ayforeverlife 'a ithafen.💝
Keyifli okumalar.
"Sevginin diktiği dikişleri ahiretteki melekler bile çözemez."
11. Bölüm: "Lansman ve Yemek."
"Dilan hanım sizinle de bir röportaj yapabilir miyiz?" dedi mikrofonunu neredeyse ağzıma sokmak üzere olan bir diğer haberci.
Yaklaşık yarım saattir güneşin altında Başak teyze ve Soner amcayla, bir yarım saat daha annemlerle röportaj yapmışlardı ve şimdi de benimle konuşmaya çalışıyorlardı. Soracakları saçma soruları ne kadar bilsem de anlayışla gülümseyip kafamı salladım. Yalın da hâlâ yanımda, kolu kolumdaydı. Bazen elimi tutuyor, varlığımı hissettiriyordu.
Ama ben sorumsuzluğu yüzünden hâlâ ona karşı sinirliydim. Derin bir nefes alıp sorulara kendimi hazırlamıştım. Sabredersem her şey yolunda gidecekti. İhtiyacım olan tek şey sabırdı.
"Yalın beyle olan ilişkinizin çok güzel ilerlediğini görüyoruz. Evlilik yakın mıdır?"
Tahmin ettiğim ilk sorulardan biriydi.
"Evet."
"Hayır."
Yalınla aynı anda verdiğimiz birbirinden oldukça zıt cevaplar spikerlerin dikkatini çektiğinde olayı kurtarmak adına tekrar konuştum.
"Tabi ki evlilik düşünüyoruz ama bunun yakın bir tarihte olacağını söyleyemem." dediğimde kameramanlarda kocaman flaşlarını patlatıp fotoğraflarımızı çekiyordu.
Yaklaşık beş tane daha saçma sorularına cevap verdikten sonra hep birlikte - saçma sorular soran spikerler ve magazinciler - de dahil, lansmanın olacağı gösterişli açık villaya girmiştik. Yalın'ın kolu artık kolumda değil, belimdeydi. Yürürken de aynı şekilde belimden tutarak yürüyordu. Adımlarımızı aynı anda attığımızı fark ettiğimde dışarıdan çok güzel göründüğümüze emindim.
Keşke ben de dışarıdan bizi izleyebilseydim!
Etraf oldukça özenli ve güzel hazırlanmıştı. Uzun, yuvarlak masalar çiçekler ve aydınlatmalarla süslenmişti. Başak teyzenin markasından olan parfümler her masada bulunuyordu. Orta kısım boştu ve kürsüye kadar ilerliyordu. Kürsü de aynı şekilde süslenmişti. Lansmana davetli olan misafirlerin çoğu mekana bizden önce gelmiş, yapılan içecek servisinden faydalanıyorlardı.
Boş olan masalardan birinin yanına geçtiğimde kuruyan damağımı gidermek için masanın üstündeki içecekten bir yudum aldım. Tadını alır almaz yüzümü ekşitmiştim.
Berbattı.
Her şeyi dört dörtlük düşünen firma ekibi içecekleri kötü seçmişti, ne kadar saçma değil mi? Yanımdaki Yalın'a döndükten sonra kulağına doğru yaklaşıp "Su istiyorum." dedim.
Bakışlarını bana çevirip iyi miyim diye kontrol ettikten sonra belimdeki elini çekip su almak için yanımdan ayrılmıştı.
Keşke istemeseydim!
Gayet iyiydik öyle...
Yalın yanımdan ayrıldığında masada tek başıma kalmıştım. Başak teyze ve annem davetlilerle sohbet edip gülüşüyordu. Herkes oldukça şık görünüyordu. Başak teyzenin konuşması ne zaman başlayacaktı acaba? Konuşmasından sonra lansman işi biterdi herhalde. Yani umarım! Yalın görüş alanıma girdiğinde elindeki su şişesini görüp gülümsedim. Yanıma gelip şişeyi bana uzattığında hemen alıp kapağını açtım ve içmeye başladım. Biraz içip durduktan sonra şişeyi Yalın'a doğru uzattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNDEM SEBEBİM (TAMAMLANDI)
Novela Juvenilİki ünlü el ele magazincilere yakalanırsa ne olur? Sadece gündem mi? Pek sanmıyorum.