D (6)

80 3 0
                                    

Bu söylediğime Ayşe Hanım ağzı 5 karış açık bakıyordu. ''Ş-şey yani özür dilerim. Eğer istemiyorsanız demeyebilirsiniz''dedim utana sıkıla. ''Eylül saçmalama diyebilirsin tabii ki ama bir şartım var'' dedi zoraki bir gülümsemeyle. Ben de kabul ettiğimi belli eden bir şekilde zoraki bir gülümsemeyle kafamı aşağı yukarı salladım. '' Şartım şu kiii ben de sana kızım diyeceğim'' dedi. Bu sefer şaşırma sırası bendeydi. Hiç tereddüt etmeden sarılıp ''Canım,annem'' dedim. O da ''O zaman bunu kabul ettiğini var sayıyorum''diyerek ellerini belime yerleştirdi. Geri çekildiğimiz zaman Ayşe Hanım konuşmaya başladı. ''Evet,kızım gelelim sorunumuza. Bu sorununun geçmesi biraz zaman alabilir. Onun için tedavi olman gerekebilir. Ama şunu bil ki ben seninle doktor-hasta ilişkisi gibi değil, anne-kız ilişkisi gibi konuşacağım''dedi güven veren bir gülümsemeyle ve ellerimi tuttu. Konuşmasına devam etti. ''Bak Eylül,eğer bir sorunun olursa daima ilk bana uğra. Eğer işlerim yoğunsa işten sonra kafe tarzı bir yere gidip bu sorunu halledebiliriz ne dersin?''dedi. Nedense Ayşe Hanım ile konuşmak iyi geliyordu. Ben de anlayışla kafamı salladım. ''Ne zaman istersen uğra. Sonuçta bugüne bugün kızımsın''deyip göz kırptı. Ben de samimiyetle gülümsedim. ''Çok teşekkür ederim Ayşe Hanım''dedim. Ayşe Hanım bir süre bana kaşları çatık bir şekilde baktı. Sonra kollarını önünde birleştirip arkasını döndü ve konuştu.''Tamam Eylül tamam. Ben anladım anlayacağımı. Sen benimle anne-kız ilişkisini kurmak istemiyorsun. Anladım ben seni'' dedi. Ben de Ayşe Hanım'ın bu haline gülüp arkadan sarıldım ve yanağını öptüm. ''Olur mu hiç öyle Ayşe Sultan. Sonuçta bugüne bugün annemsin''dedim onun repliğini çalarak. Kollarını çözüp bana döndü ve'' Gel buraya kız''deyip kollarını açtı. Ben de vakit kaybetmeden sarıldım. Kapının tıklatılmasıyla birbirimizden ayrıldık. Ayşe Hanım ''Geel'' diye seslenip kapının açılmasını bekledi. Emir kapıyı biraz açıp,kafasını aralık yerden uzatıp ''Gelebilir miyiz?'' diye sordu. ''Tabii ki de gelin Emir'cim'' dedi Ayşe Hanım yine aynı samimiyetle. Bir süre sonra Başak ile Emir geldi. ''Eğer görüşmeniz bittiyse gidelim diycektim'' dedi Emir. ''Tabii tabii bitti. Bir dahaki sefere görüşmek üzere Eylül''deyip el salladı Ayşe Hanım. Ben de el sallayıp çıktım. Emir bizi eve bırakmayı teklif etti. Biz de hava karardığı için kabul ettik.


Bir süre sonra evin önünde durduk. Emir'e teşekkür edip arabadan indik. Emir'de beklemeden gazı kökledi. Başak kapıyı açıp içeri girdiği zaman ben de arkasından kapıyı kapatıp girdim Salona girer girmez Damla bizi soru yağmuruna tuttu. Baştan sona herşeyi anlattım. Çocuğun bana tecavüz ettiğini duyunca çocuğa demediğini bırakmadı. Çocuktan girip,çocuğun sıra arkadaşından çıktı resmen. Esneyince uykumun geldiğini anladım. Kızlara iyi geceler deyip odama çıktım. Ördekli pijamalarımı giyip saçımı ev topuzu yaptım. Yatağımı girdiğim zaman çok geçmeden telefonumun mesaj sesiyle yatağımdan doğruldum.


+9053........

Aşağıya gel. Seninle konuşmam gereken bir konu var.

Ben de tabii ki bugün kü olaydan sonra tırstım.

BEN

Kimsin?

+9053........

Aşağıya gel görürsün. Merak etme yemem seni.

BEN

Tamam len tamam geliyom. Nerdesin?

+9053........

Sizin arka bahçede

BEN

Tamam bekle geliyorum deyip üstüme hırkamı aldım. Sessiz adımla merdivenleri indikten sonra anahtarlıktan anahtarımı aldım. Kapıyı sessizcene açıp yine sessizce kapattım. Arka bahçeye geldiğim zaman karşımda Alkın'ı görmeyi planlamıyordum. Bıkkınlıkla nefesimi verip ''Ne var Alkın? Ne istiyorsun?'' diye sordum. O ise hiçbirşey demeden öylece dikiliyordu. Bana biraz yaklaştığı zaman sokak lambasından gözlerinin kızardığını gördüm. Ya uykusuzluktandı ya da ağlamıştı. ''Eylül, sen de beni bırakma. Ailem de bıraktı sen de beni bırakma'' deyip ağlamaya başladı. ''Alkın neden bahsediyorsun? Ağlamadan anlatır mısın?'' dedim. Sesinden ve gözlerinden anladığım kadarıyla kötü birşey olmuştu. ''Eylül. Sana güvenebilir miyim?'' diye sordu. Ben de ''Manyak mısın? Güven bana. Aramızda kötü şeyler geçmiş olabilir ama ben seni arkadaşım olarak görüyorum'' dedim. Sanırım bu dediğime biraz bozulmuştu. '' Bence konuşmak için burası pek uygun değil. Sahilin ordaki kayalıklara gidelim mi?'' diye bir soru yöneltti. Ben de kafamı sallayıp '' Bekle 5 dakika. Üstümdekileri değiştiriyim''dedim. Bu pijamalarla hayatta biryere gitmezdim. Alkın gülümseyip '' Bence böyle çok tatlısın. Değiştirmesen de olur'' dedi. Onun bu iltifatına gülümseyip '' İltifatın için sağol ama dışardaki insanlara rezil olmaya hiç niyetim yok''deyip güldüm. O da bana katıldı. '' Neyse sen beni burda bekle. Ben hemen değiştirip geliyorum''deyipkoşuşturarak kapıyı açtım. Koşuşturarak merdivenleri çıkıp sonunda odama ulaştım. Altıma siyah dar parçalı pantolonumu giydim. Üstüme de beyaz sade t-shirtimi giydim. Saçımı saldım ve ayakkabı olarak siyah converse all star ayakkabılarımı giydim. Sessizcene inip kapıyı açtım. Kapıyı kapattım ve kilitledim. Arka bahçeye geldiğim zaman Alkın'ı göremedim. Ben de haliyle korktum. Sokak kapısına ilerleyip etrafa bakındım fakat yoktu. Arkamdan birisi dokununca çığlık attım ve ağlamaya başladım. ''Şşh Eylül neden ağlıyorsun? Eğer korkuttuysam özür dilerim'' dedi. Tahmin etmekte zorlancağınızı sanmıyordum. Beni korkutan kişi Alkın'dı.

DUYGUSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin