Bölüm 20 : Umut Yoksunu

4.1K 212 41
                                    

Bir girdabın ortasındayım.
Çıkmaz sokağa döndü yüreğim..
Yaşadıklarım tercihlerimin sonucu değil mi ?
Göz yummadım mı ben onca sızıya?
Kime hırsım ? Kime kinim?
Nefretim kime ?
Ben katlanırım demedim mi ondan gelen her acıya ?
Isyanım kime şimdi? Feryadım kime?
Sus dilsiz yüreğim !
Hakkın yok konuşmaya.
Çarelerini çaresiz kılan sensin..!
Sus arsız yüreğim..
Sana sağır sevdam, sana sağır ömrüm...
Sana kör , lâl..
Sus nankör yüreğim..!
Sana müstehak.
Sana az bile korkak yüreğim..
Sus..

******

"Baba, Mustafa Beyi ara kızına talip olduğumuzu söyle."

Kırıldı kalem.. Sustu yürekler. Nefret bürüdü sevdanın gözünü. Kin besledi mantık denen illet. Anlamadı adam yüreğinin sızısından, anlayamadı sevdasının kanamasını.. Göremedi çevresindeki binbir yılan oyununu. Kim haksızdı şimdi ? Kim haklı? İntikam mıydı en yüce görünen göze? Alınsındı o zaman, o yanıyorsa sevda ateşinde , kadını da kül olsundu , olacaktı..

"Emin misin oğlum ? Ne değiştirdi kararını ? "

"Eminim baba . Sorgulama lütfen, haber sal gidelim."

"Tamam, tamam oğlum ararım."

******

Evin mutsuzdu. Gün geçtikçe alışırım , kabuk bağlar dediği yarası git gide daha da kanıyordu. Gün geçtikçe deşilir miydi yürek yarası ? Gün geçtikçe daha da çok yanar mıydı insanın canı ? Özlem ne kadar dayanılır olabilirdi ki ? Nereye kadar susturabilirdi bencil yönünü? Seviyordu, o kadar çok seviyordu ki ! Az geliyordu aldığı nefes , nefesini hissetmeden.. Gün aymıyordu gözlerini görmeden. Topraklarında kaybolmayalı asırlar gibi geliyordu.. Kahverengi gözlerinin yokluğunu almıyordu acı kahvenin kokusu.. Keskin bir bıçaktan farksızdı özlem denen illet.. Kimin gücü yetecekti zamanı geri getirmeye? Kimin sesi yeterdi acısının çığlığına..? Tükenmişti Evin, günden güne de tükenecekti. Çaresi olmayan bir vebaydı sevda yokluğu.. Merhemi olmayan yara, kanamasını durdurmazdı hiç bir sargı..Saran yari olmadıkça..
Dilsar'dan ayrıldığı günden beri tuttuğu yol arkadaşı sırdaşı , kalemi ve defteri elindeydi yine... Özlemini satırlara döküyor, Dilsar'ın yüreğine uğurluyordu.

"Seni özledim. Gittiğimi sanıyorsun değil mi ? Ben de bittiğini sanıyorsun .Deli misin adam ? Nasıl usansın bu yürek, sana deli olurken nasıl uslansın ? Milim milim kanıyorum , pıhtılaşmıyorsun yüreğimde adam. Benim yüreğim seninle genç, anne , umut , aşk.. Sen yokken öksüz, yetim, kimsesiz, umutsuz, biçare.. Dilsar yapamıyorum , sana koşmamak her şeyi anlatmamak o kadar zor ki ! Direnemiyorum. Bencil yüreğim hazmedemiyor sensizliği.. Gözlerin olmadan , sesin olmadan , senin nefesin olmadan nefes yok bana.. Yaşamımın en büyük ihtiyacısın.."

"Evin ! "

"Tatlım ."

"Ne yapıyorsun güzelim ? Dalmışsın yine."

"Hiç , oturuyorum öylesine."

"Ne düşünüyorsun böyle ?"

"Ne düşünebilirim ki ? Düşünecek takatim yok Çisem ."

"Özlüyorsun.."

"Ö(z)lüyorum.. Keşke sadece özlemek denilebilse buna. Çarem yok, en büyük çarem de o çaresizliğimde yine o.."

Derin bir iç çekti Evin. Yapabileceği hiçbir şey yoktu. Bitik virane, harebe bir yüreğe direnmekten başka hiçbirşey..

******

Acı KahveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin