gece, 4.00
"Çok içmedik mi gençler?"
Felix, bardağında kalan içkiyide kafasına dikmiş ve arkasına yaslanmıştı. Cevabına karşılık gelmemiş ve karşısında oturan iki bedene bakmıştı. Minho ve Chris.
Jeongin, çok kalmamış hemen gitmişti. Saat 2'yi geçerek kalkmıştı. Sevmezdi böyle gece ortamlarını.
Minho, sıkıntıdan patlamış olacak ki içme fikrini sunmuştu ortaya. Chris kabul etmişti. Felix bir az mızmızlansada ikna etmişlerdi.
Şuan ise neredeyse 1 buçuk saattir aralıksız içiyorlardı. 7 şişe soju bitirmek...
Chris fazla içmezdi ama bugün bir şey onu içmeye zorlamış gibiydi. Zaten bu gece bi tuhaftı.
"Hey size diyorum."
"Hm?"
Soran mırıltılar çıkarmıştı, Minho.
"Çok içtik. Duralım artık."
"Off boşverin sızana kadar yolu var."
Diyip gülmüştü. Chris ise onun gülüşüne gülmüş ve Felix'e bakışlarını çevirmişti.
"Felix."
"Efendim?"
"Şuan gözüme daha bi güzel geldin."
"Sağol sevgilim ama yeter artık içme. Sen içmezdin bu kadar."
Felix'in de sarhoştu ama asla bir minho ya da chris olamazdı. Minho artık gözünü bile açamazken, chris'te ondan farksızdı. Ve hâlâ devam ediyorlardı.
"Güzelim yapma. İyi geldi."
"Bir şey yaptığım yok ama iyiliğin için diyorum chris. Yarın dershanen var hem."
"Gitmeyi düşünmüyorum."
Minho kapalı gözlerini konuşan çocuklara çevirmiş ve ağızını aralamıştı.
"Şuan yaptığımızdan daha zevkli bir fikir var aklımda."
"Neymiş o?"
~~~
Müstakil, dublex evin önüne geldiklerinde Chris ve Felix arkada el ele dışarıya bakıyorlardı. Minho arabayı durdurmuş, kapıyı açıp inmişti.
Diğerleride onu takil edip arabadan inmiş eve yönelmişlerdi.
Beyaz çelik kapının açılma sesi ile arkada birleşmiş ikili Minho'yu beklemiş ardından içeriye adımlamışlardı.
"Rahat olun."
"Olacağız gibi duruyor."
Felix'in cümlesi ile chris ve minho'da bir gülümseme kazanmıştı.
"Oturun. Ben su getireyim size."
Minho ve Chris'i oturtmuş, en ayıkları olarak mutfağa ilerlemişti.
Mutfak ile salonu bir bar ayırıyordu. Çoğunlukla gri ve beyaz tonlarının hakim olduğu ev, geniş ve ferahtı. Salonun, arka bahçeye doğru açılan, cam, sürgülü bir kapısı vardı. Bu kapıdan birde mutfakta vardı. Daha dar olanı.
Barın arkasından seslenmişti Felix "Minho hyung. bardakları bulamıyorum. Şu yukarıdaki dolapta olması lazım benim bildiğim."
Minho ayaklanmış, tutuna tutuna mutfağa ilerlemişti. Felix'e küçük bir bakış attıktan sonra, en köşedeki dolabı açmış üç tane bardak çıkarmıştı.
"Buradalar."
"Anlatsaydın bulabilirdim"
"Seni daha yakından görmek istedim."
Söyledikleri ile eş zamanlı felix 'in yanına doğru yaklaşmıştı. Sağ elini beline koyarken, sol elini yüzüne çıkarmış, baş parmağı ile yanağını okşuyordu. Felix'in içinde tarif edilmez bir şey vardı.
"Hyung."
"Shh."
Yanağındaki parmağını dudaklarının üzerine koymuş yavaşça aşağıya doğru kaydırırken birleştirmişti dudaklarını. Bu sayede dilinide içeriye yollamış ve karşılık almayı ummuştu.
Sarı saçlı olan baygın bakışlarını büyüye yollarken karşılık vermişti. İçinden bir ses bunu yanlış olduğunu söylesede bu hoşuna gidiyordu.
Sesli bir şekilde ayrıldıklarında bir süre durmuşlardı. Ortamı bozan ise minho olmuştu.
"karşılık verdin."
Felix, konuşmak yerine tekrar minho'nun dudaklarına öpücük kondurmuştu. "Ayrılmak istemedim."
Minho, gülümsemiş ve belinden hâlâ ayırmadığı elinden yardım alarak kendine yaklaştırmıştı. İçerde hâlâ su bekleyen Chris'i unutmuşlardı.
Chris, gözlerini zor bela açarak etrafına baktığında, Felix ve minho'yu görmüştü. Fakat ne bir üzüntü ne bir şaşkınlık hissetti. Her şey normal gibi geliyordu.
"Felix su getiriyordun, başka bir şey gitirtiyorsun."
Felix bir hızla minho'dan ayrılmış ve Chris'e yönelmişti.
"Sevgilim getiriyordum."
"Bence yukarı çıkalım."
"Ne?"
"Odan yukarıda değil mi?"
"Evette-"
Chris aldığı cevap ile çoktan merdivenlerden çıkmaya başlamıştı. Felix'in şaşkın bakışları Minho'yu bulduğunda minho sadece sırıtıyordu.
Minho'da harekete geçtiğinde, felix'in elinden tutup yukarı çıkarmıştı.
Odanın kapısında minho'yu durdurmuş ve sözü ele almıştı.
"Bu ne kadar doğru?"
"bilmiyorum ve bilmek istemiyorum."
"Neden? Yanlış bir şey yapmak hoşuna mı gidiyor?"
"Eğer bu yanlışlarım sizseniz, inan bana umurumda değil."
"Nasıl bu kadar çabucak kabullenebiliyorsun duygularını?"
"Akışına bırakıyorum güzelim."
"Cidden mi ya? Böyle bir sevgi seni korkutmuyor mu?"
"Niye, korkutması mı gerekiyor?"
"Yani değişik geliyor minho-ya."
"ohh. Bu gece düşünmeyelim olur mu? Söz veriyorum sana, oturup seninle bu konuyu konuşacağız. Tamam mı?"
"Tamam ama korkuyorum."
"Başından beri dediğim gibi, bu geceyi akışına bırak."
"Peki."
Kapıdan içeriye giren gençler, etrafı inceleyen çocuğa bakmışlardı. Kapıdan gelen ses ile arkasını dönmüş ve gelenlere bakmıştı.
"Odan çok güzel minho."
"sağol chris."
Chris, çocukların gözlerinin içine bakmış ardından yatağa yatmıştı. "Ee gelin."
Minho, felix'e bakmış ve hâlâ korkar gözlerle bakıyordu. Elini tutup onlarda yatağa yaklaşmışlardı.
Chris, yattığı yerden kalkmış ve yatağın dibimde dikilen çocuklara baktı. Gözlerine.
Bir süre gözlerini gezdirdikten sonra minho'ya yanaşmış ve öpmeye başlamıştı. Felix ise minho'nun elini bırakmıyordu. Bunu chris fark etmiş ve minho dan ayrılıp ona öpücük vermişti. minho ikilinin öpüşmesini izlerken felix'in elini bırakmış ve yatağa oturmuştu. Chris ve Felix ikilisinide ayırmış yatağa yatmalarını sağlamıştı.
Chris yatmış, felix ise üzerindeki yerini almıştı. yan taraflarında minho ise felix'in saçını okşuyor bir yanda chris'in tapılası yüzüne bakıyordu.
Kesinlikle bu ikisi minho'yu deli ediyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3/1 •banginholix• [BIRAKILDI]
FanficAslına bakarsanız, 1 aşkın 3'e bölünmesini göreceksiniz. -Homofobikseniz ve üçlü bir ilişkiyi kaldıramazsanız gelmeyin! ! threesome ! [devam etmeyecek.]