Kaçan Kovalanır

3.5K 155 4
                                    

Yastığıma sarılmış olarak uyandım, yalnız ve çırılçıplak. Etrafta ona dair tek bir iz yoktu, bunu tahmin etsemde ondan önce uyanıp engellerim diye düşünmüştüm. Duşumu alıp markete gitmek için hazırlandım.

Alışverişe gitmeyi hiçbir zaman sevememiştim. Koca markette o kadar çok eşya oluyordu ki hep ihtiyacım olmayan şeyler alıyordum farkında olmadan. Kendimi frenlemem lazımdı, ama evde yemeğim olmasına rağmen, süt, yoğurt falan almam lazımdı.

Pazartesi gelip, derslerin başlamasına bu kadar sevineceğimi asla tahmin edemezdim. Her zaman ki yerime oturup, gelen geçeni izlemeye başladım. Görkem sınıfa girince sırtımı dikleştirip hafifçe tabessüm ettim. Yüzüme bakıp başını yere eğdi, gözleri yerden bir saniye ayrılmadan amfinin merdivenlerini tırmanmaya başladı.

Yanımdan geçip gitmesi düşüncesi nabzımı hızlandırdı, tam bir adım daha atacakken elini kavrayıp sertçe yanıma çektim. Pat diye oturdu yanımdaki boş yere, gözleri kocaman olmuş yüzüme kilitlenmişti. Hafifçe başını iki yana salladı, yanımda oturmak istememesine anlam veremiyordum. Kaşlarım istemsizce çatıldı, sesli bir nefes alıp tahtaya döndüm. Bu sırada hoca içeriye girdiği için yanımdan kalkamayan Görkem elini salladığı dizine koydu.

Gözlerim arada güzel yüzüne kayıyor, biçimli dudaklarını ısırması kalbimi tekletiyordu. Elimi dizindeki eline atıp sımsıkı tuttum, hafif bir şekilde elini kurtarmaya çalıştı ama kararlı olduğumu görünce vazgeçti. Eli her saniye daha da terliyordu sanki, parmaklarımı parmaklarına geçirdim. Gözlerini hocadan çekip ellerimize baktı, dudakları yukarı kıvrılırken alt dudağını ağzına aldı. O dudakların tadı aklımdan bir an bile çıkmıyordu. Ona iyice sokulduğumu fark edip kendime geldim. Bakışlarımı hararetli bir şekilde konuyu anlatan hocaya çevirip derse odaklandım.

Elimdeki sımsıkı tuttuğum elin avcumdan kayıp gitmesiyle aniden transtan çıkmış gibi ona döndüm. Çantasından çıkarttığı tableti içine geri koyup çantasını sırtına attı. Gözleri gözlerime bir kez bile dokunmamıştı. Ellerim ona dokunmak için yanıyor, dilim tadına alıştığı dudakları istiyordu. Ondan önce kalkıp engelli lavabosuna gittim, kapının arkasına geçip içeri girmesini bekledim. Tahmin ettiğim gibi hemen peşimden geldi, kolunu yakalayıp kendime çektim hemen. Sıkıca sarılıp kafamı boynuna gömdüm. Derin nefesler alıp nane ve kiraz karışımı, beni mest eden kokusunu içime çektim.

"Yanlış birşey mi yaptım, canını mı yaktım bilmiyorum. Uyandığımda çoktan gitmiştin, bugün de hiç yüzüme bakmıyorsun. Güzelim anlat ne yaptığımı bana." Elleri belimi sardı, yüzü boynuma gömüldü benim yaptığım gibi. Derin derin nefes aldığını duysam da konuşmuyordu hala. Bir süre sonra kollarımdan sıyrılıp klozetin kapağını kapatıp üstüne oturdu.

"Gözlerine bakarak konuşmak çok zor. İki yıldır gizli yaşadığım duygular açığa çıkınca, seni kullanılmış gibi bir duruma da sokunca yüzüne bakacak yüzüm kalmadı Yavuz" Hala yere bakan yüzünü tutup kaldırdım yerden, gözleri gözlerime dokundukça yüzü kızarıyordu. "Beni her zaman kullanabilirsin" Gülümseyerek söylediğim şeyle dudağını ısırdı, hafif bir tebessüm dudaklarını gerdi.

"Kızmadın mı? Sonuçta seninle oynamış gibi oldum, seni erkek olsam da cinsel anlamda arzuladım, resmen seni taciz ettim." Ellerini yüzüne kapatıp dirseklerini dizlerine dayadı. Artık kulaklarına kadar kıpkırmızıydı, bu hali çok hoşuma gitmişti.

"Yap, et, sonra pişman gibi davran. Kaçarsan kovalayıp peşinden gelmem sanıyorsun galiba. Kaçan kovalanır güzelim, artık seni kovalayan ben olurum belki." Gülümseyerek göz kırptım ellerini yüzünden çekince. Dudaklarını yalayınca bende istemsizce aynısını yaptığımı fark ettim.

Üstüne eğilip dudaklarını önce sakince, sonra da resmen hırpalayarak öpmeye başladım. Elleri tişörtüme yapıştı, gözleri kayar gibi kapandı, yüzünü ezberlemek ister gibi gözlerimi kapatamıyordum. Zaten her seferinde gözleri kapalı olan ben oluyordum.

Artık her mimiğini, her hareketini görmek istiyordum. Ellerimi ensesine atıp saçlarını okşadım, bir elimi beline atıp kazağının içine soktum. Çıplak tenine dokunmak beni iyice ateş basmasına sebep oluyordu. Belinden tutup ayağa kaldırdım, sırtını kapıya yaslayıp öpüşümü derinleştirdim. Ellerim vücudunu talan ediyor, dilim ağzında dokunmadık, okşamadık yer bırakmıyordu.

Kendime engel olamayıp elimi pantolonunun düğmesine attım, aniden benden ayrıldı. Nefesi o kadar hızlıydı ki yüzü kıpkırmızı olmuştu. Ellerini beni engellemek ister gibi uzattı, hemen kendimi geri çektim. Ona arkamı dönüp sakinleşmeye çalıştım, pantolonumdaki laf dinlemez canavar pek laftan anlamasa da kendimi dizginleyebilmiştim sonunda.

"Dersler bitince eve git, sana geleceğim" arkasını dönüp söylediği kelimeler çarpan kapının sesinden önce duyduğum son şeydi. Yüzümü ve boynumu soğuk sularla yıkayıp sakinleşmeye çalıştım. Akşam olacakları düşünmemeye çalışıp kendimi sakinleştirdim.

Biten son dersten sonra kendimi hemen eve attım, onun her lafını bu kadar eksiksiz dinlemem beni bile şaşırtıyordu. Aslında beni iki yıldır sevdiğini söylemeden önce bile, hatta o olduğunu bilmeden önce bile yazdığı notlarla beni parmağında oynatmıştı ve bu beni hiç mi hiç rahatsız etmiyordu. Aldığım ilgi ve zevk, verdiğim tavize değiyordu çünkü. Bana yaşattıklarını hiç kimse yaşatamamıştı bu güne kadar, kalbimden önce vücudum onu istese de kalbimin de ona doğru çekildiğini hissediyordum.

Evimin kapısı çalınca hevesle kapıya koştum, elleri ceplerinde başı yine önünde beni bekliyordu. "Geçen sefer söyleme fırsatım olmamıştı, evime hoşgeldin" Düşmüş yüzü hafifçe aydınlandı ağzının içinde bir 'hoşbuldum' mırıldandı.

Elinden tutup mutfağa götürdüm, "yemek yiyelim birlikte, hazır zaten" etrafında dört dönüyordum. Benden uzaklaşmasını istemiyordum, ama bıkmasını da istemiyordum tabi. İlk kez evimde birisini ağırlıyordum, bunu beni sevdiğini söyleyen birisiyle yaşadığım için mutluydum aslında. Sakin bir şekilde birlikte yemek yedik, konuşmaları ben başlatıyordum hep.

En sonunda gözlerini bana dikti sorgularcasına, bütün yüzümü inceliyor, garip bir ifadeyle bana bakıyordu.

"Oyunlar bitti, kim olduğum ortaya çıktı. Bundan sonra nasıl davranmam gerektiğini pek bilmiyorum doğrusu, bu zamana kadar hep uzaktan izleyip, sevdim seni. Bana olumlu yaklaşman hoşuma gitse de bunun sadece cinsellikle sınırlı olması bana ilerde yetmeyecek. Ben bir ilişki istiyorum, bunun için seni asla zorlayamam ama ilerde üzülmek yerine şimdi üzülmem daha iyi. Sana alışıp kaybetmek beni daha çok yaralar, bunu istemiyorum."

Söylediği şeyler nefesimi tekletti, ben de onu istiyordum. Ne şekilde olursa olsun, yanımda olsun, gerekirse sadece elele duralım. Tabi fazlasına hayır demezdim ama bununla bile yetinebilirdim.

"Tamam, sevgili olalım. Seni asla bırakmam bu saatten sonra. Yüzünün asılması istediğim en son şey" Aniden başını kaldırıp gözlerime kilitlendi.

"Ciddi misin?" Hemen kafamı salladım. Gözleri dolmuştu, eğilip kendime çektim belini sarıp. Burnumu boynuna dayayıp nefeslendim. Kokusu içimi gıdıklıyordu resmen.

"Artık sevgilim olduğuna göre birazcık öpsem?" Sorar gibi söylediğim şeye başını çevirip güldü, bende çenesinden tutup gülüşünden öptüm....

SENİ KOCAM YAPACAĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin