-12-

389 39 36
                                    

"Az sonra sabah olacak." dedim havanın iyice aydınlanmıştı. Güneş doğmak üzereydi ve olduğum yerde çok rahattım. İçimden keşke bugün birkaç saat sonra sabah olsaydı diye geçiriyordum. Hiç yataktan çıkasım yoktu, hiç uykum da yoktu. Sadece Chanyeol ile sevişmek, konuşmak istiyordum.

Böyle hiçbir şeyi düşünmeden elimin altındaki kıvırcık bukleleri okşuyordum, Chanyeol'un geniş omuzlarında parmaklarımı dolaştırıyordum. O da dün akşamdan beri boynumda olan Kyungsoo'nun verdiği kolyeye bakıyordu. Kolyenin ucundaki taşı parmaklarının arasına aldı ve sivri tarafını tenime hafifçe batırdı. Güldüm.

"Bu kolye nerden çıktı?"

"Benim kolyem." dedim. Kyungsoo kolyenin sihirli olduğunu bir perinin dahi anlamayacağını söylemişti. Yine de Chanyeol fark etmişti. Yüzüğü de hemen fark etmişti zaten.

"Hiç senin seveceğin bir şeye benzemiyor." Omzumu öptü yeniden.
Saçlarıyla oynamaya devam ederken ne diyeceğimi düşündüm. Ona artık yalan söylemek istemiyordum. 

"Ben nasıl şeyleri seviyormuşum?"  Hem biraz vakit kazanmak için sordum hem de cevabını merak ediyordum. Şu son bir ayda birbirimizi yeniden tanıyor gibiydik. Benimle ilgili neler düşündüğünü merak ediyordum.

"Daha zarif, daha ince şeyler. Bazen daha gösterişli parçalar ama şekilsiz yeşil bir taş değil." dedi. Kolyeyi boynumdan çıkaracaktı ki onu durdurdum. Kyungsoo'ya güveniyordum. Onun da güvenmesini istiyordum. O yüzden de dün aldığım karardan vazgeçtim.
Bana güvenmesine, inanmasına ihtiyacım vardı. O yüzden de bir şeyler saklamak istemiyordum.

"Kyungsoo verdi." dedim. "Burada güvende olmadığımı düşünüyor-"

"Sürekli aynı konuya dönüyoruz."  Bundan bıkmış gibiydi ve istemediği bir cevabı verirsem ısıracağını belli edercesine boynuma dişlerini sürttü.
"Biliyorum, Minseok ile yeni tanıştınız ve olanlar yüzünden ona güvenmiyorsun ama -"

"Bunu şimdi konuşmak istemiyorum." dedim. Chanyeol ile bu konuyu kaç defa tartışmıştık, sıkılmıştım artık. Şu an çok keyifli ve huzurluydum.
Hiç de bu anı bozmak istemiyordum.
Chanyeol yine de boynumu ısırdı ve bacaklarımın arasındaki aletini hareket ettirdi. Ben de saçlarını çektim ve yüzüme bakmasını sağladım. Dudaklarına yumuşak bir öpücük daha bıraktım.

"Devam etmek ister misin?" diye sordum. Konuştuğumuz zamanda dinlenmiş olmasını umuyordum.  Kahvaltıya birkaç saat vardı ve hiç uykum yoktu. Onu da uyutmayı planlamıyordum.

"Ne kadar da heveslisin böyle."

"Sen değil misin?" dedim onu yeniden öpmeden önce.

"Senden daha çok." Fısıldadı.  Bacaklarımı yeniden beline sardı ve öpüşmeye devam ettik. Biraz çekildi ve gözlerimin içine baktı. Bu gece bunu çokça defa yapmıştı ama şimdi farklıydı. Ben bir sorun olduğunu düşünene kadar uzun uzun bakmaya devam etti.

"Bir şey mi oldu?" Sormak zorunda kaldım.

"Hayır." dedi. "Hiçbir şey yok." Burnumun üstüne ufacık bir öpücük bıraktı. Tüm gece olduğu gibi sevişmeye devam ettik ve Chanyeol da beni ne kadar çok sevdiğini üç defa daha söyledi.

🌙🌙🌙🌙🌙🌙

"Dışarı çıkmak istemiyorum." dedi Chanyeol beni öpmeden hemen önce. Bugün birliğe gidecekti ve ona çok yakışan açık mavi üniformasının gömleğini giyiyordu. Tam önünde düğmelerini ilikliyordum ve Chanyeol da beni kaçacakmışım gibi  sıkıca tutuyordu.

"Seçeneğimiz yok gibi."  dedim. Gülümsedim ve yüzümü avuçlarımın arasına aldım. Ben de dışarı çıkmak istemiyordum ama yapacak bir şey yoktu. Misafirlerimiz hala buradaydı ve kahvaltı masasına inmek zorunda olduğumuzu biliyordum.

☄️☄️save me |chanbaek|☄️☄️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin