Bir anda gelen dürtüyle oturduğum koltuktan sessizce kalktım ve Hyunjin'in gözlerinin kapalı olduğundan emin olduktan sonra dikkatlice yanından geçip Jisung'un odasına yöneldim.
Sarı bir kâğıt, siyah bir kalem.
Sen
Ben
İçimden geleni yazdım ve kağıdı ortadan ikiye katladım.
Salonda melek gibi uyuyan Hyunjin'in cebine yavaşça bıraktıktan sonra tekrar koltuğa oturdum.
Ardından Jisung yanımıza geldi ve o da oturdu.
Hyunjin yavaşça araladığı gözlerle oturduğu koltuğa nazaran daha küçük olan diğer koltukta oturan bana hissizce baktı.
Gözlerini hafifçe kapatıp tekrar açtığında bu sefer gözleri daha büyüktü.
"Uyumuşum burada lan uyandırmıyorsunuz da."
"Melek gibi uyuyordun, çok güzeldin. O kadar güzeldin ki uyandırmaya kıyamad- Gerizekalı ben mi uyu dedim."
"Doğru. Neyse ben artık gideyim."
"Peki, görüşürüz."
"Görüşürüz."
--
"Bunu yapmana gerek yoktu, şimdi senden iyice şüphelenecek."
"Şüphelensin diye yapıyorum zaten Jisung. Verir misin şu telefonumu."
Jisung'un verdiği telefonu hemen açtım ve bugün çektiğim fotoğraflardan birini seçtim.
// Hyunjin //
Odama girip kapıyı nazikçe kapattıktan sonra kendimi yumuşak yatağıma attım.
Bir şey.
Batıyordu?
Ceplerimi yoklayıp sarı bir kağıt buldum.
Kağıdı açtığımda yine o kişiden olduğunu fark ettim.
I had a dream I got everything I wanted But when I wake up, I see You with me... 'X