~Senden Değil~

171 16 55
                                    

Onu görüşümün üzerinden 2 gün geçti. Hala onu orada görüşüm aklıma geliyor, hayata tonlarca küfür ediyordum. Ben yeni başlangıç isterken önüme çıkan geçmişim neden peşimi bırakmıyordu ki? Ve şimdi hayatımda tek ben yoktum. Benim hayatım iki kişilikti. Ben ve oğlum. Onu da düşünmek zorundaydım. Zaten bu zamana kadar onu düşündüğüm için bir şeylerden vazgeçip kendi yolumuzu çizmiştik.

Minho'nun ağzından~

Klasik şirket işlerini hallettikten sonra Jisung'un departmanına ilerledim. Aynı yerde olmamıza rağmen onu çok özlüyordum. Sürekli görmek istiyordum. Ben böyle biri değildim, cidden değildim ama Jisung bana en güzel şeyleri tattırmıştı. Masasının başında harıl harıl çalışan sevgilimi görünce yumuşacık oldu içim. Şirkette asla ilişki yaşamamızı onaylamıyordu Jisung. Ben burada kendi ayaklarımın üstünde duracağım diyordu. Zaten öyle de oluyordu ki.

" Müsait misiniz Bay Han? " dediğimde kafasını kaldırıp burnunun ucuna gelen gözlüğün üzerinden bana baktı.

" Buyrun Bay Lee. Bir sorun mu vardı? " Bu hallerine bitiyordum. Güzelim, senden başka ne sorunum olabilir benim?

" Ehmm, vaktiniz varsa sizi yemeğe çıkarmak isterim. "

" Kusura bakmayın patronumla baş başa yemeğe çıkacak kadar yakınlığımız olduğunu sanmıyorum. " Beni cidden delirtiyordu.

" Perdeni kapat Jisung. " Sesim gitgide boğuklaşıyor ve emreder tona bürünüyordu.

" Bay Lee izin verirseniz işimi yapmaya çalışıyorum. Ayrıca malum, patronlar sıkı yönetim yapıyorlar. " dedi ve gözlüğünü düzeltip güldü. Sonrasında önünde laptopa geri döndü. Sinirle gülümseyip ayağa kalktım. Boydan boya cam olan odanın perdelerini indirdim. Artık kimse göremeyecekti bizi. Hızlı adımlarla Jisung'un masasına ilerledim ve bir elimi elinin yanına bir elimi de sandalyesine koyup kendime çevirdim.

" Şansını fazla zorluyorsun güzelim. " Şaşırmış olduğu belliydi. Daha çok şaşıracaktı.

" Minho ne yapıyorsun? " Histerik bir kahkaha bıraktım sıkıcı ortama.

" Bay Lee'den Minho'ya dönmüşüz bakıyorum? "

" Bundan sonra neye dönmek istersin? " dedi ve sırıttı. Tanrım şükürler olsun. Arsız Jisung geri gelmişti. Ayağa kalkıp tam dibimde durdu. Fazla bir boy farkımız yoktu ama yine de kısalığı benim yanımda çok belli oluyordu. Gerek iri bedenim gerek üstündekiler sağ olsun yeterince korkutucu duruyordum yanında.

" Bilmem. Sen söyle güzelim. Neye dönelim? " Dudaklarını yaklaştırdı dudaklarıma. Öpmedi ama, sadece fısıldadı bana doğru.

" Teklifiniz hala geçerliyse, belki sizin evde sizin yatağınızda güzel bir akşam yemeği yemeyi tercih ederim Bay Lee. " Belinden tutup kendime çektiğim gibi dudaklarına yapıştım. Çok özlemiştim bu dudakları. İkimizin de yoğun işi dolayısıyla ve şirkette oluşumuzdan dolayı öpüşmeyi bırakın görüşemiyorduk bile. Biraz daha ileri gidip işin içine dilimi de katacakken duyduğum telefon sesiyle duraksadım. Ben devam edecekken Jisung durdu ve ayrıldı dudaklarımdan.

" Minho telefonuna bak. " dedi nefes nefese.

" Siktir et. Devam edelim biz. " dedim ve yine uzandım ona doğru. Ama o da yine kendini çekti.

*•.¸♡ Little Problem ♡¸.•* // *hyunin*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin