"Seni hayto. Oğlum niye yaptın böyle bir şey?"
"İşte."
"Ne işte amina koydumun gotu. Jeongin'le sevişmen yetmemiş bi de video çekmişsin."
"Sana da attım kanka."
"Bak onu söylemesen olmaz."
"Olmazdı-"
"Sus Bin. Felix ile bu yüzden kavga ettik salak."
"İyi de napayım ben chris. Tch tch"
"Bi şey yapma sakın Changbin. Off"
"Peki"
Changbin elindeki telefona tekrar odağını verirken Chris sesli bir şekilde oflamıştı.
"Sıkıldım amk götünü toplamaktan."
"Sesini yükseltme Chris. Kimse kavga çıkmasını istemez, değil mi?"
"Nolur çıksın şu kavga. YA JEONGİN SENİ HATIRLAMIYOR!"
"YAHU BANANE TEK GECELİK BİR ŞEY ZATEN!"
Bunu derken neden kalbi acımıştı. Kahretsin.
"Sen- sen böyle değildin Changbin. Son günlerde iyice değiştin."
"Değişmedim."
"Tamam."
Oturduğu koltuktan kalkmış kapıya yönelmişti. Telefonunu, kapının oradaki sehpaya koyup ayakkabısını giymiş, ardından her şeyini alıp çıkmıştı.
Kapının kapanma sesini duyan Changbin derin bir nefes alıp kalbini bastırdı. Onun adını duyunca bile bir şeyler oluyordu.
Hayır Changbin. Tek gecelikti. Bitti gitti. Aklından çıkarman lazım.
~~~
"Bebeğim, cidden bir şey yok mu hâlâ?"
"Hayır Felix. Kafayı yiyeceğim fakat hiç bir şey hatırlamıyorum."
Felix anladığını belirten mırıltılar çıkarmış ve konuşmuştu.
"Çantasını hatırlıyorsun hâlâ değil mi?"
"Hmhm."
"Nasıldı?"
"Siyah, küçük ve çapraz takılan türdendi."
"Bunu bu kadar detaylı hatırlıyorsun?"
Felix, sorar şekilde konuşmuştu. Jeongin, yere sabitlenen kafasını kaldırmış ve karşısındaki çocuğa baktı.
"Çantasını kafama atıp yanıma oturdu. Zaten kafam karışıktı."
"Benimle konuştuktan tahminen ne kadar sonra?"
"Hmm" düşünmüş ve gözlerini kısmıştı. "Yaklaşık 5-6 dakika sonra."
"Anladım."
İkili konuşurken, Felix'in telefonunun çalması dikkatleri çekmişti.
"Kim?"
"Chris."
Efendim chris.
Kapatmadın değil mi daha güzelim?
yok hayır. Jeongin ile oturuyoruz.
Geliyorum o zaman?
Gel sevgilim. Bekliyoruz.Telefonu kapatıp yüzündeki gülümseme ile Jeongin'e dönmüştü.
"Chris geliyor."
"Anladım onu Felix."
Jeongin, arkadaşının gülüşüne gülmüştü.
~~~
saat, 02.30Üçlü, masada oturmuş konuşuyorlardı. Ciddiyet ile. Amaçsız yere.
"Felix."
"Efendim"
"Sana bir şey diyeceğim."
Felix, bakışlarını Chris'e yollamış ardından jeongin'e bakmıştı.
"Buyur aşkım."
"Video-"
"Bugün o konuyu konuşmayalım lütfen."
"Ama kimin attığını biliyorum."
"Sana atmış olmasıda garip zaten."
Chris, arkadaşının yaptığı davranışa bir kez içinden küfür savurup sevgilisine dönmüştü.
"Hmm-"
"Geveleme şunu Chris!"
Jeongin'in hafif çatık kasları ve sert çıkan sesi ile bağırması ikiliyi şaşırtmıştı. Beklemiyorlardı.
"Jeong, sakin."
"Olamam. Daha kiminle seviştiğimi bilmiyorken nasıl sakin olmalıyım, Felix? Hm?"
"Ya tamam ama bekle. Söyleyecek çocuk."
"Of."
Chris, Felix ve Jeongin'in atışmalarını izlerken, içeri giren beden ile dağılmışlardı. Minho.
Aha tam zamanıydı.
"Merhaba çocuklar."
"Merhaba Minho hyung."
"Merhaba çocuk."
Chris, Minho'ya bir göz gezdirmiş ardından oturması için işaret vermişti. Minho, saygıyla eğilip oturmuştu.
"Açık olduğunu düşünmemiştim. ama ışıkları görünce."
"İyi yaptın Minho hyung."
Felix, yüzünde gülümseme ile konuşmuş hemen sonra Chris'i işaret ederek devam etmişti.
"Chris. Sevgilim."
"Memnun oldum. Minho bende."
"Bende"
İkili el ele sıkışmış ve önlerine dönmüşlerdi.
Chris'in kalbine ne olmuştu böyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3/1 •banginholix• [BIRAKILDI]
FanficAslına bakarsanız, 1 aşkın 3'e bölünmesini göreceksiniz. -Homofobikseniz ve üçlü bir ilişkiyi kaldıramazsanız gelmeyin! ! threesome ! [devam etmeyecek.]