Bölüm diğer bölümlere göre biraz kısa ama tadında. En azından ben öyle düşünüyorum, iyi okumalar.
***
"Beklesene beni!" Diye seslendi Beomgyu. Taehyun, Beomgyu'nun kendisine seslendiğini fark edince yüzünde bir sırıtma oluşmuştu.
Çünkü Beomgyu'ya arkadaşının seslendiğini de duymuştu. Kendisini seçmiş olması gururunu okşamıştı.
Beomgyu sonunda Taehyun'a ulaştığında Taehyun "ismin çok güzelmiş." Diye iltifat etmişti. Beomgyu nefes nefese ilk başta söylenileni duymasa da sonradan algılamış ve göğüsü kabarmıştı. İsmini seviyordu.
Kendisi de iltifat etme zorunluluğu duyduğu için "Seninde öyle Taehyun." Deyivermişti. Ama yine de yalan değildi. Yaygın bir isim olsa da 'Taehyun' ismi kulağa çok hoş geliyordu. Ayrıca anlamı da çok güzeldi.
"Nereye gidiyoruz tam olarak?"
Taehyun etrafına bakmış ve sonunda okula gelirken gördüğü cafeyi seçebilmişti. Parmağı ile gözlerinin hedefini gösterip Beomgyu'ya çevirmişti başını. "İşte oraya."
"Sadece kahve ısmarlayacağını umarak geliyorum." Demişti Beomgyu. Üniversitedekilerin kafalarının nerede olduğunu, kendisine ne için yaklaştıklarını, amaçlarını hepsini biliyordu Beomgyu. Hepsi azgının tekiydi. Taehyun'un aklından ne geçtiğini bilmediği için ve bir miktar da yeni olmasından dolayı gergindi.
Taehyun cafeye birkaç adım kalmışken Beomgyu'nun dediklerini duymasıyla durdu. "Ne demeye çalışıyorsun?" Taehyun sadece karşısında kendisine meraklı gözlerle bakan kişiye suçluluk hissettiği için kahve ısmarlamak istemişti. Yanlış şeyler düşünmesine ve kendisini sorgulamasına sebep olmuştu. Bu da kendisini kötü hissettirmişti. Annesi hep ona 'başkasının kalbini kırdığında benimde kalbimi kırmış olursun.' derdi. Aldığı aile terbiyesiyle ilerliyordu sadece.
Beomgyu ne cevap vereceğini şaşırmıştı. Karşısında pamuk gibi duran çocuğun bir anda sesinin böyle sertleşmesi onu korkutmuş olsa da belli etmemeye çalıştı. "Eğer diğerleri gibiysen zamanımı boşa harcama demeye çalışıyorum." Korksada kendinden emin duruşundan ve koruyucu sesinden aman vermemişti.
"Beni diğerleriyle karıştırma, ayrıca seni gelmen için zorlayan ben değildim. Sana sadece bir seçenek sundum ve sende kabul ettin."
Haklıydı. Beomgyu onun için sustu, küçük bir çocuk gibi kollarını göğüsünde kavuşturup dudağını büzdü ve cafeye önden girdi. Taehyun'da arkasından girmişti cafeye. Beomgyu cam kenarına oturmuş, ikisi için de sipariş veren Taehyun'u süzmüştü. Beyaz badinin üstüne kırmızı, hayvan motifleri olan süveter, lacivert bir kot pantolon giymiş, kemer bağlarına ise kot gömleğin kollarını geçirip önden bağlamıştı. Normalde beline gömlek yada ceket bağlayan bir erkek görse modayı katlettiğini düşünürdü Beomgyu. Ama aksine Taehyun'da mükemmel durduğunu düşünmüştü.
Taehyun elinde iki tane kahveyle masaya oturup bir tanesini Beomgyu'nun önüne sürüklemişti. Beomgyu büyük ihtimal ile içmeyecekti çünkü kahve konusunda seçiciydi ve Taehyun ona ne içmek istediğini sormamıştı.
Beomgyu yine de ayıp olmasın diye bir yudum alınca damağında yayılan muhteşem tatla, hayranlıkla Taehyun'a bakmıştı. Taehyun onun bu tepkisine gülmüş ve kendi kahvesinden bir yudumda kendisi almıştı. Beomgyu soğuk kahve fazla tercih etmezdi ama bu muazzamdı. "Soğuk Karamel Machiato." Dedi sarı saçlı.
"Belki tekrar almak istersin, benim favorimdir."
Beomgyu kahvenin ismini aklında tekrarlayıp "kesinlikle bu saatten sonra benimde favorim." Demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thin Border / taegyu
FanfictionChoi Beomgyu ve Kang Taehyun yıllar sonra tekrar karşılaşırlar. "Onu tanımamazlıktan geldim."