Gitmeliydim oysa bu şehirden.
Terk etmeliydim sevdanın sensiz yüzünü.
Ama rüzgar, senin kokuna belemişti tüm sokaklarını.
Ciğerlerime acıdım, kıyamadım soluklarıma
Kokun olmadan haram olan nefesime..
Gidemedim adam, tükene tükene
Affedemesem de kendimi, gidemedim şehrinden.
*****
Şimdi bir parça mutluluk zamanıydı yüreklerinin. Bir parça tebessüm. Ne acılara sığınmıştı sevdaları . Ne acılara göz yummuşutu yürekleri . İnsan sevdayı yitirmeden anlamıyor kıymetini. Hayat al bakalım alıyorum elinden, git ne halin varsa gör demeden bilmiyor önemini. Yüreğe şifa sevda denen meret . Yüreğe hayat veren su damlası..
Ne geçmişti sahi ellerine? Acıdan, hasretten, yürek yükünden başka ne geçmişti ellerine? Onca yılları heba olmuştu değil mi ? Hani dönebilecekler mi ? Şimdi geçmişe yanmanın ya da ahlanıp vahlanmanın vakti değildi. Geçmiş içlerindeki en büyük hataları, sızıları, kapanamaz yaraları olarak kalacaktı her zaman. Şimdi , önlerine bakma zamanıydı .
Bir gönül, ancak diğer bir gönülde bulabilirdi şifasını. Milyon insan geçip gitse de hayatından, ancak ve ancak bir gönülde takılı kalırdı. Bir sevda tufanına yenik düştü işte iki yürek. Ruhlarıydı sığınakları .
"Bakmasana öyle."
"Nasıl bakıyormuşum ?"
"Özlemiş gibi."
Derin bir nefes çekti içine adam , kadının gözlerine gem vuruyorken.
"Özledim."
"Ben de özledim. Hem de çok. Ama şimdi hastaneye gitmeliyiz. İyice iyileşmedin."
"Gitmesek, lütfen Evin sen iyileştir beni burada ."
"Olmaz ! Tamam yine ben yanında olacağım . Herşeyinle ben ilgileneceğim . Ama ya tıbbi bir yardım gerekirse . Daha yeni kaza geçirdin sevgilim bunu göze alamam ."
"Tamam . Bir daha söylesene ."
Büyülenmiş gibi bakıyordu Evin'e. Nasıl da güzeldi . Nasıl masum, tertemiz .
"Neyi?"
"Sevgilim . Sevgilim demeni öyle özlemişim ki . Bir daha söyler misin ?"
Al al oldu yanakları . Söylerdi tabi kırk defa söyle dese bin defa , milyon defa yine söylerdi .
"Sevgilim . "
Evin'in ağzından çıkan bu kelimeden sonra tutamadı kendini Dilsar . Dudaklarını Evin'in dudaklarına kapadı usulca , ürkütmeden , incitmeden..
Birbirlerinden koptuklarında, Evin'in kızgınmış gibi yapmaya çalıştığı bakışlarına takılı kaldı .
"Nasıl hastasın sen ? "
"Nasıl hastaymışım? "
"Yaramaz bir hasta . Hadi gidelim artık ."
"Tamam bence de gidelim . Yoksa beni burada iyileştirmek zorunda kalacaksın ."
"Dilsar !"
Aşk yüreklerin sesli nefesi, gün ışığı, ekmeği, suyuydu. Aşk iki çift gözün renginin adıydı. Kimi için kahvenin en güzel tonu , kimine denizin en derin mavisi, kimine su yeşili, kimine zümrüt, yahut gecenin en gizemli siyahı.. Aşk iki çift gözün kendi lisanını bulmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acı Kahve
RomanceBir çift göz nasıl yapardı bunu bir insana? Nasıl da öldürüyor beni var yokluğu..Kanser gibi günden güne işliyor içime acısı.. Dipsiz kuyulara çekebilir mi bir insanı bir çift göz.Dönüm noktasındayım şimdi sahipsiz tutsaklığın (S)onsuz özgürlüğüme...