Sabah uyandığımda yanımda Kaan yoktu. Bir an kesin çok uyudum diye düşünsem de telefonumdan saate baktığımda daha yedi olduğunu gördüm.
Kaan'ın ilk defa erken uyandığını gördüğüm için şaşırmıştım. Yataktan kalktım ve üstümü çıkardım. Kalın bir eşofman takımı giydim ve telefonumu alarak odadan çıktım.
Merdivenlerden aşağıya indiğimde evde bir sessizlik olduğunu fark ettim. Mutfağa girdim ve Cemre'yi gördüm. "Günaydın." "Günaydın. Kahvaltı hazırlıyorum." Ona yardım ederken gözlerim Kaan'ı arıyordu. Nerede olduğunu merak etmiştim.
Sofrayı kurduktan sonra yukarıya çıktım ve Zeynep ablayla karşılaştım. Ece'yi giydirmişti ve okula gidiyordu. "Okula mi gidiyorsun Ece?" "Evet Afra abla." Ona gülümsedim. "Zeynep abla Kaan'ı gördün mü?"
"Sabah erken saatte görmüştüm, arabasına binip gitti. Bir sorun mu var?" "Hayır yok, erken uyandığı için şaşırdım sadece."
Odaya girdiğimde derin bir nefes aldım. Acaba nereye gitmişti? Arasam...garip mi olurdu?
Telefonumu elime aldım ve aradım. Çaldı, çaldı, çaldı ve sonunda açtı. "Kaan günaydın." "Günaydın." Sesi tuhaftı. "Sadece nereye gittiğini merak etmiştim." Birkaç saniye sessizlik oldu. "İş için şehir dışına gitmem gerekiyor, iki günlüğüne." "Öyle mi? Haberim yoktu. O zaman kolay gelsin sana." Ve kapattı.
Bu adama neler oluyordu? Neden böyle davranıyordu ve neden sesi tuhaftı? Telefonu masaya koyduğumda gözüm bavuluna çarptı. Yanına almamıştı. Yani...yalan mı söylüyordu?
Aşağıya indiğimde gerçekten keyfim yoktu, masaya oturdum ve Burak abiye baktım. Haberi var mıydı? Boğazımı temizledim. "Burak abi birşey sormak istiyorum." "Sor Afra." "Acaba bugünlerde şehir dışında bir iş toplantısı var mı?" "Gelecek hafta var ama tam kesin değil, neden sordun?" "Hiç, öylesine."
Kahvaltının ardından odaya çıktım. Yatağa oturdum ve gözlerimi pencereye çevirdim. Kaan...geçen gece dediği gibi yine 'ihtiyaçlarını' karşılamak için gitmişti belki de. Düşündüğüm şey canımı yaktı.
Onunla aramda hiçbir şey yoktu. Sadece evli rolü yapan iki insandık ve bunun böyle olmasını ben istemiştim. Ama şimdi neden başka biriyle ilişkisi benim canımı yakıyordu? Kafamın karışmaması için bu kadar çabalarken neden kalbim acıyordu? Anlayamıyordum.
Gözlerim Kaan'ın yattığı tarafa döndü, hemen gözlerimi kaçırdım ve ayağa kalktım. Odadan çıktım.
Zeynep abla beni odalarına çağırmıştı. Peşinden gittim ve kapıyı açtı. Kaan'ın odasının zıttı olarak burası açık renklerle düzenlenmişti.
"Afra sana zahmet olacak ama burada bazı kağıtlar var ve içinden çıkamadım. Lazım olmayanları atacağım." Çekmeceyi açtığında yere oturdum. "Yardım edersem çabuk biter Zeynep abla."
Gerçekten de çekmece bir sürü evrakla doluydu. Doktor kağıtları, tahliller, iş sözleşmeleri... Ayıklamak zor olacaktı ve kafamı dağıtmama yardımcı olabilirdi.
Üst taraftaki tahlil raporlarına baktım, önemli değillerdi. Onu getirdiğimiz poşete koydum ve alttan çıkan çerçeveyi elime aldım. Arkasını çevirdim. Bu bir diplomaydı, bir üniversite diploması ve Zeynep ablanındı.
Zeynep Yıldız-Biyoloji Bölümü
Yıldız...Yıldız...Yıldız... Beynimin içinde bu soyadı dönerken şok olmuştum. Zeynep abla bir biyoloji öğretmeniydi ve ondan daha da ilginç olanı soyadıydı. Böyle bir tesadüf olabilir miydi? Midem bulanıyordu.
"Zeynep abla...şey..." "Ah diplomamı bulmuşsun." "Kı-kızlık soyadın Yıldız mı?" "Evet."
Midem bulanıyordu. Başım dönmeye başlamıştı. Allah'ım böylesi bir tesadüf olabilir miydi? Aklıma gelenler doğru muydu? Amcamdan duyduğum konuşmayı hatırladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Aşk
Roman d'amourKorku... İnsanın içini kemiren, tüylerini diken diken eden, gözlerini dolduran, endişe dolu bir duygu... Heyecan... Sevinç ile endişe arasındaki o kalbini hızlandıran duygu... Mutluluk... İnsanın yaşamasını sağlayan duygu... Güven... Gözlerini kapa...