"Fena yakalandın yavrum."
Gülümseyip arkamı döndüm. İki gün önce kafede ona bakarken yakalandıktan sonra biraz sohbet etmiş, abimleri izlemiş ve ayrılmıştık. Ve şu an bir kitapçıda tekrar karşılaşmıştık.
"Nasılsın Efran?"
"Gevşekten Efran'a. Bu da iyi." dediğinde "Hayır, hâlâ gevşeksin." dedim.
"Tüh." dediğinde bana doğru bir adım attı. Şimdi daha yakındık. Kitaplara dönüp kurcalamaya başladım. Yanımda o da bakınırken gülümsemeden edemedim. Şu an bir yaz dizisinde veya bir aşk kitabının içinde gibiydim. Ama hayır, tamamen gerçekti. Zaten benden de bir kitap karakteri olmazdı.
"Bir kitap karakteri olsaydın sence kim olurdun?" diye sordu. Bir kitabı eline alıp arkasını çevirdi. Kürk Mantolu Madonna.
"Bilmem ki. Sence?" dedim merakla.
"Masal kitaplarındaki prenses ya da bir aşk romanının sevilen yan karakteri." dediğinde anlamazca ona baktım.
"Neden yan karakter?"
"Çünkü benim hikayemin başrolüsün." dedi. Ardından kitabı elime verip "Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin." diyerek alıntı yaptı. Sanki kendisini bana açıyormuş gibiydi.
Elimdeki kitaba bakıp gülümsedim. Sabahattin Ali sevdiğim yazarlardandı. Diğer elimdeki kitaba baktım. İki Şehrin Hikayesi.
"Gelecek güzel günlerinizde beni düşünmeyi vaad eder misiniz ?
Hiç olmazsa arada sırada..." dediğinde ona baktım. Elimdeki kitabı işaret ettiğinde tekrar kitaba baktım."Okumadığın kitap var mı?" diye sorduğumda "Elbette var. Buraya da onun için geldim ya." dedi. Ona baktım lakin o kitaplara bakıyordu. "Bana önermek istediğin bir kitap ya da bir yazar var mı?"
"Zweig okudun mu hiç?" diye sorduğumda elim çoktan Zweig'in ilk okuduğum ve en sevdiğim kitabına gitmişti. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu.
"Hayır."
Rastgele bir sayfasını açıp gözüme ilk çarpan cümleyi okudum. "Benim için her şey, ancak seninle ilintili olduğu ölçüde vardı, hayatımdakilerin hepsi ancak seninle bağlantılı olduğu ölçüde anlamlıydı."
"Bayağı güzelmiş." dediğinde başımı kaldırdım. Mavi gözlerindeki mutluluk parıltıları bana heyecan veriyordu. Tam şu an... Gerçekten tam şu an kendimi onun hikayesinin başrolü gibi hissediyordum. O ne hissediyordu acaba?
"İzninle." diyerek elimdeki kitabı yavaşça aldı. Hem kibar hem iyi hem yakışıklı. Bitmezdi ki onun özelliklerini saymak. Galiba ona doğru çekiliyorum. Belki de daha fazlası...
"Alacağın başka kitap var mı?"
"Aslında kuzenimin doğum günü. Ona bir hediye almak istiyorum. Ama kendisi klasik okumaz." dediğinde başımı sallayıp yeni yazarların kitaplarının olduğu rafı gösterdim. "Oradaki kitaplar da çok güzel."
"Bana eşlik eder misin?"
Hayır demek ne mümkün? "Elbette." dediğimde yavaş adımlarla yan yana yürüdük. Yeni yazarlar da eski yazarlar kadar güzeldi. Kitaplar güzeldi. Kitaplara verilen emekler güzeldi.
Kitap isimlerine bakarken aşağıdaki kitaplara bakmak için yere çöktüm. Kapaklarının renkleri, verilen isimler... Ben bugün bir başkaydım sanki. Ben bugün onun sayesinde bir başkaydım sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mum Kokusunda
RomanceKitap Kapağı 🕯️MeczupSever Rayiha&Efran Ben Rayiha Sakin, Sakin Ailesinin üçüncü veliahtı. Bir baş belası abiye, bir cadaloz ablaya, üçüz canavar kardeşlere sahip biriyim. Hayatım bundan ibaret. Ekstra olarak sevdiğim bir işim ve arkadaşlarım var...