D (10)

72 3 1
                                    

Birisi beni dürtüklüyor ama yarı uykulu olduğum için kim olduğunu bilmiyorum.''Rahat bırakın beni! Vini'nin baklavalarına isim koyuyorum şurda'' diye saçma sapan şeyler mırıldandım.''Ne!Baklava mı?Lan sadece benim baklavama bakabilirsin sen! Vini'de kimmiş hah?!'' diyen Ataberk'in sesini duyunca gözlerimi açıp baygın bir şekilde ona baktım.''Cidden mi?! Vini'nin baklavaları ile iletişimimi bozmaya ne cürret edersin?!'' dedim. Vini'nin baklavası sonuçta boru değil yani arkadaşlar.


Ataberk'le tartışma sonucu öpüşüp barıştık. Aşağıya indiğim zaman gözlerim fal taşı gibi açıldı. Ataberk bir sofra hazırlamış,öyle böyle değil. Arkamı dönerek Ataberk'e sımsıkı sarıldım. ''Çok güzel hazırlamışsın'' diyerek kulağına fısıldadım. O da benim kulağıma ''Ben hazırlamadım,Rüzgar hazırladı. Bence ona sarıl'' demesiyle hemencecik Ataberk'ten ayrıldım. Salonda oturmuş televizyon izleyen Rüzgar'ın yanına koşuşturarak gittim. Yanına oturup ''Sen mi hazırladın kahvaltıyı?'' diye sordum. O da bana bakıp ''Evet,ben hazırladım. Beğendin mi?'' diye sorunca vakit kaybetmeden sarıldım. ''Beğenmez olur muyum şapşik? Çok beğendim tabii ki'' deyince o da bana sarıldı. Güçlü bir kolun beni çekmesiyle o tarafa doğru uçtum. Beni çeken kişi tabii ki de Ataberk'ti. ''Bence artık kahvaltı zamanı''diyerek arkamı geçti ve beni ittire ittire mutfağa soktu. ''Havada kıskançlık kokusu var gibi'' dedim alayla gülümseyip havayı koklayarak. O da bana sinirle bakıp ''O Rüzgar'ın kötü kokusudur'' deyince gülmemek için yanağımı ısırdım. ''Yoo. Bence Rüzgar çok güzel kokuyor. Çikolatalı gibi'' deyince Ataberk hışımla bana döndü. ''O nu kokladın mı?'' diye sorunca yarım saattir tuttuğum kahkahamı saldım (fesat anlamayın gençlik). ''S-sen be-ni kıskandın hahahaha'' diyerek anırıyorum resmen. ''Sen bana şaka mı yaptın?'' diye sordu Ataberk. Sesinde biraz şaşkınlık vardı. Ben de kafamı aşağı yukarı salladım. ''Sen bittin Eylül! O nasıl şaka lan?! Sakın kaçma!'' deyince depar atarak Rüzgar'ın yanına koştum. ''Rüzgar yardım et. Ataberk beni öldürecek'' dediğim zaman omuz silkti. ''Lan öldürecek diyorum! Annenim ben senin annen!'' deyince ikisi de kahkaha attı. Ataberk ne zaman geldi lan buraya?! *Sen yarım saattir Rüzgar'a laf yetiştireceğim diye görmemişsindir* diyen iç sesime bir fiske vurdum.Piyuvvvvvv. İç ses uçar.


Kahvaltımızı yapmış boş boş oturuyoruz. Ataberk bana,ben Rüzgar'a,Rüzgar ise Ataberk'e bakıyor. Bu böyle 1 saat sürdü. ''Eylül,sana bir şey söylemem lazım'' deyince aklıma kötü düşünceler akın etti. Ya beni öldürürse? Ya ayrılırsak? ''E-evet. Seni dinliyorum''dedim kekelememe engel olamayarak. ''Geri arkadaşlarının yanına dönebilirsin. O da Alkın'la görüşmemek şartıyla''deyince güçlü bir çığlık attım. Hemen sandalyemi geriye iterek Ataberk'e kemiklerini kıracak bir şekilde sarıldım.''Teşekkür ederim,teşekkür ederim,teşekkür ederim'' diyerek yanağına sulu öpücük kondurdum. Tam diğer yanağını da öpecektim ki kafasını çevirmesiyle dudağını öpmüş oldum. Utanmadım. Sonuçta önceden de öpüşmüştük.


Sahte bir öksürük sesiyle ikimiz de Rüzgar'a döndük. ''Olanı var,olmayanı var yani gençler. Ayıp oluyor'' demesiyle Ataberk'le güçlü bir kahkaha attık. ''Sen bizim okula gel. Ben sana bulurum'' diyerek Rüzgar'a göz kırptım. Ataberk hemen elleriyle gözlerimi kapattı. ''Ataberk napıyorsun?'' diye sordum. ''Ne göz kırpıyon kız?'' diye sorunca hafifçene kıkırdadım. ''Kıskandın''dedim. ''Hayır kıskanmadım'' diye diretti. Ben şimdi ona öyle bir oyun oynayacağım ki.. ''Hayır kıskandın''diye ben de direttim. ''Kıskanmadım'' ''Kıskandın'' Kıskanmadım'' ''Kıskandın'' Kıskanmadım'' '' Kıskanmadın'' ''Kıskandım'' deyince güldüm. Seni böyle yola getirirler. ''Kendi ağzınla söyledin işte! Kıskandın'' diyerek dilimi çıkarttım.''İyi be kıskandım. Kızım ben seni uçan kuştan kıskanıyorum'' deyince içim ona sarılma isteğiyle doldu ama yapmadım.

DUYGUSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin