Bir kaç saat içinde kocaman alan bomboş kalmıştı.
Alana uzak ama yüksek bir yerde durdum ve boşluğu izledim.
Başlangıçta yeşil olan alan kırmızıya boyanmıştı. Esen rüzgar ağaçların dallarını sallandırdı.
Savaşın sesleri hala kulağımda çınlıyor. Sayısız demirin birbirine çarpışı ve insanların acı çığlıkları.
Bu dinginlik bir kaç saat öncesine oranla oldukça tezat duruyor.
Kargalar havada dönüyor ve aşağı süzülerek iniyorlar. Ölümün habercisi olan bu kuşlar kırmızı renkte oldukça asil görünüyorlar.
Uzun süren sessizlikte herkesin gözü bir sonraki olacaklardaydı.
Gökte büyük bir alev kütlesi oluştu. Her an yere düşüp bizi öldürecek gibi.
Büyük kütle havada asılı kaldı.
Ne zaman hareket edecek belirsiz olsa da ortaya çıkacak olan yıkım ortadaydı.
Her yeri yakacak ve önüne geleni sürükleyecek. Yıkım ve trajedi evet onun tanımı tam olarak buydu.
Yıllar kadar süren dakikalardan sonra ateş kütlesi aşağı doğru hareket etmeye başladı.
Yere değdiği an hepimiz sarsıldık. Büyük ses kulakları sağır etti.
Ortada bir boşluk vardı ve içinde binlerce parçaya ayrılmasına rağmen hama büyük olan bir alevli toprak parçası.
Şimdi planın diğer parçasında. İlk günkü gibi en önde gururla durdum ve emri verdim.
-İleri!
Ordu korkusuzca ormanda ilerledi. Düşman görünene dek durmadık.
O uzun yol bizim için sadece dakikalara indirgenmişti.
Hedefimiz belliydi; tehididi yok et ve huzuru sağla.
Dağılmış düşman ordusuyla karşılaştığımızda savaş tekrar alevlendi.
Boşlukta yanan cesetler bundan önceki savaşı örttü ve yeni bir savaş için kıvılcımları oluşturdular.
Ama biz toparlanmalarına izin vermedik.
Sayısız yara aldım ama hepsi birer çizikten ibaretti.
Büyücüler artık en kaliteli mana taşlarına sahil olsalar bile kaçamazlardı.
İnanılmaz bir manzara vardı.
İşte o an hissettim savaşın kan gölünden bir farkı olduğunu.
Dövüşen askerler aslında en zarif hareketlerle dans ediyorlardı. Bir kılıç dansı!
Zarif ama tehlikeli. Dikenli bir gül gibi.
Savaş işte tam olarak buydu. Dikenli bir gül ve hayatını ortaya koyan askerler ise bülbüldü.
Sonunda yara alan biz olduk ama yine de gülün yanından ayrılmadık.
Sadece saatler içinde ortada savaşabileceğimiz bir ordu yoktu. Sadece bazı kişilere karşı savaşıyorduk.
Büyücüler ise öldürülmedi. Onun yerine yakalandı ve hapsedildi.
Güçlerini sonradan kullanabiliriz.
Bülbülün güle olan şarkısı sona gelirken iki tarafta yara bere içindeydi.
Ama bizim hikayemiz bülbülün ki kadar trajik değil. Biz kazandık.
Gelen sevinç inanılmazdı. Ama kimse rahatlayamadı. Rahatlayamazdı.
Yaralılar vardı. Ölüler vardı. Bir cesedi bile olmadan yananlar vardı.
Yaralıları götürdükten sonra ölüleri gömdük.
Kutlu haber başkente aynı anda gönderildi.
Orada havalar nasıl bilmiyorum ama üç gün boyu ölüler için yas tutacağız. Sonrasında bir kutlama başkente gireceğiz.
Aylar süren bir savaş değildi. Onlardan güçsüzdük ve... hayır onlardan güçlüydük ve kazandık.
Yorgunluk bedenimi ele geçirdiğinde gözlerimi kapatıp bir ağacın altında oturdum.
Heh. Sonunda... bitti.
_______
Yazar:Villainesssss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peki Ya Bir Kötülüksem
Historical FictionBir Webtoon bağımlısı olarak başıma gelebilecek en iyi şey geldi ve bir Webtoon'a (favori webtoon'um) kötülük olarak girdim! Tamam bazı eksileri olabilir mesela ölecek olmam gibi ama başrollere bir şey yapmadan uzaktan izlemenin sakıncası olmaz deği...