D (8)

65 4 0
                                    

Doktorun dediğine şaşkınlık içinde bakıyordum. Bakışlarımı öz anneme (!) çevirdiğim zaman onun yüzünde şaşkınlık yoktu. Aksine memnun olmuşcasına bir sırıtma vardı. Sanırım önceden de onun kızı olduğumu biliyormuş da bana kanıtlamak için hastaneye getirmiş. Bana baktığı zaman kocaman gülümsüyordu. Ben de keyfini bozmamak için gülümsedim.


Anneciğim (!) beni eve bırakmıştı. Yarın için bir buluşma ayarlamıştık. Aile meselesi hakkında. Eve geldiğim zaman ev bomboştu. Baya bir zamandır telefonuma bakmadığımı kanaat getirip cebimden telefonumu çıkardım. 27 arama,13 mesaj vardı. Aramalara girdiğim zaman 17'si Ataberk'ten,2'si Emir'den (bu çocuk beni neden aradı?), 8'se Damla'dandı. İlk önce nedense Emir'i aradım. 2. çalışta telefonu açmıştı.

-Alo?

-Alo Emir ben Eylül. Beni neden aradın?

-Haa doğru. Okulda neden ağladın diye sorcaktım. Çok kötü gözüküyordun. dedi. Bu beni şaşkına uğratmıştı. Beni merak mı etmişti?

-Hayır Eylül seni merak etmedim. Şu Damla,Başak ve Ataberk başımın etini yiyip durdular.demesiyle yüzüm düştü. Yine sesli düşünmüştüm.

- Damla ve Başak'a anlatırım dedim bana bile buz gibi gelen sesimle.

-Görüşmemek üzere dedi. Cevap vermeme kalmadan da telefonu yüzüme kapattı.


Eve Damla ile Başak geldikleri zaman beni soru yağmurun tuttular. Ben de içimde tutmamın bir manası olmadığına karar verip olan biten herşeyi anlattım. Bana tokat attığının duyduklarında sinirle köpürdüler. İkisi de aynı anda kapıya doğru koştukları zaman zor tuttum anasını satıyım. Onlara öz annemden bahsetmedim. Bir süre de bahsetmemeyi planlıyorum. Acaba neler olmuştu? Babam neden bahsetmemişti? Yoksa babam da üvey mi? Sonuncu sorumu mantıksız bulduğum için kafamı iki yana salladım. Zaten üvey annemle aramız pek iyi değildi. Eskiden onlarla yaşarken bana fazlasıyla şiddet uyguluyordu. Yanlışlıkla şarj aletine takıldığım zaman bile bana bağırıp çağırdı,yüzüme tokat attı. Ne olursa olsun onun karşısında ağlamadım. Hep güçlü gözükmeye çalıştım. Çok istekli olduğum zamanlarda ben de duygusuz olabiliyorum. Aklıma Ataberk'in bana tokat attığı gelince gözümden iri bir yaş düştü. Ve devamı da gelmeye devam etti. Kapı tıklatıldığı zaman gözyaşlarımı silmeye çalıştım. Ama sildikçe arkasından gelmeye devam ediyordu. En sonunda pes edip ayağa kalktım ve kapıyı açtım. Kapı da Alkın duruyordu. Kapıyı açtığım zaman elinde büyük bir kutu vardı ve Alkın ise bana sırıtıyordu. Benim halimi görünce elindekini yere bırakıp yanıma geldi ve bana sımsıkı sarıldı. Ben de ona sımsıkı sarılıp şeftali kokusunu kendime çektim.''Noldu bakalım benim prensesime?''dedi o sevecen sesiyle. ''Senin prensesini üzdüler be Alkın. Ayrıldık. Aldattı beni başka bir kızla :'( '' deyip ağlamalarım hıçkırıklara dönüştü. Alkın beni kendisine daha da bastırdı. Aslında yavşakça tavırları olmasaydı çok çok iyi birisi olabilirdi. Ama yavşakça davrandığı için sadece çok iyi. ''Eylül,hiç iyi görünmüyorsun. Değer mi bir öküz için ağlamaya. Ağlama. Kıyamam o gözyaşlarına ben. Eğer daha fazla ağlamaya devam ediceksen ben de ağlıcam. Sonra adım 'Sulu göz Sıpaydi'ye çıkcak'' dedi. Bunların hepsini ağlamamam için söylüyordu. Beni gerçekten seviyordu. Belki Ataberk'i unutmak için Alkın'ı sevebilirim?Ama ben Alkın'ı sadece arkadaşım olarak görüyorum. Mete! Mete'yle çıkabilirim.İkimiz de eski sevgililerimizi unutmuş oluruz. Kendimi geri çekip gözyaşlarımı sildim. Ayağa kalkıp Alkın'ın getirdiği paketi elime aldım. Hunharca yırttıktan sonra içindekilere baktım. Bir sürü film ve birkaç şey. The Notebook,Siccin,Aşk Sana Benzer almıştı. İçinden pembe bir tavşan çıktı.Tavşanı elime alıp sımsıkı sarıldım. Tavşana bakıp ''Senin adın Bobby olsun'' dedim çocuk gibi çıkan sesimle. Alkın'a baktığım zaman beni izliyordu. ''Noldu? Bir sorun mu var?''diye sordum. ''Hayır yok. Sadece gözlerimi senden alamıyorum'' dedi. Böyle diyince içimi bir huzursuzluk kapladı. O beni çok severken ben onu arkadaşım olarak görüyordum.*Gerizekalı Eylül! Bence Alkın'la çık. Zaten o da seni seviyor. Biraz zaman geçince o da seni aldatır* demesiyle iç sesime uçan tekme savurdum. Onu nasıl yaptım ben de bilmiyorum. Alkın'ın yanına oturdum. O bana ben ona bakıyorum. ''Bir sorun mu var Eylül?'' diye sordu. Ben de hayır manasında kafamı salladım.

DUYGUSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin