Derinden
Asansör 9 da sıfıra inene kadar asansörde sessizlik hakim olmuştu. Ne zaman asansörden inip dışarı çıktığımızı anlayamadan arabalara vardık. Daha fazla kendimi tutamayıp merakıma yenik düşerek sordum ona : "- Nereye kadar sürecek bu Hüma ?". Hüma başını öne eğdi ve sorumu cevapladı masumca:
"-Bilmiyorum. Lanet olsun bilmiyorum! Arya'ya baksana salakmışız, bir şey bilmiyormuşuz gibi davranıyor!". Hüma'nın böyle tepki vereceğini düşünmüyordum. "Sanırım kendisinden başka hiç kimsenin yanında güçsüz yıkılmış ve hırpalanmış görünmek istemiyor. Bizim bile..." deyince kaşlarını çatarak bana baktı:" Ne diyordun sen ya! Böyle bir şeye hakkı var mı? Ben izin verir miyim sanıyorsun?" bakışlarını başka bir yöne çevirdi ve derin bir nefes aldı. Aniden kollarıma yapışıp : "Ne sanıyorsun ha , ne? Ne yapmaya çalıştığını bir anlayabilsem!" diye bağırıp beni sarsmaya başlayınca :"Yeter!" diye bağırıp onu geri ittim. Sonra aniden onu kendime çekip kollarımı beline doladım, başımı omzuna yasladım ve omzunda ağlamaya başladım. O da ağlamaya başladı. Beş dakika sonra ikimizde susmuş derin nefesler alıyor ve ya hıçkırıyorduk. Ayrılıp ona doğru döndüm:" Şimdi rahatladın mı?". Baştaki masumluğunu kullanarak cevapladı sorumu:"Evet, şeyyy . Teşekkürler...". Gülümseyerek yanıtlamayı tercih ettim. "Hadi." dedi o da gülümseyerek , bagajı açarken. Bagajdaki poşetleri yüklenmiş benim arabama doğru yol alırken tanıdık simayla karşılaşmak bizi şaşırtmıştı. Edis de sanki yakalanmışlık ve zorakilik arasında bize el sallayarak yanımıza doğru geldi. Bunu bekliyor ama olmasını istemiyormuş gibi bir hali vardı. Yanımıza gelince baktı, baktı, baktı ... Sonra eliyle ensesini kaşıyarak :"Aa, kızlar!" dedi. O an kendimi gülmemek için zor tuttum. "İyiyiz de Edis,sen burda be yapıyorsun?" diye sorunca : "Şeyy. Evime yani evine geldim. Yani bir arkadaşımın evine gelmiştim."deyip derin bir nefes aldı. İşte kahkahalarımın kaçma vakti geldi derken , Hüma ile aynı anda güldük. Hüma :"Arkadaşına boya yapmaya mı gelmiştin?"dedi gülerek. Tahmin edin o an üzerinde ne vardı. Tabii ki bizim tulumlarımızın aynısından hem de turkuaz beneklisinden ! "Aslındaa .... Yani evet, onun gibi bir şey!"dedi bıkkınlıkla ve kekeleyerek. Daha fazla üstelemeden :" Bartu'dan haberin var mı?" diye sordum. Bu sefer doğal bir şekilde :
"Yok." dedi ve ekledi : "Neyse ben sizi daha fazla tutmayayım kızlar. Diğerlerine de selamlar!". Eğildi ve eliyle arabama doğru yònlendirdi bizi. Gülümsedik ve el salladık. Edis de oradan hızlı ve büyük adımlarla uzaklaştı. Neydi bu çocuğun derdi? Onu hiç böyle kekelerken, eli ayağına dolaşık ve isteksiz görmemiştim, hem de hiç! <Neyse çıkar ortaya kokusu> diye düşünüp birazcık boş vermeye karar verdim. Hüma ile poşetleri paylaşık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümü Beklerken; AŞK
General FictionArya. Tanınan, zengin bir ailenin tek varisi , mutlu ama eksik bir kız. Edis . Dedesinin ölümünden sonra yanlış da olsa prensipler edinen , kendini bir anda ona bağımlı bir kızın yanında bulan , varlıklı bir ailenin tek varisi , her şeye rağmen eksi...