Gözlerimi açtığımda her yerim ağrıyordu. Ellerimi hareket ettirmeye çalıştığımda ise bağlı olduklarını fark etmiştim. Ay ne oluyordu ? Etrafıma baktığımda karanlık , duvarlarında lekeler olan , içinde sadece benim oturduğum sandalye olan ve leş gibi kokan bir odaydı. Kim beni kaçırırdı ki diye düşünmeye başladım. Biz annemle sessiz sakin huzurlu hayat süren insanlardık öyle düşmanımız falan olmazdı. Ben beni hangi hıyarın kaçırmış olabileceğini düşünürken kapı açıldı ve içeri simsiyah giyimli , belinde silahı , yüzünde korkutucu yara izi olan adam girdi. Korkuyla ona bakarken bana yaklaştı
-Merhaba küçük. Ben Mehmet Ali ERBAL. Eminim burada ne işinin olduğunu düşünüyorsundur değil mi ? demesiyle cevap vermeden ona bakıyordum o ise cevap vermemem üzerine sinirlenip yüzüme tokadı yapıştırdı HAYVAN! canımın acısıyla çığlık atıp adamın yüzüne tükürdüm ulan bu ne cesaret tabi ben böyle yapınca adam daha da sinirlendi yine bastı tokadı
- Bak canını yakmak istemiyorum kaşınma güzellik
-neden kaçırdın beni ne istiyorsun benden
-senden bir şey istemiyorum. Benim istediğim şey Berkecan altıntop' un benden çaldıkları anladın mı? diye yüzüme tüküre tüküre konuşuyordu. BEYEFENDİ BEYEFENDİ SİZİN HABERİNİZ VAR MI ACABA YÜZÜMDEKİ GÜNEŞ KREMİNİN FİYATINDAN dememek için kendimi zor tuttum ve
-Benim Berkecan'la hiçbir işim yok beni serbest bırak.
- Nasıl bir işin yok? Berkecan'ın ağzından Pelinsu ismi düşmüyor ki eminim senin onunla işin yoksa bile onun seninle vardır demesiyle birden mutlu oldum. Yoksa Berkecan dediklerinde doğruyu mu söylüyordu? Sonradan bana aşık olmuş olabilir miydi acaba diye dalmıştım.
Birden adamın beni dürtmesiyle kafamı kaldırdım ve Berkecan ı görüntülü aradığını gördüm.
Berkecan'ın göz altları yer yer morarmıştı perişan duruyordu kurtulduğumda onunla cilt bakımına gitmeyi aklıma not ettim. Tıpkı fosfor sarısı tişörtü ettiğim gibi.
-Berkecan yalvarırım kurtar beni lütfen diyerek ağlamaya başladım tam gözyaşlarım akacaktı ki rimelimin akarsa çirkin görüneceğim aklıma geldi old aşkıma böyle görünmek istemezdim bu yüzdende göz yaşlarımı gözüme tekrar yolladım nasıl yaptın derseniz ben de bilmiyorum.
-PELİNİM, HAZIR İÇME SUYUM kurtaracağım seni sen merak etme güzelim içini ferah tut.
-tamam yiğidim sana güveniyorum. Diyip öpücük yolladım. Mahalle yanarken orospu saçını tararmış misali hala Berkecan'la fingirdeşme halinde olduğuma inanamıyordum.
Adam benim bu hallerime sinirlenip Berkecan'a
-Benden aldıklarını getirmezsen yemin ederim bu kızı öldürür leşini de evinin önüne atarım.
-Sıkıysa öldür ulan o ölürse seni öldürmekten beter ederim onun kılına bir zarar gördüğün anlarsam yemin ederim bütün Mardin'i salarım üstüne.
Oy benim korkusuz mafyam ya!
Adamın telefonu duvara fırlatmasıyla telefon parçalara ayrıldı ve cam parçalarından biri kaşıma geldi. Kaşımdan akan kanı hissediyordum ve bu iğrençti. Ben yavaştan korkmaya başlarken adam bana yaklaştı.
-Bak Berkecan benden aldıklarını verene kadar benim esirimsin. Yaramazlık yaparsan cezanı çekersin tamam mı?
-ALLAH'IN BELASI bırak beni hem en kısa sürede Berkecan beni kurtaracak dememle adam tokadı yine yüzüme bastı. Ulan alıştı bu da diye düşünürken bu son darbesi bünyeme ağır geldi ve oracıkta bayıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKULDAKİ BAD BOY
Teen FictionBen beyazdım o siyah bizim hikayemiz siyahla beyazın kavuşma hikayesi (DALGA GEÇME AMAÇLI YAZILMIŞTIR)