Sen su gibisin adam.. Midemden başlayıp ciğerlerime kadar yanan ateşin suyu.. Senin çaktığın kıvılcımın yüreğimde alazlanıp alevler yaktığı..Can suyumsun adam gözlerinin Çölünde rastladığım Serapsın... Milyon kere sızlıyorum iliklerime kadar . Trilyon kere aşığınım.. Zilyon kere tutkunuyum sevdanın..Ölümsün adam.. Azrail(a.s)'ın son çığlığısın... Canı(m)nı alıyorsun...
******
Evin işe başlayalı aylar olmuştu. İnsanın içindeki acı hiç geçmez miydi? Kıyamet kopmuştu onun için.. Tutunduğu tek dalı ise o yetimhanedeki çocuklardı..
"Evinnnnn."
"Bebeğimmm ."
"Hoş geldinnn aşkımm."
"Hoşbuldum birtanem ."
Güney Evin'in isminin anlamını öğrendiği günden beri ona aşkım diye hitap ediyordu.
"Evin annee gelmiişşşşş ."
Evin kucağına zıplayan Güney ve ona anne diye hitap eden küçük çocuklarına baktı derin bir nefesle..Bu ufaklıklar da olmasa nasıl katlanacaktı bu acıya?
"Nasılsınız bakalım? " diye sordu çocuklara Evin .
"İyiyiz . " Dedi çocuklar hep bir ağızdan.
"Evin anne şeni çok öjledim beyn." dedi üç yaşındaki Mila.
"Benim küçük meleğim ben de sizleri özledim ."
"Çok mu ? " diye sordu yine Mila .
"Çok çok çok özledim ." dedi Evin de gülümseyerek. Evet onların biyolojik annesi olmayabilirdi. Ama onlara seve seve annelik yapabilirdi Evin.
Yalnızdı kadın. Aşkın en yenilen yanı.. Kimsesiz.. Yuvasız.. Susuz kalmış bir bedevi gibi.. Can yenilgisiydi adamın adı.. İdam kararı yemiş bir yükümlüydü gözlerinde..Sızlıyordu kadın kirpikden tırnağa..Aşk ağlıyordu yüreği.. Hasret sarıyordu bütün hücrelerini.. Sevda ölüyordu canhıraş... Ne yana dönse bir çift acı kahve çarpıyordu yüreğine.. Buram buram yokluktu adamın gözleri... Buram buram hasret.. Buram buram Acı..
******
Dicle'nin ailesi ile olan ortaklıklarından ötürü sık sık karşılaşır olmuştu Dilsar , Dicle ile.. Ailelerin bir araya gelmek için uydurduğu gereksiz bahanelerden sıkılmıştı artık. Dilsar ne kadar kaçmaya çalışsa da Dicle ona yakın olmak için çaba sarf ediyordu sanki.. Bir insan istenmediğini anlayamaz mıydı ?? Anlamıyordu hiç kimse ya da anlamak istemiyordu. Dicle'yi de bir başkasını da istemiyordu Dilsar..
Tükenmişti adam.. Özlemekten, sevmekten, ağlamaktan, beklemekten.. Yorulmuştu kalbi.. Hâlâ neden attığını sorguluyordu bazen adam.. Onsuz nefes keskin bıçak gibiydi..Her nefeste liğme liğme oluyordu iliklerine kadar.. Her nefeste sızlıyordu yaralı yüreği..
Dilsar istemeye istemeye evdeki yemek için çıkmıştı yola.. Eli radyoya gittiğinde kulaklarına dolan şarkı yüreğinin dile gelmesi gibiydi..
Sen gittin ya yaşantımın bir anlamı kalmadı
Sen gittin ya pencereme bir kez güneş doğmadı
Sen gittin ya senden sonra mutluluğum olmadı
Senle geçen günlerimin kıymetini bilmedim
Özledim teninin kokusunu özledim
Özledim sımsıcak nefesini özledim
Özledim sohbetini o sesini özledim
Gelmedin gözbebeğim can yoldaşım gelmedin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acı Kahve
RomanceBir çift göz nasıl yapardı bunu bir insana? Nasıl da öldürüyor beni var yokluğu..Kanser gibi günden güne işliyor içime acısı.. Dipsiz kuyulara çekebilir mi bir insanı bir çift göz.Dönüm noktasındayım şimdi sahipsiz tutsaklığın (S)onsuz özgürlüğüme...