Bölüm48 Ölmeyi Emretmek

2.5K 314 27
                                    

Ordu toplandı. Rahipler ve diğerleri uzak tutuldu bu onların meselesi değil.

Tapınağa güvenmiyorum sonuçta Azize grandükle yani benim keybetmemi istemeleri graip olmazdı.

Bu konuşma her şeyi etkileyecek. Askerleri ölüm için motive etmeliyim.

Bu çok can yakıcı bir konuşma olacak.

Askerler her türlü durum için hazırlıklı yani bu taktiği uygulayabilirler. Tabi korkmazlarsa.

Çoğunun bir ailesi ve geride bıraktığı kişiler var. Bakmaları gereken kişiler.
Onlar için değerli olanlar ve ne olursa olsun geride bırakamayacakları.

Ben onlara diyeceğim ki her şeyi bir kenara bırakın ve buna kendi canınızı da dahil edin.

Trajedik bir olay.

Olay kahraman olmak değil. Buradaki sadece bir kaçının adı kahraman olarak geçecek.

Yine de onlara bunu emretmeliyim. Bunu yapabilecek kapasitede miyim? Sonuçta bunca zamandır ben de ölümden kaçıyorum.

Onun ne kadar acıttığını ve verdiği boşluk hissini biliyorum. Yine de bu konuşmayı yakacak kişiyim.

Ordunun başına geçtim.

-Herkes beni dinlesin!

-...

-Bunca zamandır çalıştınız ve canınızı imparatorluk için ortaya koyacağınıza yemin ettiniz! Yemininizin arkasında duracak mısınız!?

-Evet komutanım!

-Şimdi size bir emir vereceğim. Böylece her şeyinizi bir kenarı atmış olacaksınız.

Sesim yankılandı yankı dışında başka bir şey duyulmadı.

-Düşman güçlü. Onu yenmek için bazı fedakarlıklar yapmamız gerekiyor.

Orduyu altı bölüğe ayırmıştık.

-Birinci, ikinci ve üçüncü bölükler öne çık!

Onlara savaş dizilimini anlattım. Herkese yapmaları gerekeni gösterdim.

-Şimdi söyleyin. Kaçacak mısınız!?

-Hayır komutanım!

Birinci bölüğün başı tereddütle öne adım attı.

-Komutanım ben bu plana karşıyım!

-Neden?

-Ben komutanın da bizimle intihar ekibine girmesini istemiyorum!

İşte bu bölüm en tehlikeli kısım. Daniel'in en son söylediği ve abimin karşı çıktığı kısım.

Komutan da en önde gidecek. Komutan en önde gitmezse bir yanlışlık olduğu anlaşılır.

-Beni dinleyin! Bir savaşta herkes fedakarlık yapmak zorundadır. Bu benim ölebileceğim anlamına gelse bile, bu sizin ölebileceğiniz anlamına gelse bile savaşacaksınız!

-Evet komutanım!

Sonrasında özel kısma geldim.

-Biz güçlüyüz. Ve yeterince güçlüysek ölmeyeceğiz. Evet en önden giderek bunu neredeyse imkansız kılıyoruz ama hiç bir şey imkansız değildir. Bu yüzden ne olursa olsun savaşın. Savaşın ki bundan sonra adımız zaferle ve şükranla anılsın!

-Emredersiniz komutanım!

Sonra etrafımda kara aura ortaya çıktı.

-Güçlerimizi iyi için kullanacağız!

Kılıcımı yere sapladım ve ordunun önünde diz çöktüm.

-Size yemin ederim ki bu gücümü hepiniz adına kullanacağım ve bu savaşı yenmek için kendi canımı acıtsam bile her şeyi yapacağım!

Askerler diz çöktü ve aynı anda yeminlerini tekrarladılar.

Gözleri yaşartan bir sahneydi.

Ayağı kalktım.

Heh. Onlar iyi askerler.

-Yemininizi kabul ediyorum! Ve savaşta olanların yakınlarına destek vereceğime Arendale dükü olarak söz veriyorum!

*****
Eskiden insanlar karanlık çöktüğünde saklandılar

Bilinmeyenden korktular

Sonra ateş icat edildi

Geceyi aydınlatan ve içlerini ısıtan kutsal bir güç

Gece karanlık çökmeden önce

Belki karanlığın bir kısmını örtmek için

Belki de gecenin soğuğuna kendilerini hazırlamak için

Ateşlerin yaktılar

Ama gece tahmin edilemezdi

Bir fırtına veya bilinmeyen bir hayvan

Titrek ateşin verdiği umut onları korurken

Dışarısı tehlike doluydu

Yine de sımsıkı tutundular ve ateşi korudular

Ateş büyüdü

O kadar büyüdü ki

Ne büyük bir fırtına onu durdurabildi

Ne de bilinmeyen bir hayvan

O yıkıcı bir güce dönüştü

Umut onların silahı oldu

*****

________
Yazar:Villainesssss

Merabalar. Dün yola çıktım ve yazamadım şimdi arabadan yazıyorum. Boş olduğum zaman dünkü iki bölüm borcum telafi edilecek :)

Peki Ya Bir KötülüksemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin