4.BÖLÜM

9 5 0
                                    

"Evet sınav da bittiğin göre napıyoruz?"

"Seni bilmem ama ben eve gidicem." Üstümdeki yorgunluğu ancak uyuyarak atardım.

"Kızım niye öyle diyorsun ya. Gidelim içelim az erkek keselim."Erayın söylediğiyle beraber ona döndüğümde gözlerimi belerttim.

"Olum hepinizin aynı olması simülasyon hatası mı lan. Sen konuştuğun yok mu Eray?" Eray elini 'boşver' anlamında sallayıp yürümeye devam etti.

"Kızım sen kaç yılında kaldın. O köprünün altında oooo kaç su aktı kaç taş geçti." Dedi çapkın şekilde gözüne kırparak.

Eray böyleydi işte. Canı sıkılana kadar konuşurdu biriyle ama kimseye ileriyi vadetmezdi. Kimseyi yaralı bırakmaz, aldatmazdı. Biliyordu çünkü ne kadar acı verici olduğunu.

İki gün geçmişti. Sınava gelmiştim. Düşündüğümden iyi geçmişti. Okula geldiğimde beni gören herkes 'başın sağolsun' dileklerini iletiyordu. Bende kafamı sallayıp geçiyordum.

Hatırlamak istemiyordum o günü. Kapının önünde bayıldığımı, ailemi kaybettiğimi, kimsesiz kaldığımı...

Bu iki günde teyzem ve amcam gelmişti. Cenaze işleriyle ilgilenmişlerdi. Onlara ne kadar mezarlarının burada yan yana olması için yalvarsam da beni dinlemediler.

Zaten iki tarafta sevmezdi birbirini artık düşman olmuşlardı. Annemin cenazesi Konya'da, babamın cenazesi Adanaydı. Ama iki tarafında en çok kavga ettiği konu Eceydi. O nereye gidecekti?

Yalvardım onlara ama dinlemediler. Bari kardeşimi bana bırakın dedim, duymadılar.

Hepsinin bedenlerini benden kopardılar ama ruhları bir arada beni izliyorlardı. Dimi? Hep böyle olur çünkü. Aksine inanmak gibi bir lüksüm yoktu.

"Çiçeğim noldu daldın gittin ?" Eray'ı. Sorusu ve gözümün önünde salladığı eliyle kendime geldim. Gerçek dünyaya.

Kimsesiz olduğun dünyaya.

"İyiyim Eray sen ne demiştin?"

"Benimki aradı şimdi de buluşalım diyor ."

Ne için kıvrandığını anlamıştım. Gitmek istiyordu. "Sen keyfine bak Eray. Ben eve geçicem." Gözlerinde mi şüpheyi gördüm.

O da kaç gündür perişan olmuştu benimle birlikte. Kendi hayatını yaşaması , kendine gelmesi gerekiyordu. Bir yerlerde hayat devam ediyordu sonuçta.

Gözlerinde ki şüpheyle sordu. " Bak iyi değilsen gelirim seninle. Bunlar senden önemli mi be çiçeğim? Yarın bulurum yenisini."

Sonlara doğru ikimizde gülmeye başlamıştık. "Eminim git sen eğlen." Elini omzuma atıp sıkıca sarıldı. "Ne olursa olsun ara telefonum açık."

🎈

Eve gitmek istediğim bir şey değildi ama alışmam gerekiyordu. Orası benim evim ailemle anılarımın olduğu yuvaydı.

Ailem mi kaldı kızım?

Kafamda ki ses sinirimi çok bozuyordu. Ama her zaman doğruyu söylemesi canımı daha çok yakıyordu. Sıcak bir duştan sonra kendime hazırladığım bir sandviçle akşam öğününü de geçiştirmiştim.

Oturma odasında koltuğun birine kendimi attığımda gördüğüm rüya geldi aklıma. Saçma bir şekilde her detayı hatırlıyordum. Normalde unutmaz mıyız rüyaları?

BEYAZ ZAMBAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin