// Jisung //
"Ya gerizekalı niye tişörtünü giymeden açıyorsun kapıyı?"
"Koridordaydım kapı çalınca direkt açtım."
"Her neyse, plan ne?"
İçeriye girdik ve mutfak masasına karşı karşıya oturduk. Üzeri çıplak olduğu için biraz gerilmiştim ama güzel gülümsemesi ile gerginliğimi alıyordu.
"Hadi akşam yemeğini hazırlarken konuşalım bunları. Hava çok sıcak ve klimayı açsam bile ev sanki cehennem. İstersen benim dolaptan sıfır kollu, şort falan al, ya da üstündekini çıkar."
Son dediğiyle ağzımdaki su burnumdan çıkmıştı. Soyunmamı söylemişti, SOYUNMAMI !
Odasına gidip dolabı açtım ve beyaz bir sıfır kollu buldum. Üzerimdeki tişörtten kurtulup onu giydim ve altıma şort geçirip mutfağa gittim.
Vantilatörü açıp arkamıza koyduğunda çoktan yapmaya başlamıştık
"Hyung, tarifin dediğine göre iki ölçek koymalıyız. Neden bir buçuk koyuyorsun?"
"Tamamen tarife göre yapınca restoranda yiyormuş gibi oluyor. Biraz değiştiriyorum ve kendi tarzımı katıyorum ki, lezzeti ortaya çıksın."
O gerçekten aşçı olmalıydı. Hem elinin lezzeti güzeldi, hem de her seferinde mükemmel yapıyordu.
"Madem bunlar birbirlerini seviyor, birleştirmek için elimizden geleni, hatta fazlasını yapmalıyız. Tuzu verir misin?"
Tuzu uzattığımda konuşmasına devam etti.
"Ben aşk işlerinden pek anlamıyorum, bu yüzden romantiklik nedir bilmem. Nasıl kur yapılır, nasıl flört edilir hiç birinden anlamam. Galiba bu yüzden hiç sevgilim olmadı."
Son dediğini bana bakarak ve gülümseyerek söyledi.
"Şunları ince ince doğrayabilir misin? Ben de havucu rendeleyeceğim."
Kesme tahtasını, bıçağı ve verdiği malzemeleri alıp tezgahtaki boş bir yere geçtim.
Bir yandan yanmasın diye ocaktaki tencereyi kontrol ediyor, bir yandan da elindeki havucu rendeliyordu.
"Bir bahaneyle hepimiz toplanalım, sonra da romantik bir ortam hazırlayıp onları baş başa bırakalım."
"Ama bahanemiz ne olacak?"
"İşte onu düşünmemiz gerek. Hem konuşmaktan kaçamayacakları, hem de romantik bir şey olmalı."
"Konuşmaktan kaçamayacakları... Buldum! Bir yerde kilitli kalsınlar."
"Aklını öpeyim Jisung ya!"
Yanaklarımı sıktığında götümden alev çıktığına yemin edebilirim ama kanıtlayamam.
Gülümseyip doğradığım sebze ve yeşillikleri büyük bir kapta birleştirdim. Rendelediği havuçları da koyup baharatlarla yağı ekledim ve karıştırmaya başladım.
Elindeki kaşıkla çorbanın tadına baktı ve tencerenin kapağını kapatıp altını kıstı.
Salatayı geniş bir tabağa koyup, üzerini susam ve dereotu ile süsledikten sonra mutfak masasına koydum ve üzerine cam bir kapak örttüm.
Ana yemeği hazırlamaya başladığımızda planın detaylarını düşünüyorduk.
"Bütün ekip toplanalım ama asıl amacımızı kimseye söylemeyelim. Biraz zaman geçtikten sonra bahanelerle onların yanından ayrılalım ve öyle bir yer olsun ki, kilitli kalıp çıkamasınlar. Anın ve yerin romantikliğine kapılıp konuşsunlar."
Anlattıklarımı iyice dinliyor ve kafasını sallıyordu.
"Dışarısı yerine, birimizin evinde toplanalım. Hepimiz çıktığında da dışarıdan kapıyı kilitleyelim ve olan olsun."
"Yalvarsalar bile açmayalım hyung!"
"Aynen öyle!"
Her şey hazır olduğunda salondaki masaya götürüp oturduk. Tam yemeye başlarken bir anda elektrikler kesildi ve Minho telefonunun fenerini açtı.
Etrafta çakmak ve mum ararken ayağım kapıya takıldı ve yanlışlıkla onun üzerine düştüm. Ellerim, çıplak olan üst vücuduyla buluştuğunda bedenimin cehenneme döndüğünü hissettim.
Anın etkisiyle bir süre birbirimize bakakaldık.
"Galiba kemiklerim kırıldı Sungie."
"Pardon."
Üzerinden kalkıp, onun da kalkmasına yardım ettim ve mum aramaya devam ettik.
Yatak odasında bulduğumuz mumları yakıp masaya koyduk ve yemeye başladık.
"Hyung sen cidden bu işi biliyorsun. Ellerine sağlık mükemmel olmuş."
"Birlikte yaptık."
Sohbet edip gülümseyerek yemeğimizi yemeye devam ettik.
"Şimdi tatlı vakti!"
"Tatlı yapmadık ki hyung?"
"Dondurma yiyeceğiz. Hadi sofrayı toplayalım."
Her şeyi toplayıp masayı sildikten sonra bulaşıklar için mutfağa geçtik.
Kalan yemekleri buzdolabına koyup, bütün dağınıklığı toplamaya başladık.
"Hadi sen mısırı patlat. Ben de şu çöpleri atayım. Dikkat et, yanma."
Çöpleri alıp çıktı ve ben de tencereye yağ, tuz ve mısır üçlüsünü koyup kapağını kapattım. Altını yaktıktan sonra Minho gelene kadar etrafta kalan dağınıklıkları düzeltmeye başladım.
Alt katı kontrol ettikten sonra üst kata çıktım ve orayı da gezip etrafta dağınıklık olmadığından emin oldum.
Merdivenlerden inecekken, Minho'nun asla girmeme izin vermediği odaya bir bakış attım.
Üst katta, koridorun sonunda siyah kapılı ve şifreli bir oda vardı. Evdeki hiçbir yere girip çıkmama kızmaz ama o odanın yanından bile geçmeme izin vermez.
Sanki içeride Pandora'nın kutusunu saklıyor anasını satayım.
Uzaktan odaya baktım ve hızlıca merdivenlerden indim. Tam o sırada kapı açıldı ve Minho elindeki boş çöp kovasıyla içeri girdi.
Birlikte mutfağa girdik ve patlamış olan mısırları kaseye boşaltıp, kola aldık. Dondurmaları da kaptıktan sonra yukarı çıkıp onun odasına geçtik ve sebepsizce kapıyı kapattı.
O sırada elektrik gelmişti ve yatağın içinde bağdaş kurduktan sonra, tam karşıdaki duvara monteli televizyonu açtı ve izleyecek bir şeyler bulmak için Netflix'te gezindi.
Sonunda izleyeceğimiz filmi bulduğunda sırtını yasladı ve film başladı.
"Hyung o odada ne var?"
"Boşver Jisung."
"Hayır, bilmek istiyorum!"
"Bilmek mi istiyorsun?"
"Evet, her şeyden çok."
"O zaman git ve açabiliyorsan aç kapısını."
"Hyung neden bunu benden saklıyorsun?"
"Çünkü doğru zamanı bekliyorum. Şimdi lütfen ânı bozma ve arkana yaslan."
O odada ne sakladığını öğrenmek için can atsam da, filme odaklanmaya çalıştım.
-
ayem sorriy bikauz anca bu kadar yazabildim
19.07.2022
![](https://img.wattpad.com/cover/302086732-288-k461507.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
wrong number, hyunlix
FanfictionHyunjin yanlış numaraya bir fotoğraf gönderir... texting + düz yazı