-28-

240 28 24
                                    

not: iyi okumalar

Sabahın her şeyi yutan o sessizliğinin altında muhtemelen uykusuzluktan şişmiş gözlerimle açık pencereye bakıyordum. Konuşmak istiyordum, kendimi anlatmak istiyordum, Chanyeol'un kafasında bana yakıştırdığı şeyleri tamamen silmek istiyordum. Ama yapamıyordum. Akşamki öfkem yerini büyük bir hayal kırıklığına bırakmıştı.

Saatlerdir düşünüyordum, kafamın içinde söylediklerinin ve söylemediklerinin anlamını çıkarıyor, en büyük eziyeti kendime ediyordum ama ağzımı açıp tek kelime edemiyordum işte.

Sessizlik uzadıkça uzadı, aramızdaki her şeyi silip götürdü.

Sanki kayıp gidiyor da onu tutamıyordum. Korkuyordum. Bana güvendiğini zannetmiştim, ona olan aşkımın farkında zannetmiştim. Çünkü ben ona gözüm kapalı güveniyordum, tüm varlığımla ona teslim olmuştum, şimdiyse onun tereddütleri olduğunu görmek nefesimi kesiyordu. Tülün arkasından aydınlanan gökyüzüne bakarken aramızdaki çok güçlü olduğunu zannettiğim o bağın, pamuk ipliği kadar hassas olduğunu gördüm.

Eskiden olsa kaçar giderdim, bana güvensizliğini gururuma yediremez bir saniye bile durmazdım burada. Şimdi yapamıyordum. Chanyeol'un gözünü diktiği gibi kapıya da bakamıyordum. Artık çekip gidecek bir yerim yoktu çünkü. Gitmemin her şeyi daha içinden çıkılmaz bir hale getireceğini biliyordum.

Yataktan kalktığını hissedince sonunda arkamı dönüp ona baktım. Dolabın üzerindeki geniş aynadan göz göze geldik. Kaçmak için kapağı ittirdi ve üniformasını çıkarırken sersem bir şekilde kalktım yataktan.

"Gidiyor musun?" Gideceğini bile bile sordum. Ben nasıl gidemiyorsam o da gidemesin istemiyordum. Önceden her tartışmamızı, her sorunumuzu çözmek için beni sıkı sıkı tutan, neler olduğunu bin kere soran adamın böyle sessizliğe boğulup çekip gitmesi, onu anlayamadığım bir şekilde gerçekten üzdüğümü fark ettirdi.

"Gidiyor musun?" İkinci defa sorduğumda sesim daha yüksekti. Bu sefer duymamış gibi yapamadı. Durdu. Birkaç saniye bekledi. Arkası bana dönük olduğundan yüzünü görmüyordum ama kıvırcık bukleleri sıkıntıyla birkaç saniye çekip bıraktığını yine de gördüm. Konuşacak zannettim ama susmaya devam etti, üniformasını giydi. Sonunda ikimizi de yiyip bitiren bu sessizliğine dayanamadan ayağa kalktım ve karşısına dikildim. Ben yokmuşum gibi çekilecekken açık gömleğini iki tarafından sıkıca tuttum, beni görmesini sağladım.

"Chanyeol bana bak. Yüzüme bak. Gözlerime bak." Dolup taşan bir hayal kırıklığıyla sesim yükseldi. "Bana gerçekten de güvenmiyor musun? Eğer öyleyse şimdi sana bırakmadan çekip gideceğim çünkü ben bu güvensizliği hak etmek için hiçbir şey yapmadım. Arkamdan saçma sapan konuşan insanların lafına bakıp beni yargılıyorsan eğer çok yazık olacak çünkü ben senin için en sevdiğim insanların sözlerine arkamı dönmüştüm. Çünkü sana sonsuz güveniyordum ama sen beni dinleyemeyecek kadar bana güvenmiyorsan eğer... Gerçekten de yapabileceğim hiçbir şey yok. " Ağzıma gelen her şeyi saydığımda doğrudan gözlerimin içine baktı. Geceki gibi sinirli değildi. O an onun da çok üzgün olduğunu gördüm. Geceden beri benden yüz çevirdiği için ne kadar üzgün olduğunu görmemiştim ama şimdi üç ay önceki kadar kötü görünüyordu.

"Bana bunu yapma." dedi geceden beri sanki bunu devam ettiren, ona eziyet eden benmişim gibi. Ne dediğini anlamadığımdan öylece durdum. "Seni nasıl sevdiğimi biliyorsun, tek sözünle her şeyi yapacağımı biliyorsun. İplerim senin elinde. Şimdi bana ne dersen ona inanırım. Sen ne dersen hep ona inanırım. Ama beni sevmiyorsan, istemiyorsan... Bana bir yalanı yaşatma..."

"Aptalın tekisin." dedim geceden beri zor tuttuğum yaşlarım sinirlerime hakim olamadığımdan akarken elimin tersiyle yüzümü sildim. "Hala seni sevdiğimden nasıl şüphen olabilir? Aylardır beraberiz. Onca şeyin üstesinden geldik, hiç mi inanmıyorsun seni sevdiğime? Ben bu güvensizliği hak etmek için ne yaptım? " Sustu yeniden. "Ben senin güvenini kıracak hiçbir şey yapmadım. Seni hiç yarı yolda bırakmadım ama sen başkalarının lafına aldanıp benden yüz çeviriyorsun." Bir cevap versin istiyordum. Chanyeol'un eğer beni böyle bir şeyle suçlayacaksa elinde birkaç kişinin aptalca sözlerinden daha fazlası olur zannediyordum ama bu suskunluğu elinde daha fazlası olmadığını kanıtlıyordu. "Buraya geri döndüğünde herkes senin orduda bir sevgilin olduğunu söylüyordu, daha sonraları herkes seni Leydi Estee ile yakıştırdı, ben bir kez bile bunları sormadım çünkü sana güveniyordum. O zamanlar bile sana bu kadar körü körüne güveniyordum. " Ben konuştukça, geceden beri içinde boğulduğum her şeyi bir bir dökerken o bir daha konuşmamaya yemin etmiş gibi susuyordu.

☄️☄️save me |chanbaek|☄️☄️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin