Ocak - 2040
''Alınan bilgilere göre ülkemizde intihar eden kadınların oranı yüzde seksen yükseldi. Bu oran iki bin yirmi yedi yılından bu yana kaydedilen en yüksek seviyede oldu. Konu hakkında bir açıklama yapan içişleri bakanımız sayın Serhat İnce, ''Bunu neden yapıyorlar bilmiyorum, bu durum sadece ülkemizde değil, dünya genelinde bir salgın olmaya başladı. Umarım bu intiharlar son bulur. Çiçeksiz bir dünya yaşamak istemeyiz.'' dedikten sonra, Serhat İnce'nin konuşma yaptığı yerin oradan geçen bir kadın, bakan Serhat İnce'ye taş ve pet şişe fırlattı. Daha sonra çantasından silah çıkarıp, Serhat İnce'ye doğrulttu. Polisler saldırganı orada etkisiz hale getirdi. Neyse ki sevgili bakanımız Serhat Bey'e bir şey olmadı. Sıradaki haberimiz...''
Çok ilginç! Kadınlara neler oluyor anlamıyorum? İntihar etmek bizim için çözüm değil. Ya bakanı vurmaya çalışan kadına ne demeli? Madem vuracaksın, o kadar polisin içine girip neden vuruyorsun, saklan bir yere, öyle vur, bir umut kaçarsın belki.
Bu sözlerimi söylerken babam öfkesini biriktirdi. Kadınlar hakkında taktik ve söylemlerimi bitirir bitirmez...
''Yeter be sende. Bak annene ses çıkarıyor mu, yok. Ablanın durumu belli zaten.''
''Kadınlar, erkeklere karşı hep sustuğu için bu haldeyiz. Sus sus nereye kadar?''
''Allah'ım sabır ver bana.''
''O sabır size değil, bize lazım.''
''Odana git. Bak hala duruyor. Gitsene lan.''
''Gitmiyorum. Buradayım. Haydi bakalım ne yapacaksın?''
Babamdan çok fazla azar işitmişimdir ama bu en ağırlarından biri oldu. Bağırıp çağırdı, yetmedi, dışarı çıkıp, hakkımda kötü şeyler söyledi ve bunu duyan bazı erkek komşular, alkışlarla babama destek oldu. Babam yüzünden rencide olduktan sonra başım ağrımaya başladı. Olduğum yere çöktüm ve öylece kaldım. Ablam yanıma gelip beni ayağa kaldırdı. Annem hemen giyindi ve montumu verdi bana. Zar zor montumu giydim.
Kadınlara çok acil bir durum olmadıkça ambulans gönderilmemesi korkunç bir şey. Akşam beşten sonra kadınların minibüs ve taksiye binememesi ayrı bir dert. Bunu kötüleşince daha iyi anladım. Annemle hastaneye doğru yürümeye başladık. Saat yediyi geçtiği için yolda polisler sürekli bizi durdurdu. Hastalık durumu dışında yediden sonra dışarıda olmasaydık, hastane yerine hapishaneye gidiyor olurduk. Bu duruma annemle acıyla karışık gülümsedik. Sonunda hastane karşımızda. Acilin olduğu alana yürüyüp acile geçtik. Burası çok kalabalık. Erkeklerin arkasında sıra bekleyen bir sürü kadın var. Durumunuz ne kadar önemli olursa olsun, kadınsanız, erkeklerin arkasına atılıyorsunuz ve bu gidişle bana sıra gelene kadar, haberdeki kadının yanına giderim diye düşünüyorum. İçlerinden durumu ağır olan çok az hasta gördüm.
Sıra bana gelene kadar bekledik. Neredeyse sabah olacak. Ağrıyı daha fazla kaldıramayacağım. Annemin pardösüsüne tutunan ellerim gücünü yitirmeye başladı. Annem telaşlandı ve bağırmaya başladı. Onun için biraz daha dayanmalıyım. Gözlerimi ve başımı işgal eden ağrıyı engelleyemiyorum.
Gözlerimi açar açmaz, yatağın ucunda dikilen babamla bakıştım. Sanki uyanacağımı hissedip, orada öylece durmuş. Buraya teşrif etmesine şaşırdım. Yan tarafıma döndüm. Annem sandalyede uyuyor. Ayakkabısını çıkarmayı unutmuş zavallı, ayakları fena şişmiş. Canım annem, durumuma çok üzülmüş olmalı. Şimdi iyiyim. Uyanınca beni görüp mutlu olur. Tekrar babamın olduğu yere baktım, şaşırtmadı. Büyük ihtimal çok sevdiği sigarasını içmeye gitti. Biraz sonra doktor yanımıza geldi. Doktor gelince annemi dürttüm ve uyandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kadınların Sessizliği
Science FictionDünyada erkeklerin egemenliği hüküm sürmektedir. Kadınlarsa bu egemenliğin sonucu olarak susturulmaya ve bastırılmaya zorlanmıştır. Kadınların hakları, erkeklerin kendi çıkarları doğrultusunda azaltılmıştır. Erkeklerin bu hükümdarlığı bitecek mi yok...