Son birkaç bölümdür durağan gidiyoruz gibi 🤷🏼♀️Ama yine söylüyorum karakter gelişimleri ve onları iyi tanımanız için gerekli gibi geliyor bana 🙈
Ve bu bölümü seveceğinizden adım gibi eminim 😍
Keyifli okumalar 😘
☘️☘️☘️
30. BÖLÜM
Büyük salon alabildiğine insan, masa, sandalye ve yemekle doluydu.
Liandick ve Zonan'la yaptığım antrenmandan sonra midem hiçbir şey kabul etmiyordu. Tabağıma konan bir parça et ve küçük bezelyeleri neredeyse çiğnemeden yutmuş, kusmamak için Işık'a dualar etmiştim. Zonan Etkisi şiddetlenerek artarken tek yapabildiğim sonunda bu saçma sapan yemek olayı bitmek üzere olduğu için şükretmekti.
Çaprazımda, büyük masanın başköşesinde oturan babama usulca döndüm. Odama gitmek için izin aldığım takdirde sinirleneceğini biliyordum. Ancak bütün krallıklar bu masada, gözleri bizdeyken biricik kızına karşı gelemezdi.
Cesur görünmeye çalışarak boğazımı temizledim ve "Majesteleri," diye mırıldandım.
Masadaki her bir kafadan ayrı bir ses çıktığı için duymadığını düşünüp tekrar seslenecektim ki gözlerim, babamın kor ateşi gibi parlayan siyah gözleriyle buluştu. "Evet, Nix."
Bilerek mi yapmıştı bilmiyordum ama gereksiz bir şekilde yüksek sesle konuştuğu için masadan yayılan uğultular bir anda kesildi ve tüm gözler bize çevrildi. Daha da gerilirken bir anda kararımın değiştiğini fark ettim. Odama gitmek için izin almak; bir nevi nişanlımdan kaçıyormuşum gibi görünürdü ve her ne kadar uzak durmak istesem de Zonan'a bunu yapamazdım.
Derin bir nefes verdim. Batan balık yan giderdi. "Daha fazla yemeyeceğim. Müsaadeniz olursa arka taraftaki şerbetlerden içmek istiyorum. Kalkabilir miyim?"
Babam sorunun sadece bu olmadığını biliyormuş gibi yüzüme kuşkuyla baktı. Ardından gözleri omzumun üzerinden Zonan'a kaydı. Cevabı sanki Txerrea Kralı'nın yüzünde bulacakmış gibi bir müddet ona baktıktan sonra tekrar bana döndü. "Eğer Kral Zonan yemeğini bitirdiyse sana eşlik edebilir."
"Elbette, memnuniyetle." Zonan teklifin geri çevrilmesinden korkuyormuş gibi hızla konuştuğunda inlememek için kendimi zor tuttum.
Babama zoraki bir gülümseme gönderdiğimde benim aksime gözleri parladı. Sessiz cümlesi sadece ikimizin arasında yankılanıyordu: İstediğin bu değil miydi?
Değildi.
Ve ona kızmak istesem de yapamıyordum. Zonan'la zaman geçirmek ancak yararıma olurdu ve kendince bana yardım ediyordu.
Zonan hışımla yerinden kalkarak sandalyemi tuttu ve elini uzattı. O ince parmaklarının bugün tulumumu bağlarken aldığı şekli, bedenime fütursuzca dokunurken hissettirdiklerini düşünmemek için sertçe yutkundum.
Elini tutmaktan kaçınmak istesem de şüphe çekmemek için elimi, eline kaydırarak ayağa kalktım. Zonan'ın diğer eli sahiplenici bir tavırla anında belime yerleşti ve beni kendine doğru çekerek masadan uzaklaştırdı. Büyük salonun en dip köşesindeki şerbetlerin bulunduğu yere yürürken adım attığımı dahi hissedemiyordum.
Bu hislerle ne yapacağım ben, diye düşündüm. Bu kadarı çok fazlaydı. Çok çok fazlaydı! Aşk dedikleri şu abartılan şey eğer bu kadar korkutucuysa neden insanlar âşık oluyordu ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERİLERİN ŞARKISI
FantasyIŞIĞIN ALEVİ SERİSİ 1. KİTAP "Nixavis, 11 krallığa hükmeden imparatorluğun prensesi ve tahtın gelecekteki varisiydi. Annesinin ölümünün ardından tek sarıldığı kardeşi Via ile denizin ortasındaki adada, büyük sarayda yaşıyordu. 21 yaşına geldiğinde t...