Okula adımımı attığımdan beri Tobio'yu arıyordum ama hiçbir yerde yoktu. Sanki yer yarılmıştı da içine girmişti.
Dün gruba yazdıklarını tekrardan ve tekrardan düşünüyordum.
Kageyama Tobio benden hoşlanıyordu.
Hemde üç yıldır.
Düşüncelerimi bozan ve ayağıma takılan taşa sert bir tekme atıp koşmaya devam edecektim ki ayağımın acısıyla inledim.
Ayağa kalkıp nereye gideceğim diye düşünürken aklıma gelen yerle gülümsedim.
Son olarak bakmadığım ve orada olabileceğini düşündüğüm yer ise okul binasının arka tarafında olan depoya benzer karanlık ve rutubetli yere gidecektim.
Normalde oraya sadece okul görevlileri girebilirdi ama bu kimin umrundaydı ki?
Hızlı adımlarım ardı ardına sıralanırken nefes nefese siyah demir kapısı ardına kadar açık olan küçük deponun önünde durdum.
Ellerimi dizlerime koyup iki dakika boyunca soluklandıktan sonra yavaşça onun içeride olduğunu var sayarak ileri doğru adımladım.
Onun içeride olup olmadığına emin olmadığım için biraz da korkuyordum açıkcası.
Birden ayağımın yosun tutmuş ve üzerinde küçük su göletleri oluşan zeminde kaymasıyla büyük bir çığlık atmıştım.
Yere kapaklanacağımı düşünürken gözlerimi sımsıkı kapatıp kollarımı havaya kaldırmıştım ama sol kolumdan sertçe çekilmemle sadece düşüncelerim suya düşmüştü.
Gözümün birini yavaşça açtığımda görüş açıma giren koyu mavi saçlarla rahat bir nefes alıp alnımdaki soğuk terleri silip elimi giymekten değil de yılanmaktan eskiyen bol paça kot pantolonuma sürdüm.
"Ne işin var burada?"
Kabaca sorduğu soruya karşı ağlayacak gibi olmuştum.
En ufak bir kalbimin kırılmasında hemen gözlerim dolardı, bu küçüklüğümden gelen bir şeydi, değiştiremezdim. Bu huyumdan nefret ediyordum ama bazen işe yarıyordu. Aynı şuan ki gibi.
Başımın sert göğsüne çarpmasıyla gözümden firar eden yaşlar onun beyaz gömleğini ıstaltıp vücudunun belli olmasını sağlamıştı.
"Ben... Seni çok seviyorum ama sana hiçbir zaman o gözle-"
"Tamam, üç yıl boyunca duygularımı içime attım, sanırım şimdi de yapabilirim."
Başımı kaldırıp ellerimi yüzüne yerleştirdim.
"Sen mükemmel bir parçasın."
Bana gülümseyen ince dudağını gördüğümde istemsizce bende gülümsemiştim.
"Muhabbetiniz bol olsun."
İkimizin de bakışları sol taraftaki üstü başı su ve yosun olan sarı saçlıya döndüğünde hemen ellerimi yüzünden çektim.
"Buna gerek yok, beni sevdiğini biliyorum."
Ceketinin üstündeki yorunları kaşları çatıp bir şekilde silkeleyen Kei devam etti.
"Ve ayrıca bende seni seviyorum."
Bu lafını duyduğumda istemsizce kaşlarım havalanmış ağzım aralanmıştı.
Bu sözü Tobio'ya inat olarak mı yoksa içtenlikle mi söylemişti bilmiyordum ama gerçekten çok hoşuma gitmitşi.
![](https://img.wattpad.com/cover/309684816-288-k462580.jpg)