hatalar yapıyor, birbirlerine sinsi gözlerle bakıyordu.

Sonra birden, klasik müzik durdu. Seyirciler kadar dansçılardan bazıları da şaşkınlık içinde birbirlerine bakıp ne yapmaları gerektiğini düşünürken, bir ses yankılandı.

“Bunu Jimin'in sana söylediğinden emin misin?” Karşılıklı bir konuşmanın ses kaydıydı bu. “Eminim. Merkeze geçip bütün dikkati üstüne çektikten sonra diğerlerinin hata yapmasını sağlayacak. Hatta bunu benim yapmamı istedi, diğerlerine çelme takmak gibi şeylerle onların hata yapmasını sağlamamı istedi. Yapamam dedim. Sonra sinirlendi, üstüme yürüdü. Beni dövecek sandım ama sadece saçımı çekip kafama vurmakla yetindi.”

Bu saçmalıkları söyleyen sesi tanıyordu. Gözleri dolarken arkasına döndü, başlarda yakın arkadaş olduğu sonradan uzaklaştığı kıza baktı. “Neden?” diye fısıldadı.

Seyircilerden birkaçı sinirle oturdukları yerden kalkarak gösteri alanından uzaklaşırken dansçılardan biri Jimin'i ittirdi. “Aferin. Gerçekten bravo! Amacına ulaştın mı bari? Bencil herif."

Bir kere daha itilmesi yüzünden dizleri üstüne düşen genç derin nefesler aldı. “Bu yüzden mi puantlarını bana vermeden önce içine cam kırıkları koydun? Buna rağmen bencil olan ben miyim? Hepiniz bana oyun oynadınız, inanamıyorum. Hepiniz!”

count your calories ¦ jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin