"Niye onunla öpüştün?"
Felix, anlamaz bakışlarını çocuğa yöneltmişti. Ne yani, görmüş müydü?
"Ne?"
"Salağa yatanlardan nefret ederim Felix."
Felix olduğu yerde bir kıpırdanmıştı. Ellerini bacaklarının arasına koyup konuşmuştu.
"Gördün mü?"
"Hah, görmesem neden konuşayım tanrı aşkına."
Kafa sallamakla yetinmişti küçük olan.
"O an sizi öyle görünce kalbim uçtu gitti gibi hissettim Felix. Ben cidden sana çok aşığım ve seni öyle görünce..." susmuş ve önünde, utangaç çocuğa bakış atmıştı.
"Minho.. Özür dilerim. seni kırmak istemiyorum, istemiyordum da fakat ben-"
"Sussana. Biliyorum onu seviyorsun. Sevmediğin biriyle neden öpüşesin ki zaten."
Minho, hayatında ilk defa gözlerinin dolduğunu hissetti.
"Hayatımda hiç ağlamadım ben Felix. O gece sizi gördüm ya, ilk kez gözümden bir yaş düştü."
Felix ne diyeceğini bilemiyordu. Ne diyebilirdi?
"Minho, sarılalım mı?"
"Umut verme bana. Sonra canım daha çok acıyor."
"Umut vermek gibi değilde-"
"Arkadaşça?"
Felix ellerini ensesine yerleştirmiş, sıkıntı ile oynatmıştı.
"Evet"
"Oh pekala."
Sarılmıştı.
Felix, kalbinde bir şeyler hissetti ama yanlış olduğunu hissediyordu. Birine aşık iken başka birine bu denli kalbinin atması normal miydi?
"Teşekkürler. Gitmeliyim artık."
"Tamam." Minho kalkamaya çalışmış ama kalkamamıştı. O kadar içmişti ki, Felix bir müddet sonra sayamamıştı bile.
"Çok sarhoşsun Minho. Bu şekilde nasıl gitmeyi planlıyorsun."
"Sorun değil, Seungmin'i çağırabilirim."
Minho telefonunu çıkarmış, aramıştı arkadaşını.
"Seung...Evet evet... Al beni... tamam bekliyorum... görüşürüz."
Telefonu kapatıp tekrar cebine koydu.
"Bekleyeceğim."
"Gerek yok. Git sen kapıda beklerim ben."
"Hıh. Beni biraz tanıdıysan öyle bir şey yapmayacağım kestirebiliyorsundur."
"Şansımı denedim."
İkili gülmüştü. Bok gibi geçen bir gecede gülmüşlerdi.
--
Yüksek sesli korna sesi, Felix'i uyandırmıştı. Minho ise hâlâ uyuyordu."Minho. Geldi galiba."
Kafasını kaldırıp baktı kapıdan dışarıya Minho.
Kafa sallayıpve "Evet o." dedi.
---
"Dökül."
"Of bir şey olmadı."
"Yapma, sarılarak uyuyordunuz." göz kırpmıştı ardından.
Minho, yüzündeki tebessüm ile kafa sallamıştı.
"Evet. Biliyor musun, yakından çok daha güzel."
"Ne kadar yakındınız?"
"Burunlarımızın değebileceği kadar."
Seungmin, koltukta zıplamaya başlamıştı.
---
sabah, felix'ten ~sadece diyalog~
"Jeongin, konuşalım mı biraz?"
"Ne hakkında?"
"Kestiremediğim bir şey var."
"Neymiş o?"
"Dün gece, Minho geldi."
"Eee şu sana platonik olan?"
"Evet evet o."
"Nolmuş ona?"
"Ya bak dün gece geldi işte. Baya kötüydü. Yüzü falan. Sonra içti baya. Gece 3'e geliyordu hâlâ içiyordu."
"O kadar derdi neymiş be."
"Dinle. Bizi Chris ile öpüşürken görmüş."
"Oba."
"Eh işte. Sarılmayı teklif ettim ben."
"Sarılmaktan nefret eden Felix?"
"Of evet. Cidden o an çok iyi geldi. Bana bile."
"Felix, ne dediğinin farkındasındır umarım."
"Farkındayım ve bu beni deli ediyor."
"Kafayı yemişsin."
"Evet yedim Jeong."
"Sarılınca ne hissettin peki."
"Çok iyi. Kalbim... yerinden çıkacak gibi."
"Yani?"
"Yani, Chris ile sarıldığımda nasıl hissettiysem öyle."
"Lan... Ne yapacaksın peki."
"Sana danışmaya geldim ama senin hiç bir dediğin yok."
"Ne diyebilirim ki. Empati duygum yok benim."
"O belli canım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3/1 •banginholix• [BIRAKILDI]
FanfictionAslına bakarsanız, 1 aşkın 3'e bölünmesini göreceksiniz. -Homofobikseniz ve üçlü bir ilişkiyi kaldıramazsanız gelmeyin! ! threesome ! [devam etmeyecek.]