15. Bölüm - Süpriz

115 6 2
                                    

Bütün gün canımız cıkana kadar temizlik yapmıştık. Yorgunluğun verdiği hisle kendimi en yakın koltuğa attım. Ezgi bitik bir halde yanıma gelip

" Helvamı yapmaya başlasan iyi olur her an ölebilirim, şuna bak kolumu kaldıracak halim yok" diye söylendi. Haklıydı uzun zamandır temizlik yapmamıştık, aylar önce kaybettiğim rimelimi koltuğun altındaki toz yumağında zor bulmuştum.

"her yerim ağrıyor!" diye söylendim. Terden yapış yapış olmus vücudum , yağlanmış saçlarım ve nefret edilecek kadar bakımsız suratımla tam bir küflenmiş peynir gibiydim. Yaklaşık 1 haftadır rüzgarla görüşememek beni bu hale getirmişti. Yorgunluğu bir kenara atıp sürünerek merdivenlerden çıkıp kendimi banyoya zor attım.

Bugün sevgilime süpriz yapacaktım madem onun vakti yoktu gelip beni görmeye , o halde ben gidecektim. Uzun uğraşlar sonucu ezginin zoruyla aldığım cilt bakım kremlerinden her hangi birini seçip yüzüme masaj yaparak uyguladıktan sonra , tüy alma işlemlerini halledip kendimi ılık suyun altına attım. Güzelce yıkandıktan sonra saçlarımı 2-3 kez yıkayıp banyodan çıktım.

Çabucak iç çamaşırlarımı giyinip saçlarımı da taradıktan sonra fön çekip düzleştirdim. Üstümede beyaz diz üstünde sırt dekolteli elbisemi giyindim. hafif bir makyaj yaptıktan sonra aynadan kendime baktım. İşte tam anlamıyla kız gibi olmuştum. Kendime tam puan verip ayna da kendime gülümsedim. Aşık olmak insana neler yaptırıyordu.

Bundan bir kaç sene önce aklımın ucuna gelmezdi bir sevgilimin olacağı. Her ne kadar normal bir şey olsa da benim için garipti. Bu yaşıma kadar aile sevgisiyle büyüdüğüm için bu gibi şeylere ihtiyaç duymazdım.

Hoş babamdan başkasını da görmüyordu ki zaten gözlerim. Her ağladığım da , düştüğümde, ilk bisiklet sürüşümde, okula başladığım da hep babam vardı yanım da nasıl olur da onun sevgisi kalbimin tamamını yer edinmişken bir başkasını sevebilirdim ki ?

Ben babamın kızıydım. Her zaman hayata karşı güçlü ve dimdik duran. Şimdi ise rüzgar ve ezgi sayesinde onun eksikliği ile hayata tutunmaya çalışıyordum. Rüzgar , tam herşey bittiği sırada karşıma çıkan kurtarıcımdı benim. Herkesin bir süpermeni , batmanı , örümcek adamı olabilirdi benım de rüzgardı . Tüm fazlalıklarıyla eksikliklerimi doldurmak istercesine girmişti hayatıma.

Kapının çalınmasıyla düşüncelerime ara verip kapıdan giren ezgiye baktım. Şaşkınca baştan aşağı süzüp uzunca bir "vaaaaoooov canına" diye söyledikten sonra gülümsedim. Yanıma gelip elimden tutup kendi etrafımda döndürdükten sonra " bildiğin evrime kafa atmışsın" diye söyledi. Bu kız tam bir kaçıktı .

Ezginin bu sözlerinden güzel olduğuma kanaat getirip fazla oyalanmadan " rüzgara süpriz yapıcam, akşam görüşürüz " dedikten sonra cantamla ayakkabılarımı alıp aşağı indim. Aynadan son kez kendime baktıktan sonra ceketimi alıp dışarı çıktım.

Hafif esintili ama sıcak havanı etkisiyle ne kadar mayışmış olsam da kendime gelip evin yakınlarında ki taksi durağına kadar yürüdüm. Artık bizden biri gibi olan hasan amcaya selam verip arabaya bindim . Güler yüzlülüğüyle arkasına dönüp " nereye gideceksin kızım" diye sordu.

"kadıköy " diye söyledikten sonra çantamdan kulaklıklarımı çıkarıp favori şarkımı açtım. Yolda arkadaşlarıyla gülüşen , telefon da konuşan, sevgilisiyle el ele gezen, mendil satan ufacık kız çocuğu, binlerce insan binlerce hayal. Ne kadar gariptir ki kulaklıklarımı taktığım an kendimle başbaşa bir ben ve duygularım. Sanki benim adıma hissettiklerimin yazıldığı şarkılar.

Bazen sadece düşünürsün ve daha kötü bir hayat yaşamadığın için şükredersin hemde milyonlarca kez.

Arabanın durmasıyla kulaklıklarımı çıkartıp çantama koydum. Ücreti ödedikten sonra arabadan inip yürümeye başladım. Hatanenin yakınlarında ki pastaneye gidip sıcacık açma simit alıp çıktım. İçimde bilmediğim bir heyecan vardı. Uzun zamandır görmediğimden özlediğim içindir belki de. Hastaneden içeri girip asansöre bindim. Uzun zamandır gelmemiştim buraya.

Asansörden indikten sonra hızlı adımlarla odasının oldugu odanın kapısının önüne geldim. Çok özlemiştim sesini ,kokusunu, gülüşünü daha fazla dayanamayıp kapıyı çaldıktan sonra içeri girdim.

oda da kimse yoktu telefonumu çıkartıp saate baktım dokuz buçuktu gelmesi gerekiyordu bildiğim kadarıyla sekiz gibi burda oluyordu. Lavabodadır diye düşünüp koltuğ oturdum. eğer gelmiş olmasaydı kapı açık olmazdı sonuç da diye içimden geçirip rahatlatmaya çalıştım.

Açıkcası hayal kırıklığını uğramıştım. Daha fazla dayanamayıp telefonu çıkardım ve rüzgarı aradım. Cevap vermiyordu, rahatsızca kıpırdandım. 1 haftadır mesajlaşma dışında görüşüp konuşmamıştık. İçimde ki korkuyla çantamı alıp kapıdan çıkacağım sırada aniden kapı açıldı ve kafamı kapıya çarpmanın acısıyla inledim.

Kapıyı açan kişiyi görmek için kafamı kaldırdığım da karizmatik bir o kadar da tatlı bir suratı olan birini gördüm. Yaklaşıp çarptığı yere bakacağı sırada kapı tekrar açıldı yüzümüz çok yakındı. Kafamı çevirip gelen kişiyi görünce ani hareketle kalmaya çalıştım. Sonun da özlediğim sevgilimi görebilmiştim.

ups!!! neden bu kadar sinirli ve çatılmış kaşlarla bana bakıyordu ki? lanet olsun sanırım bizi öyle görünce yanlış anlamıştı. Hemen yanına gidip sıkıca sarıldım karşılık vermemişti. Özlediğim kokusunu içime cekip dudaklarına kısa bir öpücük bıraktım.

öksürük sesinden sonra tamamen unuttuğum çocuk aklıma gelince utançla rüzgardan ayrıldım. Sorgulayan bakışlarla bana bakınca " şey ben sadece süpriz yapıcakdım. Oda da kimseyi göremeyince seni aradım ama açmadın, tam gidecekken kapı bir an da açılınca kafamı kapıya çarptım. Sonrası gördüğün gibi yanlış anladın galiba" diye kendimi açıklama gereği duydum.

Anlamış gibi başını salladıktan sonra gülümseyip sıkıca sarıldı bana şimdi daha iyiydi. Birbirimizden ayrıldıktan sonra az önceki çocuğun yanına gidip benide yanına çağırdı. Elimi tuttuktan sonra " nehir az önce sana çarpan kişi benim çocukluk arkadaşım ediz." dedikten sonra edize dönüp beni gösterdikten sonra " Sana bahsettiğim dönüm noktam nehir" diye söyledi. uzattığı eli sıktıktan sonra merhabalaştık.

İsminin ediz olduğunu öğrendiğim çocuk yavaşca kulağıma yaklaşıp " demek bizim rüzgarı adam eden sendin " eliyle kolumu sıktıktan sonra "sevdim seni " diye söyleyip geri çekildi. Söylediği sözlerden sonra bende gülümsedim.

rüzgar meraklı bir şekilde bize bakarken ediz ona dönüp "yengemle aramızda kusura bakma söyleyemeyiz" diye söyledikten sonra gülümseyip rüzgarın saçlarını karıştırdı. Her ne kadar yaşıt olsalar da dışardan abi kardeş gibi görünüyorlardı.

Daha iyi tanışmak için hep birlikte birşeyler yemeğe restorant'a gittik. hoş sohbetli saatin sonun da tanıdığım kadarıyla esprili ve eğlenceli biriydi sevmiştim. Ona bakınca konuşma tarzıyla ezgiye çok benziyordu sonra onları da tanıştırmayı aklıma kaydettikten sonra gitmek için toparlandık.

Arabayla evin önüne gelince " isterseniz gelin kahve yaparım size" diye söyledim. Ediz meraklı bir şekilde tamam desede rüzgar yorgun olduğunu başka sefere geliceğini söyleyince ısrar etmeyip arabadan ineceğim sırada rüzgarda benimle birlikte indi.

Ediz'i arabada bırakıp kapıya kadar eşliik ettikten sonra sıkıca sarıldım ve kulağına "bi daha bu kadar uzun süre ayrı kalmayalım , özlüyorum "diye söyledim. Onun da beni özlediğini biliyordum ama arada bana da vakit ayırıp görmeye gelebilirdi.

Benden ayrıldıktan sonra yanaklarımı öpüp " bende sevgilim ama durumları biliyorsun, hem benim için daha zor senden ayrı kalmak " diye söyledi. Şimdilik anlayışlı olabilirdim. Dudaklarımı uzunca öptükten sonra " iyi geceler " diyip arkasını dönüp yavaş adımlarla gitti . Arkasından onu izlerken gülümsemekle yetindim. Uzun uğraşlar sonucu çantamdan anahtarları çıkartıp içeri girdim geç olmuştu.

Yorucu bir gün olduğu için ezgi erken yatmıştır diye düşündükten sonra ayakkabılarımı çıkartıp odama çıktım. Kıyafetlerimi değiştirdikten sonra pijamalarımı giyinip yatağa yattım. Gözlerimin daha fazla dayanamayacağını anladığımda güzel bir günün ardından rahat bir uykuya gözlerimi kapattım.

&&&&&&

Severek okuyacağınız bir bölüm olmuştur umarım. yorum ve votelerinizi bekliyorum :)))))

Çakma PsikoloğumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin