47

68 4 0
                                    

Safa Ünal'ın anlatımıyla;

Alkol, bedenimi uyuşturmakla kalmamış aklımı da esir almıştı. Kafa dinleyelim derken kafayı dağıtmıştık. Gecenin sonunda Dilber, ben ve Fero'dan başka kimse kalmamıştı. Ayağa kalktığımda Dilber'i ayakta zor duruyorken yakaladım. İlk defa alkol kullanan birisi için olması gereken bir durumdaydı.

"Beceremiyorsan neden içiyorsun ki kızım."

Ona kızgın bir şekilde söylensem de beni ciddiye bile almamıştı. Hatta dediklerime kahkaha atmıştı. Neden bu kadar güzel gülüyordu ki? O her güldüğünde kalbimi nasıl bu kadar ısıtabilirdi? Kendime gelmeliydim. Duygularımı bugüne kadar bastırdıysam şuan da bastırabilirdim.

"Safa, Dilber'i size götür. Dayım bu halde görürse hiç iyi olmaz. Dikkatli ol kimse görmesin. Ben de bir iki saate sizde olurum. İşim var"

   Fero'nun dediklerine bir şey söylemeyip kafamı sallamakla yetindim. Dilber sarhoş olduğu için ikiletmeden arabaya binmişti. Büyük ihtimalle nereye gittiğini bile bilmiyordu. Arabanın içinde bağırarak şarkı söylüyordu.

"Safa." Tam arabanın kapısını açarken Fero'nun beni çağırmasıyla yanına gittim. Diyeceği şeyleri az buçuk tahmin edebiliyordum. Ama yine de ona saygı duymak zorundaydım.

"Yanlış yapma."Dediği şeyi anlamıştım. Bir kaç daha üstü kapalı tehditlerinden sonra arabaya bindiğimde Dilber ile göz göze geldik.

"Beni seviyor musun?" Kelimelerinin yarısını sarhoşluktan yutuyordu. Ama bu hali o kadar tatlıydı ki. Nedensizce gülümsedim.

"Evet."

Kahkaha attı. Kahkahaları zamanla ağlamaya dönmüştü. Yol boyunca ne söyledi anlamadım ama onu bozmamak için radyoda açtığı şarkıları dinledim. Çok zaman geçmeden sızmıştı. Eve geldiğimde onu uyandırmak ve uyandırmamak arasında kararsız kalmıştım. Uyandırmaya kıyamadığım için kucağıma aldıktan sonra yürümeye başladım.

Yarı kapalı bilincimle yatak odamı buldum. Yatağa yatıracağım sırada omuzlarımdan tutunarak bana daha da yaklaştığında kendimi biraz geri çektim.

"Beni o kız gibi sevemez misin?"

  İçim acıdı. O kızın kendi olduğundan haberi bile yoktu.

"O kız sensin."

Gülümsedi. Çok geçmeden gözleri tekrardan doldu. Kucağımda, bu kadar yakınımdayken ona dokunamamak canımı yakıyordu.

"Yalancı." Dediğine güldüm. Yalancıydım. Ve buna rağmen onu gerçekten seviyordum. Belinden kavrayıp onu kendime daha da yaklaştırdım. Dudaklarımızın arasında yok denecek kadar az boşluk vardi.  Dudaklarımı dudaklarına değdirdiğimde karşılık vermişti. Onu nefessiz kalana kadar öptüm. Bir daha öpecek kadar yaşayamayacaktım çünkü.

Alkol kokan dudakları, dağınık saçları, kızarmış gözleri o benim cennetimi müjdeleyen melekti. Bir kez olsun o dudaklarını dudaklarımda bulmuştum ya bana yetmişti.

Banyoya girmek için izin istediğinde annemin kullanmadığı bornozlardan birini, iç çamaşır ve tişörtlerimden birini verdim. Ruju dağılmış, rimeli akmış bir şekilde bana baktıktan sonra banyonun kapısını yüzüme kapattı. Aradan kaç dakika geçti bilmiyordum gözüm banyonun kapısında onun çıkmasını bekliyordu.

Duştan çıktığında yanıma oturdu. Ona verdiğim hırkanın cebinden sigarasını çıkardı ve bir dal yaktı. Gözünü benden ayırmadan yavaşça dumanını üflediğinde gülümsedim . Birlikte her sigara içişimizde ona bu haraketi yapardım. O da bana her yaptığımda çocuk gibi azarlardı. Onu severken de çocuktan farkım kalmıyordu çoğu zaman.

Giydiği tişörtün açıkta kalan kesik dolu bedeni karşısında yutkundum. Kardeşi öldüğü zamandan beri kendine zarar vererek cezasını çektiğini düşünüyordu. Göz göze geldiğimizde gözleri tekrar doldu.

"Güvendim."

Yutkundum. Dün ona güven bana demiştim. Bana güvendiği için yanında olduğunu söylemek istiyordu. Yatağa uzandığında, biraz daha yanına yaklaştım. Kesik olan her bir yerini öperken  kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. Onun da benden farkı yoktu. Ona bakarsam utanacağını bildiğimden gözlerine bakamazdım.

  O gece Fero gelene kadar, o yatağımın bir kenarında sessizce uyurken, sabaha kadar onu izledim. Ve kaç sigara yaktım o gece hiç saymadım.

hile (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin