Akşam masada olanları konuştuk ve gülmekten karnıma sancı girdi. Gitme vaktim geldi. Arabanın park ettiği yere kadar beraber yürüdük. Arkamızdan Rafet amca geldi. Arabaya bindi ve çalıştırdı. Kızlarla vedalaştık. Arabaya bindim. Araba hareket ederken el salladım ve karşılık gecikmedi. Kemerimi bağladım.
Hava karardığı için, buraları tam bilmediğimden nereye gittiğimizi anlayamıyorum. O hantal minibüsçü on beş dakikada geldiyse, beş dakikadan az bir süre içinde evde olacağım. Rafet amcadan ses çıkmıyor. Radyoyu açtı. Radyoda iki bin yirmili yıllarda çıkan cinsiyetçi bir parça çalmaya başladı. Umarım tek çeken radyo istasyonu budur yoksa bundan şüpheleneceğim.
''Bu güzel şarkıdan sonra gelen yorumlara bakalım. Bu arada, sevgili dinleyenlerimiz, saat yedi, gönül rahatlığıyla dışarıda gezebilirsiniz, çünkü onlar evinde. ..Hahaha.. Bir dinleyicimiz yazmış, ''Bugün bir kadınla karşılaştım ve kükredim. Yolunu çevirip gitti. Yolunu çevirip gitmese onu döner gibi çevirecektim. ..Hahaha.. Harikasınız erkekler. Evet, şimdi...''
Şüphelerim çoğu zaman beni yanıltmaz. Radyoyu kapattı ve yüzünde pis bir sırıtış vardı. Bir süre sonra ani fren yaptı ve arabayı hızla geriye ve geldiğimiz yoldan farklı bir yola doğru sürmeye başladı. Durması için bağırdım. Hiç tepki vermedi. Arabadan atlasam mı diye düşündüm ama kilit buna engel oldu. Oturmaya mecbur kaldım. Sessizce olacakları beklemeye başladım. Arkaya baktığımda şehrin gözüken ışıkları mutluluğum gibi kayboldu. Karanlık bir yerdeyiz ve arayı yavaşlattı ve durduk.
''Sevgili Dilek. Güvenmek, ne kadar güzel bir şey. Bana güvendin ve bilmediğin bu yerdesin. Peki, bana hala güveniyor musun? Güvenemezsin, bir erkeğim sonuçta. Özellikle bu davranışımdan sonra iyice güvenilmez olmuşumdur gözünde. Gelmeden kim olduğunu araştırdım. Sonuç beni şaşırttı. Bizim görevimiz senin gibi isyancı kadınları yakalayıp, birazdan gideceğimiz yere götürmek. Kızlarım çalıştığım işten habersiz ve onları korumakta benim görevim. Belki nefret ettiğin babanın burada olmasını, beni dövmesini ve öldürmesini isterdin değil mi? Artık çok geç. İşin bitti.''
Neler söylüyor böyle? Bütün duyguları bir anda yaşıyorum. Gözyaşlarım hızla akmaya başladı. Kolumla gözümü silecekken, kolumu tuttu. Emniyet kemerini çıkaramadığım için hareket edemedim. Dizlerimle saldırmaya çalıştım ama olmadı. Ellerimi kelepçeledi. Koltuğun arkasından büyük bir ip çıkardı. İple beni koltuğa bağladı. Yavşak herif, zaten hareket edemiyorum, ne amaçlıyo... Yo, olamaz, düşündüğüm şeyi yapmasın. Torpido gözünden beyaz bir bez ve dolu bir şişe çıkardı.
''Evet Dilek, seni bu şekilde götüremem. Birazdan seni bayıltacağım. Buna engel olamayacaksın.''
''Demek diğer arkadaşlarına da bunu yaptın ırz düşmanı sübyancı şerefsiz.''
''Sakin ol. Sübyancı olduğumu nereden çıkardın? Hepsi reşitti. Sen onlara göre olgun sayılırsın.''
''Lütfen yapmayın.''
''Lütfen mi? Seni kibar sürtük .''
''Şerefsiz herif.''
''...''
''Kızlarınızın yakın arkadaşıyım, onlar için yapmayın. Ya onlarda böyle bir şey yaşarsa.''
''Hay amına koyayım senin. Hevesim olsaydı bile bitti.''
Deminki beyaz beze, şişede bulunan sıvıyı döktü. Bezi burnuma getirdi ve boğarcasına bastırdı. Nefesimi tutmayı başaramadım ve her şey dışarısı gibi kapkaranlık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kadınların Sessizliği
Science FictionDünyada erkeklerin egemenliği hüküm sürmektedir. Kadınlarsa bu egemenliğin sonucu olarak susturulmaya ve bastırılmaya zorlanmıştır. Kadınların hakları, erkeklerin kendi çıkarları doğrultusunda azaltılmıştır. Erkeklerin bu hükümdarlığı bitecek mi yok...