24

7.5K 625 160
                                    

Melikşah
Black81 > Furkan
Sıfırkmbiaraba > Güney
Kürşadülküsü > Kürşad
BatarınaBörü > Barlas
CerigBey > Tayfun

"Ben hayatımın orta yerine sıçtım!"

Eşyalarını küçük komodinin üstüne bırakıp kendini ranzaya bıraktığında tavanla konuşmaya başladı.

"Ben malım mal." Avuç içini sinirle alnına vurdu. Her şeyi bok etme konusunda üstüne kimseyi tanımıyordu. Sözde Barlas'ın doğum gününü kutlayıp onu mutlu edecekken çocuğa asla unutamayacağı bir hediye vermişti.

Balca'yla geçen kısa telefon konuşmasından sonra Barlas kitlenmiş gibi bir noktaya bakarak kalmıştı. Kalbindeki enkazın parçaları yüzüne yansımış, büyük bir hüzün ve hayal kırıklığı ile dakikalarca öyle kalmıştı. Kimse de ağzını açıp tek kelime edememişti.

Beliz Elay durumu nasıl toparlayacağını ne diyeceğini hiç bilmiyordu. Birkaç kez dudaklarını aralamış sonra tüm sözleri yutup sessizliğini korumuştu. Barlas'ın dolmuş gözlerle masaya rakı istemesi sonrasında kimseyi takmayarak sessizce ağlayarak içmesi gözünün önünden gitmiyordu. Eskiden tanıdığı Barlas hiç içki kullanmamış biriydi. Şimdi acısını böyle bastırmaya çalışması tuhaftı. Saatler sonra kendine geldiğinde o acı yine aynı yerinde, tüm çıplaklığı ile kalacaktı.

Sızıp kaldığında diğerleri onu eve götürmüş Melikşah ise Beliz'i, kalması için ayarladığı askeriyenin misafirhanesine getirmişti. Aralarında kısa kısa diyaloglar dışında hiçbir iletişim olmamasının nedeni ikisinin de fazlasıyla karışık olmasındandı.

Balca'ya Barlas ile tekrar karşılaştığından henüz bahsetmemişti çünkü yüz yüze olmadan anlatmak istemiyordu. Ve şimdiye kadar Barlas'ın sorularından ısrarla kaçmasının nedeni buydu. Balca izin vermeden onunla ilgili tek kelime etmezdi. Yaşananlar ne kadar üçüyle ilgili de olsa en çoğunu ikisi yaşamıştı. Aşkı da, üzüntüyü de, belki nefreti de...

Telefonun çalması ile yerinden doğrulup aramayı cevapladı.

"Efendim?"

"Kahve içer misin?" Melikşah'ın teklifini ile iç çekerek kabul etti. Kafasını acilen toparlaması gerekiyordu.

"İçerim."

"Bahçede bekliyorum."

Telefonu kapatıp odadaki lavaboya giderek elini yüzünü yıkadı. Saçlarını olabildiğince güzel bir hale soktuğunda vakit kaybetmeden odadan çıktı.

Melikşah ile ilk randevu denilebilir miydi?

Yani kısmen.

Bahçeye çıktığında banklardan birine oturmuş gökyüzünü izleyen adamı gördü. O esmer teninin akşam güneşinin altındaki duruşu yok muydu nasıl da yakışıklıydı öyle.

"Selam," diyerek yanına oturduğunda aralarında duran kahvelerden kendi tarafında olanı aldı.

"Selam."

Bir yudum aldığı kahveden sonra sırıtarak "Güzel olmuş sen mi yaptın?" diye sordu.

Melikşah "Evet," diye onaylarken kızın gülüşlerini düşünüyordu. Bu sırıtan ifadeyi laf sokacağı ya da dalga geçeceği zaman kullanıyor gibiydi. Ve çok geçmeden o beklediği karşılık gelmişti.

"Ellerine sağlık darısı tuzlu kahvene."

"Tuzlu kahvem?" Tek kaşını kaldırmış anlamsız bir ifadeyle bakarken sormuştu. Düşündüğü şeyi kast etmiyordu herhalde?

"Seni istemeye geldiğimde içeceğim ya."

Melikşah surat ifadesini normal tutmaya çalışırken oldukça kendini kasıyordu. Bu kadının ayarı kesinlikle yoktu. Aradaki sınırı o koruyamıyorsa kendisi çizmeyi bilirdi.

Koçyiğitler | Asker Grubu Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin