Karton bardağı ağzına yaklaştırırken sızlayan dudaklarına değdirmemeye çalışıyordu. Ne kadar uğraşsa da birkaç sıcak damla değmiş canı yanmıştı. Yan tarafında gülüşme ve öpüşme sesleri birleşince yüzü iyice buruştu.
Bu aralar çok sık öpüşen insanlar görüyordu. Hiç onluk değildi.
Karşısındaki Chan ise işler değişirdi tabii.
Minho ve Felix okulda olmalarını pek de umursamayan bir halde öpüşmelerine devam ederken Hyunjin'in aklı hâlâ o adamdaydı. Dudaklarını feci şekilde kanatmış boynuna kızarıklıklar bırakmıştı, o da yetmemiş gibi bir anda üstünden kalkıp hiçbir şey demeden Hyunjin'i o halde bırakarak gitmişti.
Hyunjin haliyle şaşırıp kalmıştı o an. Dün gece yaşadıkları tekrar aklına gelirken sinirle kahveyi kafasına dikti. Acıyan dudaklarını unutarak hem de.
Çığlığa benzer bir sesle ayağa kalktığında yanındaki ikili de ayrılıp şaşkınca ona döndü. "Lan noluyo, iyi misin?"
"Yok bir şeyim." derken eliyle dudaklarına hava yapıyordu. "Ayrıca gidin başka yerde yiyişin midemi bulandırıyorsunuz."
Göz devirdi Minho. Felix ise kolunu sevgilisinin omzuna atmış sırıtarak Hyunjin'e bakıyordu. "Minho takıldığın biri olduğunu söyleyince inanmamıştım." Onu baştan aşağı süzüp kıkırdadı. "Daha çok merak ettim o kişiyi."
"Görürsem söylerim, Felix." derken alaylı bir sesle konuşmuştu ama cidden göremediği için dediği şeyle bakışları donuklaştı.
Zihnini her an işgal etmek zorunda mıydı o sikik herif?
"Peki gelmem." Minho şaşkınlıkla kapanan telefonu kulağından çekerken Felix kaşlarını çatmış ona bakıyordu. "Ne diyor?"
"Seungmin birkaç gün eve gelme, dedi." Hyunjin'in dikkati Seungmin ismiyle anında dağılırken Minho'ya döndü. "Ne demek gelme?"
"Ne bileyim oğlum? Sevgilinde kalırsın birkaç günlüğüne, diyip kapattı." Ekledi. "Sana da bir şey söylememem gerektiğini tembih etti ama-"
"Sikerler böyle işi." derken çoktan ayaklanmıştı Hyunjin. Birkaç gündür bir şeyler vardı onda, kötü şeyler oluyordu ve arkadaşına yardım edememek canını yakıyordu.
"Bir saat sonra müzeye gideceğiz, nereye gidiyorsun?" Minho karşısına geçip konuştuğunda o çantasından araba anahtarını çıkarıyordu. Umursamaz bir sesle "Anahtarı ver." diyip elini uzattı.
Minho iç çekerek anahtarı ona verdi. "Siz gidin, gelirim ben sonra." Endişeli gözlerle çabucak gözden kaybolan Hyunjin'in arkasından birkaç saniye daha bakıp önüne döndüler.
Hyunjin ise arkadaşlarının okula yakın olan evlerine hızla sürmüş kısa süre içinde ulaşmıştı.
Odanın kapısını açmak istemiş ama kilitli olduğu için geri çekilmişti. Eliyle kapıya tıklatıp "Seungmin?" diyerek bekledi. Birkaç saniye ses gelmezken arkadaşının şaşkın sesini duydu.
"Neden geldin?"
"Kapıyı açarsan söylerim."
"Lütfen git, konuşmak istemiyorum."
Hyunjin gözlerini kapatıp kafasını kapıya yasladı. "Konuşmak istemezsen ağzımı bile açmam, birlikte susarız." İç çekti. "Ama izin ver yanına geleyim."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
perfume, hyunchan
Teen Fiction[vampireverse] bir gece ansızın seni uykundan uyandıran rüya, bir zamanlar senden çaldıkları yaşamından bir parça. ¡! yetişkin içerik ve tetikleyici sahneler bulunmaktadır.