"ONUR" bağırmam ile salondan adım sesleri geldi. Onur telaşlı gözlerle önce bana baktı sonra vücuduma. Bir şeyim olmadığını anlayınca yanıma gelmeye başladı.
"Noldu Defne?"sesindeki endişe elle tutulur cinstendi.
Elimdeki telefonu Onur'a uzattım. Bakışlarını kısa bir süre ben ve telefon arasında gezdirdi. Daha sonra telefonu aldı elimden. Bakışlarında endişe kalkıp yerine sinir ve şaşkınlık oturdu. Kasılan çenesi ve boynunda çıkmaya başlayan damar her geçen saniye daha fazla belli oluyordu.
Evde bizden başkası vardı. Bu fotoğraf öyle uzaktan çekilmişe benzemiyordu. Zaten perdelerde kapalıydı. Ama biz nasıl hissetmedik evdeki yabancıyı?
Ayak sesi, nefes sesi nasıl duymadık?Onurun telefonu masaya koyup bana sarılmasıyla bende kollarımı beline doladım. Şu an en çok ihtiyacım olan şeydi birine güvenmek.
"Defne sen burada kal ben bakıyım içeriye." Benim az önceki bağırmama tezat bir şekilde fısıltıyla konuştu. Söylediklerini anlamamla kollarımı daha çok doladım beline "gitme onur lütfen."dedim.
Bir elini saçlarıma bir elini sırtıma getirdi. Ağladığımda yaptığı gibi beni sakinleştirmeye çalışıyordu. "Birisi olduğunu düşünmüyorum. Sadece tedbir amaçlı bakıcam."
"Bende gelicem." Kararlılıkla söylediğim şeyden sonra Onur derin bir nefes aldı. Beni ikna etmeye çalışmak şu an sadece zaman kaybıydı.
"Elimi sakın bırakma. Arkamdan da ayrılma." Söylediklerini kafamla onayladığımda parmaklarını parmaklarıma kenetledi.
Adam elini tutuyor. Bir şey yapmayacak mısın?
Şu an bu düşüneceğim en son şeydi. Evde kim varsa bulmak ve bana neden böyle bir mesaj attığını sormak istiyordum.
Yavaş adımlara mutfaktan çıktığımızda nefesimi tuttum. Benim odamın kapısına geldiğimizde Onur önümü tamamen kapattı. Karşıda biri varsa beni görmesi imkansız hale geldi bu hareketle. Aynı benim de onu göremeyeceğim gibi.
Elimi daha sıkı tutmaya başladı. Beni koruması içgüdüsel miydi acaba ? Aklınca erkeklik mi yapıyordu? Yoksa gerçekten önemsiyor muydu beni ?
Seni kim önemsesin ?
Kapıyı yavaşça açtığında odada kimse olmadığını verdiği nefesten anladım. Ama bu beni daha çok strese sokmuştu. Burada değilse neredeydi? Diğer odalara da baktığımızda kimsenin olmadığını gördük.
Salona geçip oturduğumuzda ellerimiz hâlâ ayrılmamıştı. Bakışlarımı birbirine kenetli ellerimizden ela gözlere çevirdim.
"Fotoğrafı kim çekti sence Onur?" Onur gözlerini kahvelerimle buluşturduğunda bir şey demek için kendini hazırladığını anladım.
Bilmiyorum şeklinde omuzlarını kaldırıp indirdi. "Arabadan bir şey almam gerek bana yardım eder misin?"dediğinde ellerimizi ayırıp kapıya doğru yürüdük. Aşağı indiğimizde ben bagajı açmasını beklerken o şöför koltuğuna oturdu. Yan kapıyı açtığımda "otur lütfen bir şey konuşmamız gerek."dedi.
Kapıyı tam açıp oturdum. Bir yere mi gidecektik acaba? Ama araba çalışmıyordu. Niye evde konuşmuyorduk? Aklımdaki soruları sormak için ağzımı açtığımda aynı hızla kapatmak zorunda kaldım. Çünkü Onur konuşmaya başladı.
"Defne bu eve çok giren oluyor muydu?"
Bu muydu önemli konu? Evde neden konuşmuyorduk? Anlamsız sorusunun nedenini kavrayamasam da açıklamaya başladım. "Annem çok severdi komşularıyla bir arada eğlenmeyi vakit geçirmeyi. Bir çok kişiyi de tanırdı. Annem onlara giderdi, onlar bize gelirdi sürekli."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ ZAMBAK
Teen FictionHerkes yalan söyler. Sadece bazıları yakalanır. --- Ailesini kaybetmiş bir kızın başına daha fazla ne gelebilir diye düşünürken her şeyin bir ölümle başlaması. İyi okumalar