4

2.2K 281 390
                                    

Tüm günüm masa başında geçmişti. Aklım dün geceye kaymasın diye kendimi işe vermiştim ama bir halta yaradığı yoktu.

Dün gece Taehyun gittikten sonra Yun Hee'ye olayı anlatmaya çalışmıştım. Yun Hee öyle fevri kararlar veren birisi değildi. Beni dinlemiş ve bir açıklama yapmama izin vermişti. İlk başta üzgün olduğunu bana belli etse de sonradan kendini toparlamıştı. Bana hak vermiş ve "onu eve davet etmekte ısrarcı olan bendim." Diye kendini suçlamıştı. Onu yatıştırmaya falan çalışmamıştım çünkü cidden onun suçuydu.

Buraya kadar her şey normaldi ama sonra bana söylediği şey ile zaman durmuştu. Bana sarıldığını gördüğünü söylemişti ilk başta. Bunu hemen atlatmıştım çünkü Taehyun'a sarılarak karşılık vermemiştim. Sonra bana "Taehyun sana seni sevdiğini söylediğinde gözlerindeki parıltıyı da gördüm." Diye eklemiş ve mutfağın ortasında beni şoka uğratmıştı.

Onu sevip sevmediğimi sormamıştı. Kırgın olduğumu biliyordu, en zor zamanımda yanımda olarak neleri atlattığımı biliyordu. Taehyun'u asla affetmeyeceğimi biliyordu. Onun için konuşmayı "sana güveniyorum, Beomgyu." Diyerek bitirmiş ve geç olduğunu söyleyerek evden ayrılmıştı.

Bana güveniyordu ve onu üzecek bir şey yapmayacağımı biliyordu.

Taehyun şirkete gelmemişti, açıkcası merak etmiştim. Dün evimden telaşlı bir şekilde ayrılmıştı.

Şimdi ise Soobin'in beni araması ile eve gelmiş üstümü değiştirmiş ve arabam olmasına rağmen Huening Kai ile Soobin'in beni hastane çıkışı almaya gelmesini beklemiştim.

Soobin bir çocuktan bahsetmişti. Hastanede karşılaşmışlar, hemen kaynaşmışlar. Hatta öyle bir kaynaşma ki çocuk Soobin'i akşam evinde olacak olan partiye çağırmıştı. Soobin'de tutturmuştu tek gitmeye götüm yemiyor diye. Teklifi geri çevirmeye vaktim olmamıştı çünkü konuşmanın geri kalanı Huening Kai'nin "beni bir çocukla sokağa mı atacaksın?" Diye zırlaması ile geçmişti.

Son ses dinledikleri müzik ile gelmişlerdi. Arabanın ön kapısını açıp Huening Kai'nin inmesi için bekledim. İnmeyince bir boğuşma içerisine girmiştik ve Soobin bizi ayırarak geçen sefer önde oturan ben olduğumdan dolayı beni arka koltuğa göndermişti. Arka koltuğa geçip yol boyu ayrımcılık yaptığı için mızmızlanmıştım, Huening Kai de müziğin sesini son ses yaparak bana gıcıklık vermişti. Bizi susturan yine Soobin'di çünkü arabayı uçuruma sürmekle tehdit etmişti.

Araba durduğunda direk aşağı indim. Partileri fazla seven bir insan değildim, eğer katılıyorsam tek sebebi Soobin ile Huening Kai olurdu. Aynı şimdiki gibi.

Davetlilerin bahçeye taşan haline göz gezdirip Soobin'e döndüm. "Hastaların ile flörtleşmen ne kadar uygun?" Bana göz devirip önden ilerlemişti. Soruma cevap bile vermemişti, oysaki büyük bir ciddiyetle sormuştum.

Hazırlanırken kafamda durduğum gibi değildi. Abartılı bir şey olur diye düşündüğüm için gömlek ve kot giymiştim. Üstelik gürültülü olur sanıyordum. Ama tam tersiydi. Ne sakin sayılan ne de insanı yerinden zıplatan bir şarkı çalıyordu. Etrafta yerinde hafif hafif sallanan insanlar vardı.

İçeriye girince Soobin şerefsizi direk yanımızdan ayrılıp bize bahsettiği çocuk olduğunu varsaydığım siyah saçları alnına dökülen, küçük kedi gözleri olan, dolgun dudaklı, beyaz tenli ve oldukça yakışıklı birinin yanına gitmişti.

Huening Kai'nin yanımda "bari kendisini ağırdan satsaydı ya." Diye söylenişini duydum. Haklıydı, Soobin'i ilk defa böyle görüyordum. Sürekli utandığı için elini ensesine atıyor ve kocaman gülümsüyordu. "Bu kaptırmış bile kendisini." Dedim gördüklerimden sonra.

Thin Border / taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin