Miray'ın bu dediğine şaşkınlık içerisinde bakıyordum. Rüzgar daha bugün gelmişti. Miray'ın hemencecik aşık olması biraz tuhafıma gitmişti. Rüzgar'ın yeni geldiği halde çoğu kızların ilgisini çektiğine kalıbımı basabilirim. Fakat birisinin aşık olması hatta bu kişinin de Miray olmasını beklemiyordum.
Damla'ya baktığım zaman o da bana bakıyordu. Bu bakışlarda sen de benim düşündüğümü mü düşünüyorsun? bakışı vardı. Ben de başımı onun düşündüğünü,düşündüğümü belli eden bir şekilde salladım. Aslın da Miray ile Rüzgar birbirlerine baya yakışıyorlar. Hem ikisi de küçük gözüküyor,ikisi de tatlı. Ben de bunların arasını yapmazsan Eylül değilim.
''Dert etme canım. Ben sizin aranızı yapacağım''deyip Miray'a göz kırptım. Miray'ın gözlerinin içine baktığım zaman gözlerinin parladığını gördüm. Bu kız ciddi anlamda Rüzgar'a aşıktı. ''Çok teşekkür ederim Eylül'' diyerek bana sarıldı. Ben de boşta kalan kollarımı ona doladım.
Sıkıcı dersler sonunda Ataberk'le buluşma kararı kıldık. Eve geldiğimiz zaman koşarak odama çıktım. Ataberk şık ve açık giyinmem gerektiğini söylemişti. Büyük ihtimalle bara gidecektik. Kızlara gelmelerini teklif ettiğim zaman Miray eve gidip eşyalarını alacağını Damla ise işi olduğunu söylemişti. Ben de bir şey demeden odama çıktım zaten. Dolabımdan bir elbise çıkartıp beğenmişcesine gülümsedim. Elbiseyi yatağa attıktan sonra dolabımdan çanta ve ayakkabı bulup onları da yatağa attım. Banyoya girip üstümdekilerden kurtuldum. Sonra kendimi suyun sıcaklığına bıraktım.
Banyodan çıktığım zaman biraz üşüdüm. Odama girdiğim zaman iç çamaşırlarımı giyip elbisemi elime aldım. Elbisemin üst bölümü beyaz ve straplezdi. Etek bölümü ise siyah üstünde beyaz benekleri vardı. Vakit kaybetmeden elbisemi giydim. Siyah topuklu botlarımı da giyip zımbalı bilekliklerimi taktım. Makyaj masamın önüne geçip koyu bir göz makyajı yaptım. Dudağıma da bordo renginde bir ruj sürüp alt dudağımla üst dudağım birbirine sürttürdüm. Zilin çalınmasıyla yataktan çantamı alıp aşağıya indim. Kapıyı açtığım zaman takım elbiseli bir Ataberk'le karşılaşmayı beklemiyordum ama öyle bir Ataberk'le karşılaştım. Beni boydan boya süzüp yüzüne memnun olmuş bir gülümseme yerleştirdi. ''Hadi çıkalım,prenses'' deyip koluna girmem için kolunu uzattı. Ben de kapıyı kapatıp koluna girdim. Birlikte siyah araba'ya doğru ilerledik. Bana kapımı açtığı zaman bir şeyler döndüğünü anladım. Alt tarafı bara gidiyorduk yani.
Ona gülümseyip kendi yerime oturdum. O da bana gülümseyip kapımı kapattı. Diğer tarafa da dolanıp kendi yerine oturdu. Bana kısa bir anlık bakıp arabayı çalıştırdı. Acaba barda başımıza ne tür olaylar gelecekti??
Yol boyunca ne ben,ne de Ataberk konuşmuştu. Açıkcası bu bira tırsmama neden olmuştu. Işıklandırmaların olduğu yere geldiğimiz de Ataberk'de arabayı durdurmuştu. Araban inip,kapıyı kapatıp,benim tarafıma dolandı ve benim de kapımı açtı. Şimdi size aşk her kapıyı açar diye bir espri yapardım da neyse. Ona gülümseyip eteğimi tutup arabadan indim. O da benim kapımı kapatım anahtarı takım elbiseli bir adama attı. Bana kolunu uzattığı zaman hiç düşünmeden girdim. Bir kapının önünde durduğumuz zaman kağının önünde bize bakan iri yarı iki adamla karşılaştık. Ataberk bir adama göz kırptığı zaman adam geri çekilip geçmemiz için bize yol verdi. Acaba Ataberk gay mi? Yoksa beni erkek olarak mı görüyor?OHA!! ''Ataberk!!'' diye resmen çocuğun kulağının dibinde cırladım. ''Cırlama be kızım cırlama'' deyip kulağıyla saçma sapan oynadı.''Ataberk,sana inanamıyoru yaa'' diye sorduğumda bana anlamamışcasına baktı. ''Ataberk! Sen gaysin!!'' dememle gözlerini pörtletip kahkaha atması bir oldu. ''Ne saçmalıyorsun kızım sen? Ne gayi?'' diye sorunca ona şüpheli bakışlar attım. ''Az önceki iri yarı esmer adama göz kırptın'' dedim ben de o adama bakıp. Adamla göz göze gelince saniyesinde gözlerimi Ataberk'e çevirdim. ''Ben gay falan değilim küçük hanım. Bu sadece bir hareket''dedi omuz silkip. Ben de onun gibi omuz silkip onu içeri çekiştirmeye başladım. İçeri girdiğimiz zaman her yer karanlıktı. Hiçbir şey gözükmüyordu. ''Ataberk? Burası neden karanlık?'' diye sordum Ataberk'e bakıp. Ama Ataberk yanımda değildi. Biraz daha ilerlediğim zaman duvarda yanıp sönen bir okla karşılaştım. Bu taraftan küçük hanım yazıyordu. Sağa doğru ilerlediğim zaman bir tane daha yanıp sönen bir okla karşılaştım. Ona baktığım zaman ise kanka yukarı çık yazıyordu. Bunu Damla'nın yazdığını anladım. Yukarı çıktığım zaman sol tarafı gösteren yanıp sönen bir okla daha karşılaştım. Onda ise romantik aptalın seni çok özledi yazıyordu. Bunu da Alkın'ın yazdığını anladım. Nedense bunu okurken gözümden istem dışı bir yaş düştü. Okun gösterdiği tarafa doğru ilerleyince bir kapıyla karşılaştım. Kapı da ise sakın kapıyı gözlerin açık açma. Gözlerin kapalı olmazsa çok pis şeyler düşünürüm yazıyordu. Bunu da Ataberk'in yazdığını anladım. Sapık işte nolcak?! Kapı kulpunu tutup gözlerimi kapattım. Kapı kulpunu yavaşca aşağıya indirdiğim zaman kapının açıldığını belli eden bir gıcırtı yükseldi. İçeri adımımı atar atmaz bir şeyler patladı. Korkumdan sıçrayıp gözlerimi araladım. ''Sürpriiiiiiiiiiz!!!!'' diye bağıran bizimkileri gördüğüm zaman şaşkınlıktan elimle ağzımı kapattım. Başak'da vardı. Ne yani bunların hepsi bir oyun muydu?
Ben daha şaşkınlığımı üzerimden atamadan hesi bir ağızdan ''İyi ki doğdun Eylül! İyi ki doğdun Eylül! İyi ki doğdun,iyi ki doğdun! İyi ki doğdun Eylül!'' deyip alkışlamaya başladılar. İlk önce bana sarılan Başak oldu. Sonra Damla,Ataberk ,Kenan,Anıl ve Alkın. Alkın'a geldiğim zaman biraz durdum. Bakışlarımı Ataberk'e çevirdiğim zaman onay vermişcesine başını salladı. Ben de gözyaşlarımla birlikte Alkın'a sarıldım. O da kollarını belime doladı ve kafasını omzuma gömdü. ''Seni özledim prenses. Seni unutmayacağım''demesiyle kollarımı biraz daha sıktım. Kendimi çok suçlu hissediyordum. ''Çok özür dilerim Alkın. Ben de seni asla unutmayacağım'' diyerek ondan ayrıldım. Ona baktığım zaman onun da ağladığını fark ettim.
Eğlenceli bir parti olmuştu. Pasta ise benim sevdiğim frambuazlı pastadandı. Kapının çalınmasıyla bütün gözler oraya döndü. Birden kapının kırılmasıyla ağzımdan bir çığlık kopmasına engel olamadım. Kapıyı kıran kişiye baktığım zaman bu adamı tanımadığımı fark ettim. Aslında adam demek pek doğru olmaz. Ataberk gibi bir şeydi yani.
Adamın bakışlarını takip ettiğim zaman doğrudan Ataberk'e baktığını anladım. ''Nasılsın Ataberk? Bakıyorum da yeni sevgilinle keyfin baya yerinde ha? Özlem ile çıkarken de öyle miydi? Senin yüzünden deli hastanesine yatınca ne hissettin? Dur bunları bana değil Özlem'e anlat! Özleeeeeem!'' demesiyle içeriye çok güzel bir kız girdi. Gözleri Ataberk'i bulduğunda resmen ışıldadı. Kız ''ATABERK''diye bağırıp Ataberk'in kucağına atladı,ayaklarını Ataberk'in beline sardı ve işte en kötüsü. Ataberk'i öptü! Bu görüntülere daha fazla dayanamayacağım için koşturarak oradan çıktım. Doğum günüm mahvolmuştu.
Aklıma gidebileceğim tek bir yer gelince acı bir şekilde gülümsedim. Annemin yanına gidecektim. Bana en iyi o gelirdi. Ataberk ve o sürtüqella kız olan Özlem mi ne boksa artık canları cehenneme deyip annemin evine doğru koştum. Bir anda başımı dönmesiyle bir duvara tutandım. Ondan sonrası zaten karanlık.
Özlem hakkında ne düşünüyorsunuz? Hiç yorum yok! Ve açıkcası bu beni üzüyor. Lütfen yorum ve votelerinizi bekliyorum. Sizce Eylül'ü kim bulacak? Ataberk daha hala Özlem'i seviyor mu? Miray'ın aşkı? Başak'ın da orada olması?
Multimedyada Miray.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUYGUSUZ
ChickLitBaşka birinin sevmeyi bıraktığı bir insanın duygularında her zaman saçma bir şey vardır.