Babasının Ölümü

34 3 1
                                    

İrem Derici babasının vefatı üzerine gelmişti Türkiye'ye. Kendisi yurtdışında yaşayan ve bir mimar şirketinin sahibi olarak çalışan biriydi. Zengindi bu yüzden herkesin gözünde yer alırdı hep. 32 yaşında genç gözüken, güzel ve tatlı biriydi. Moda yarışmasına dahi çağrılmış biriydi, tabikide bu güzelliğin karşısında kim ne yapmaz ki?

Annesi küçükken kendilerini terk etmiş ve kardeşi ile babasıyla yaşamaktaydı. Kendisi mimarlık üzerine okuyunca yurtdışından gelen bir şirketle büyüdü. Sonrasında kendi şirketini kurdu. Böylece o şirketten ayrılmış oldu ama buna rağmen o şirketle hala bağlantı kurmakta. Çünkü şirkete baya bir yatırım yapmış kişilerden biri.

Babasının trafik kazası sonucunda izin alarak buraya geldi. Frenler tutmamış ve önündeki arabaya çarparak arabanın altında kalmış. Ama babasının ölmesiyle de üstüne büyük bir miras kalmış ve bu mirası kardeşiyle bölüşecekti ama kardeşi babasının ölümüne üzülürken bide mirasla mı uğraşacaktı? Ama İrem bu duruma üzülmemişti ve bu durumu herkes garipsiyordu. Bunu görünce İrem rahatsız oldu ve yinede yalan olsada üzülürmüş muamelesi yaptı. Bu durum birazcık halkı rahatlatmış olması gerekirdi ve öylede olmuştu. Üzülmemesinin anlamı ise annelerinin terk etmelerinin nedeni babalarıydı. Babası yani Hasan Bey annelerini Hatice'yi aldatmış ve bunun üzerine İrem ve kardeşini umursamadan terk etmişti. Kardeşi Ahmet bunun üzerine psikolojik sorunları oluştu ve 7 ay boyuncaya kadar psikolojik olarak tedavi gördü. Sonrada Ahmet tedaviyi bırakmayı tercih etti. Psikolojik rahatsızlıkları kesilse de babasının ölümüyle daha kötü gideceği şimdiden belliydi. Ahmet babasının mezarının başında ağlarken İrem cenazeye gelen herkes ile konuşuyor ama bu onun için can sıkıcı geliyordu ama buna rağmen herkes ile konuşup dertleşmesi zorundaydı. Herkesi yolladıktan sonra Ahmet'in arabaya kadar gitmesini ve geleceğini belir etti. Ahmet giderken babasının mezarının başına geçip baktı.

-Yokluğun daha iyi.

Dedi ve orayı terk etti. Arabasının başına geçerken koşaraktan gelen bir erkeği gördü. Yakışıklı ve görünüşüne göre zengin biriydi. "Bu da kim?" Dedi içinden ve erkeğin gelişini bekledi.

-Sen Hasan Bey'in kızı olmalısın de mi?

-Evet, evet öyleyim de siz kimsiniz?

-Adım Çağrı Hasan Bey bana büyük miktarda bağış yapmış ve en yakın arkadaşlarından birinin de oğlu sayılırım. Ama bunu boşverin de cenazeye geç mi kaldım?

-Maalesef evet. Geç kaldınız çoktan gömüldü bile.

-Ah. Kahretsin. Geç kaldığım için özür dilerim.

-Hayır hayır sıkıntı yok. İsterseniz benim eve geçelim orada konuşuruz.

-Rahatsız olmayacaksanız tabiki de olur.

-Benim için sıkıntı yok. Gelin arabaya binin.

Arabada babasının ölümüyle ilgili konuşurlar eve geldiklerinde Çağrı'yı balkona çeker, o sırada kardeşi de bu olup bitenler hakkında dertleşmek için arkadaşıyla dışarı çıkar.

-Kahvenizi şekerli mi yapayım?

-Evet lütfen.

İrem kahveleri getirir ve manzarayı izlerken de sohbete dalarlar. Kendilerini tanıtır sohbet ederler. Artık akşam olur ve Çağrı'yı uğurlar.

-İyi akşamlar Çağrı bir daha gel olur mu ben hep müsaitimdir.

-İstersen numaranı ver haberleşir böyle küçük buluşmalar yaparız.

-Tabiki de!

İrem telefon numarasını verir ve Çağrı Bey'i uğurlar o sırada kardeşi eve gelir. İrem kardeşinin içmiş olduğunu görür.

-Ya sen manyak mısın ya?! Başımıza bela mı olacaksın sen?!

-Ya-a nE v-ar ya! Sa-n-nane be! Ya içer ya içme-m bu sen-i ilgilendirmez!!

-Ya konuşamıyorsun bile ya! Yürü git evden bir daha da gelme lan! Ya buraya adam olup geleceksin ya da böyle siktirip olup gideceksin lan!

Ahmet'in yüzüne kapıyı kapatır ve yere düşüp ağlamaya başlar. Kendini sorgular, ailesini sorgular. Ve dışarıdan araba çarpma sesi gelir. İrem ani bir şekilde evden çıkar ve gördüğü şey karşısında yere dizleriyle çöker. Gözleri dolar..

-Kardeşim..!

Yaşamak İçin Bir SebepHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin