~Stres~

403 25 9
                                    

Jeongin'den ---

" Sadece bazı şeyleri bilmeyecek kadar saf olsaydım keşke. " dedi Jisung. Onun söylenmeleri hoşuma gitse de bazen çok fazla konuşabiliyordu.

" Hyung, boşversene bunları. Hem buraya Felix hyungu ziyarete geldik. Şimdilik kafandaki düşünceleri at ve mutlu olmaya çalış. " dedim gülümseyerek. Bir süre bana baktı ve o da gülümsedi.

" Zaten sen bana böyle gülümserken ben nasıl surat asabilirim ki? " dedi ve oturduğu sandalyeden kalkıp masaya uzandı, yanağımı sıktı. Normalde çok sevmesem de bugünlük sesimi çıkarmamıştım.

Jisung hyung bugün okulundayken alt sınıflardan biri ona hiç hoşlanmayacağı bir teklifte bulunmuş. Daha doğrusu alttan alttan söylemiş. Jisung hyung anlamamış gibi yapmış ve "her ne istiyorsan reddediyorum ve bir daha benim karşıma çıkma" demiş. Ama aslında orada her şeyi anladığını anlatıyordu yarım saattir. İnsanların böyle düşüncesiz ve iğrenç oluşu midemi bulandırıyordu. Yanımıza gelen Felix hyung ile ben de düşüncelerimden ayrıldım.

" Jisung~ sana hangi tatlıyı getireyim canım arkadaşım? Hangisini istersen getirebilirim. " dedi ve masaya doğru eğildi.

" Ve bu benden olacak. " dedi fısıldayarak. Jisung hyungun gözleri parladı ve hemen tatlı menüsünü eline aldı ve deli gibi incelemeye başladı. Onun bu haline gülerken Felix hyunga döndüm.

" Hyung ben sadece karamelli kek ve soğuk bir kahve alabilir miyim? Ne olduğu hiç fark etmez. " dedim. Gülümsedi ve başını hafifçe salladı. Sonunda Jisung hyung karar vermiş olacak ki menüyü kapattı.

" Ben portakallı, tarçınlı kurabiyelerden istiyorum. Bir de bir dilim limonlu cheesecake. Yanında kocaman bir bardak naneli limonata. " dedi ve Felix hyunga doğru otuz iki diş sırıttı. Kocaman olmuş gözleriyle Felix hyung yanımızdan ayrıldı.

" Tüm kafeyi isteyeceksin diye bir an korksam da durmayı biliyormuşsun hyung. İyi ki ben ısmarlayacağım dedi ha. "

" Jeongin. Tatlı bebeğim sen çok tatlı yemiyorsun diye niye yiyenleri kıskanıyorsun. Bir kere ne demişler tatlı yiyen insanın zekası daha da gelişir demişler. " İki dakikada kendi bulduğu söze karşılık sadece gülümsedim ve kafamı hafifçe yana doğru salladım. Yaklaşık beş dakika sonra Felix hyung elinde tepsiyle gelince oturduğum yerde doğruldum.

" Hoş geldiniz bebeklerim. Sizi sabırsızlıkla bekliyordum ben de. " dedi ve tepsideki tatlıları hemen masaya indirdi Jisung hyung. Ona gülümserken tatlılarımızı yemeye başladık.

.

" Tamam. Benden de selam söyleyin Seungmin'e. Ayrıca yanıma gelmiyor diye sinirleniyorum. Bir an önce beni aramasını söyleyin. " dedi Felix hyung arkamızdan seslenirken. Hızlıca kafamı salladım ve kornaya basan Jisung hyungun arabasına bindim.

" Neredeymiş öğrenebildin mi? "

" Öğrendim hyung. Özel dersi yarım saat önce bitmiş ve evine geçmiş. Oraya gitmemizi istedi. " dedim. Jisung hyung kafasını salladı ve onun evine sürmeye başladı.

Kısa bir yolculuktan sonra Seungmin hyungun evinin önüne geldik. Kocaman sitenin ikinci blokunda oturuyordu. Bir de neredeyse en üst katta oturuyordu. Kapının önüne geldiğimizde kapıyı tıklattım ve beklemeye başladık. On saniye sonra kapı açılırken Seungmin hyungu görmemle kocaman gülümsedim. Onu uzun zamandır ben de görmüyordum ve çok özlemiştim. Hemen sıkıca sarıldım ona ve ayakkabılarımı çıkarıp içeri girdim. Jisung hyungla da sarılıp ardımdan içeri girdiler.

" Sizi ne kadar özlemişim ya! İyi ki geldiniz. Ben pek dışarı çıkamıyorum. "

" Oyo ko goldonoz. Bon pok dosoro cokomoyorom. Yalan atma be! Özlediysen arasaydın. Telefonun da mı yok? " dedi Jisung hyung sitemle.

*•.¸♡ Little Problem ♡¸.•* // *hyunin*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin