D (3)

154 5 4
                                    

Bu sefer sabah ne bir alarm sesiyle uyandım ne de Başak yüzünden. Bugün çığlık sesiyle uyandım. Çığlık sesi Damla'nın odasından geliyordu. Depar atarak Damla'nın odasına geldim.

''Niye çığlık atıyorsun Damla sabah sabah?''dedim.Eğer saçma bişeyse Damla'yı yastıklara boğmayı planlıyorum.Canım kankim Damla'ya baktığımda titriyodu.

''Ey-lül! Yardım et!! Duvarda örümcek var. Yarım saattir orda.Beni yiceeeeeek!'' dedi. Şimdi olayı daha iyi anladım. Bizim bu Damla'nın örümceklere fobisi vardır. Küçüklükte içine bir örümcek girmişti. O gün bugündür korkuyo. Ben de hafifçe başımı sallayıp duvara doğru gittim. E oha yani! Damla bu küçücük şeyden mi korkmuş? Ben kocaman bişey sanıyordum. Örümceği elime alıp incelemeye başladım. Sonra başladım ben bu örümceğe sevgi sözcükleri söylemeye.''Oyy oyy oyy. Yerim ben seni. Tipe bak bundan sonra senin adın Şakir'' dedim örümceğe. Tamam biraz garip bir yapım var. Damla'ya baktığım zaman bana tiksinircesine bakıyordu. Sonra hiçbir şey olmamış gibi yorganın içine girip gözlerini yumdu. Ben de elimdeki örümcekle aşağıya indim. Dışarıya çıkıp örümceği yere koydum.'' Sen Damla ablanı aldırma. Senin arkadaşlarından birisi küçükken onun içine girmişti'' diye konuşmaya başladım. ''Örümcekle konuşmak ilginç'' diye bir ses duydum. Oha lan örümcek şimdi konuştu mu? ''Lan Şakir sen konuşabiliyon mu?'' diye sordum örümceği incelerken. Böyle diyince güçlü bir kahkaha duydum. Ne yani bide kahkahamı atıyo. ''Konuşan örümcek değil benim''diye bir ses duyduğumda bakışlarımı karşımdaki çocuğa çevirdim. Çocuğun da baya bir gideri var. Sarı saçlar,mavi gözler falan. Allah sahibine bağışlasın. ''Günaydın da tanışıyor muyuz?'' diye sordum karşımdaki çocuğa. O da hayır manasında kafasını sağa sola salladı. Sonra elini uzatıp kendini tanıttı.''Adım Anıl. Karşıdaki daireye 2 tane daha arkadaşlarımla taşındım. Eğitim amaçlı.'' dedi. Ben de çocuğun eli boşta kalmasın diye tutup kendimi tanıttım.''Adım Eylül. Arkamdaki evde 2 tane daha arkadaşıma kalıyorum. Bu arada hangi okul?'' diye sordum elimi çekerken. O da benim sorduğum soruya cevap verdi. ''Galatasaray Lisesi. 11. sınıf.''dedi. Anıl'ın dediğine karşılık tebessüm edip ''Bizde o okuldayız. Yani arkadaşlarımla'' dedim.O da mutlu olmuşcasına sırıttı.'' Peki o zaman Eylül benim şimdi markete gitmem gerek kahvaltı için. Arkadaşlarıma hazırlıycam da daha uyuyorlar'' dedi. Onun bu dediğine kahkaha atıp '' Görüşürüz Anıl'' dedim. O da giderken eliyle selam verdi.

Şakir'i bırakıp eve geri girdim. Saat 6.30. Okula geç kalmamak için koşarak odama girdim. Üniformalarımı giyip yine ve yine koşarak Damla'nın odasına girdim. O da saçını topluyordu. Ona gülümseyip çıktım. Yine koşarak Başak'ın odasına girdim. Ama Başak yoktu. Geri Damla'nın odasına geldim. Tam kapıyı açacağım sırada Damla açtı.'' Başak'ı gördün mü?'' diye sordum. O da bana tebessüm edip '' Bizim müdüre evleniyormuş. Gelinlik için ondan yardım istedi. Başak'ın seçimleri iyi falan diye. Onun için Başak okula erken gitti. Müdüre ile plan yapcaklarmış'' dedi. Ben de anlamışcasına başımı salladım.'' Hadi çıkaım geç kalıcaz. Kantinden bişeyler atıştırırız.'' dedim. O da bişey demeden merdivenlerden indi. Ben de onun peşinden indim. Ayağıma hummel ayakkabılarımı giyip çıktım. Yine 10 dakikada okula gelmiştik. Saatime baktığım zaman zilin birazdan çalacağını gördüm. Ve zil çaldı. Damla ile birbirimize bakıp koştuk. Damla'nın sınıfı hemen merdivenlerin başında olduğu için o önce girdi. Benim ki de koridorun sonundaydı. Kapıyı tıklatıp içeri girdim. Hocadan özür dileyip yerime geçtim. Emir beni hiç tınlamadan telefonuyla oynuyordu. Ben de onu pek fazla takmadım. Çantamdan kitabımı ve defterimi çıkarıp sıraya koydum. Sınıfa göz gezdirdiğim zaman Ataberk ile göz göze geldim. Ona tebessüm ettim. O da bana tebessüm edip önüne döndüm. Ataberk'de çok yakışıklı yani. Ama bana kim bakcak. Tamam eskiden sevgilim oldu ama çok uzun sürmedi.1-2 yıl falan olmuştur yani. Emir'in sesiyle düşüncelerimden ayrıldım. '' Ne düşünüyorsun kara kara?'' diye sordu. Ben de ona boş bir ifadeyle baktım.'' Neden anlatıyım? Sonuçta dün tanıştık. Ancak güvendiğim birisine anlatabilirim'' dedim. Bir nevi dün onun dediklerini taklit ettim. O da bunu anlamışcasına kızgın bir ifadeyle bana baktı. ''Ne bakıyorsun? Önüne dönsene!'' diye çıkıştım. O da önüne döndü. Ama döndüğü zaman burnundan soluyordu. Yine bana döndü. Ve kalbimi çok fazla kıran 3 şeyi söyledi ''Senden nefret ediyorum''. Boğazımda bir yumruk oluştu ve gözlerim doldu. Ben de o fark etmesin diye bakışlarımı kitabıma çevirdim. Onun yüzüne bakmadan konuştum '' Umrumda değil!''. Ancak o hiçbir tepki vermedi. Gözümden bir yaş kitabımın üstüne düştü. İnanmıyorum ağlıyorum. O fark etmeden gözlerimi silmeye çalıştım. Ama o bunu fark etmişti.'' Hey! Neden kendi kendine ağlıyorsun? Deli misin?'' diye sordu. Ciddi mi diye ona döndüm. Ona baktığım zaman ciddi olduğu her halinden belli oluyordu. Bakışlarımı geri kitabımı çevirip hayır manasında kafamı salladım. Onla biraz daha muhattap olmamak için kafamı sıraya gömdüm. Uykunun bedenimi ele geçirmesine izin verdim.

DUYGUSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin