Yerde, kırdığı alkol şişeleri... Telefonunda sürekli başa saran şarkı... Soğuktan buz gibi olan kanlı küvet... Ve Safa'nın kesilmiş bilekleri... Geç kalmıştım... Her zaman her şeyi vaktinde yerine getiren ben o gün geç kalmıştım. O yer diye sevdiği sütlacı yaparken, o burada son nefesini verirken ben ona geç kalmıştım.
Oysa ona anlatacağım çok şeyim vardı. Onunla gideceğim çok terapi, içeceğim çok sigara vardı. Kavga edeceğim çok oyun, sinir edeceğim çok anı vardı. Bilerek ona çelme takacak, omzumda uyuklayacaktı.
Bilseydim bize veda edeceğini, daha erken gelirdim. Seni yargılamadan, geçmişindeki hikayeleri silerdim. Beraber tekrar büyürdük birbirimizin canını yakmadan, ruhumuzu iyileştirerek..
Daha fazla dayanamayarak, yere çöktüğümde içeriye Ferhat da girmişti. Benim aksime daha soğukkanlıydı. Nabzına baktıktan sonra telefonunu çıkartıp ambulansı aradı. Öldüğünü bildiği halde hala içinde umut vardı. Tüm olanları öylece izliyordum. Yerde içinde hepimizin olduğu fotoğraflara bakarken...
Çalan şarkı bana bıraktığı şarkıydı. O bize veda etmişti. İlk önce duygularıyla, sonra ruhuyla en sonunda bedenini bile mahrum bırakarak veda etmişti bize.
Senin benim biz olduğumuz bir gizde noktalayalım kelimeleri.Hoşçakal Safa
