Kaderden Kaçamaz İnsan

168 25 5
                                    

"Yıldızlar ne güzeldi öyle...
Parlak, ilgi ve dikkat çekici. Tıpkı gözlerin gibi..." Bunları ben mi söylüyorum (!)

Ruhumda yoktur aslında öyle ince ve özlü sözler... Bildiğiniz standart öküz erkekler gibiyim. Yapamıyorum ama napayım . Doğam bu benim. Anlamam öyle şeylerden. Daha anne ve babama "sizi seviyorum" diyememişken nasıl başkalarına söyleyebilirim ki! Bunu bana kaç defa söylediler-tabi ki canım arkadaşlarım(!)- Neymiş ben çok öküz ruhluymuşum, kalbimdekini ağzımla söyleyemiyormuşum, daha onlara bile bir şey söylememişim... Ama bazen de bana "Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Arya konuştu" diyorlar. İste o zaman bir kalbim olduğundan şüphe ediyorum.

Bazen öyle anlarım oluyor ki, resmen bir şairin kaleminden dökülen sözcükler benim ağzımdan dökülüyor...
Tıpkı şimdi olduğu gibi.
Mesela onu düşündükçe ; sanki kalbim mürekkebi aracı olarak kullanarak kağıda akıp kelimelere dönüşüyor. Belki de şu kendini olduğu gibi kabul edemeyenlerdenim, içindeki cevherleri keşfedemeyen ve keşfedilmesini istemeyenlerden ...
***
Ben böyle düşünürken annem 1 elimin paraklarıyla sayamayacağım kadar bana çağırmış. Ama duyan kim! En sonunda odama bir hışımla girdi ki az kala korkudan adımı unutuyordum. Tam ayağa kalkıyodum ki başımdaki ağrı, reflekslerimi bastırdı ve bedenim olduğu gibi yere yığıldı.
***
" Kızım Arya! Aç gözlerini kızım..." diyordu yalvarırcasına,annem.
Gözlerimi hastanede açmıştım, bayılmışım. Tam olarak o anı hatırlamıyorum ama annemin söylediğine göre yere çok hızlı düşmüş dolayısıyla da kafamı sert bir şekilde komidinin köşesine vurmuşum. Annem de olayın paniğiyle ne yapacağını bilememiş,babam da yurt dışında olduğundan hemen 112'yi aramış ve ambulans çağırmış. Ve sonrası işte malum ... Hemen beni mr odasına göndermiş mr çektirmişler. Sonra da (bence para için) odaya yerleştirmişler. Annem ben hala daha uyanmayınca öyle yalvarırcasına çağırmaya başlamış.Ben bunları anlatıp kafamda canlandırırken odanın kapısı tıklandı ve doktor içeri girdi. Bu doktor kontrole geldiğim Dr. Tamay' dı, anneme yönelerek :
" Ferzin hanım yalnız konuşabilir miyiz ?"
" Tamam Tamay Hanım geliyorum" diye annem onu onayladıktan sonra birlikte odadan çıktılar. Beni endişelendiren, sürekli düşünmeye sevk eden şey : Neden YANLIZ Konuşuyorlar!
En sonunda merakıma yenik düştüm ve kendimi onları dinlerken buldum. Aralarındaki konuşmayı duyunca biraz afallamıştım kapı koluna tutunmasaydım ses çıkaracaktım az kala:
" Ferzin Hanım nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama ... Kızınızın beyninde kanser başlangıcı teşhisi koyduğumuz lekeler var !"
"Ne, ne diyorsunuz siz Tamay Hanım!"
"Maalesef..."
"Emin misiniz bi yanlışlık olmasın ?"
" Maalesef, emin olmak için zaten geldiğinizde 2 mr daha çektirdim ama..."
" ..."
Annem de benim gibi sarsılmış, dayanamamıştı galiba ,müdahele ettiklerini anlayabileceğim sesler geliyordu. Sanki bi rüyada gibiydim. Duymuyor, hissetmiyordum artık(!) Sanki uyusam,uyansam geçecekti.Gerçek değildi, rüyaydı. Hatta rüya bile değil,kabustu. Yatağa uzandım,yan döndüm ve bacaklarımı omzuma kadar çektim ve kollarımla bacaklarıma kelepçe görevi gördüm. Sonra bacaklarımı kavrayan ellerim birden çözüldü ve güneşten koyulaşan tenime çok yakışan kahverengi saçlarıma gitti. Ne olacaktı onlara? Kesilecek miydi, yoksa dökülecek?

Ölümü Beklerken; AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin